ÇS 35

61 4 0
                                    

Çok şükür ki Dolunay tehlikeyi atlatmıştı. İlk yardım yapmam onun hayatını kurtarmıştı. İşte ilk yardım bu kadar önemliydi. 10. sınıfın yaz tatilinde yurt dışına çıkmıştım babamla birlikte. Babam şirkette çalışmamı istiyordu. Bense üniversitemi bitirip ayaklarımın üstünde durmayı istiyordum.

Her neyse yurt dışına çıktığımda babamın doktor bir arkadaşından birkaç şey öğrenmiştim. Birjac acil durumda ilk yardım yapmayı falan göstermişti. İşime yarayacağını pek düşünmemiştim o zaman. Ama şimdi hayatımdaki en önemli insanın, sevdiğimin hayatını kurtarmıştım.

Dün yoğun bakıma alınmıştı ama hâlâ uyanmamıştı. Doktordan haber bekliyordum. Ailesi yurt dışında olduğu için kimse yoktu onu bekleyen. Ben hariç... Kızları ölse umrunda olmayacaktı sanırım. Tek çocuk olmasına rağmen hiç değer vermiyorlardı kızlarına. Allah'tan benim ailem bana çok fazla önem veriyordu. Ben de Dolunay'a ailesinin vermediği sevgiyi ve değeri vermeye çalışıyordum her an.

"Durukan Bey Dolunay Hanım gözlerini açtı. Ama kimseyle konuşmak istemiyor. İlk başta hafıza kaybı yaşadığını düşündük. Ama hafızası yerinde. İsterseniz bir de siz bakın."

Başımla onaylayıp odasına doğru gitmeye başladım. Hâlâ şokta olmalıydı. Yaşadığı şey çok zordu. Su fobisi olduğu halde boğulma tehlikesi geçirmişti. Her şeyini biliyordum. Tek bilmediğim şeyi ise bu fobisinin kaynağıydı.

Odasına varınca yavaşça kapısını çaldım. Ses gelmeyince kapıyı açıp yatağına baktım. Geldiğimi fark etmemişti. Sadece boş boş pencereden bakıyordu. Odası denize bakıyordu. Onu bu odaya yatırdıkları için bir kere daha sinirlendim.

Hızlı davranıp perdeyi çektim. Beni o an fark etmişti. Dokunsam ağlayacak gibi duruyordu. Atlattığı kaza yüzünden olsa gerek çok yorgun görünüyordu. Günler sonra uyanmıştı. O uyanana kadar ben de uyumamıştım. Pişman değildim yine de. Ben uyurken ona kötü bir şey olsaydı kendini affetmezdim. Tüm bu olanlar benim suçumdu zaten. O kavgaya karışmamış olsaydım şu an evimizde rahat rahat film izliyor olacaktık.

"Ay Parça'm."

Yatağının boş olan kısmına yavaşça oturdum. Onu sarsmamaya çalışıyordum.

Cevap vermedi. Sadece gözleri dolu dolu benim gözlerime baktı.

"Gözünden akan bir damla yaşa kurban olurum sevdiğim. N'olursun unut olanları. Biliyorum olanlar benim suçum. Kendimi affetmeyeceğim hiçbir zaman."

Hâlâ konuşmuyordu. Ben de konuşmaya devam ettim.

"Birazdan hastaneden çıkaracağım seni. Evimize gidip rahat rahat uyuyacağız. Biliyorum bu söylediklerimin hiçbiri bu şoku atlatmana yardım etmiyor. Ben her şey için özür dilerim. Ben o kavgaya karışmasaydım bir şey olmayacaktı."

"Kendini suçlama."

Tek söylediği bu olmuştu. Yanaklarından gözyaşları akmaya başlamıştı bile.

"Ben kurtuldum, hâlâ yaşıyorum. Ama o... O yaşamıyor. Ben onu gördüm. Bana bakıyordu. Gülümsüyordu ve beni çağırıyordu yanına. Gidemedim. Ellerimi uzattım. Tutmadı, sadece gülümsüyordu. Sonra bana 'Git.' dedi. 'Seni bekleyen biri var orda, ona git.' dedi."

"Kim... Kim dedi?"

Ağlaması biraz daha arttı. Kimden bahsettiğini anlamıyordum.

"Dolunay'ım, söyle bana. Kim dedi bunları?"

Ağlamaya devam ediyordu.

"Sonra uzaklaşmaya başladı. Ellerimi uzattım, bağırdım arkasından. O sadece gitti."

Çilekli Süt'ümHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin