BEN GELDİMMM. BU HİKAYEYİ YAZMAK BENİM İÇİN ARTIK BİR NAMUS MESELESİ OLDU AMA NEDEN DEMEYİN ÇOOK UZUN BİR HİKAYE.
UMARIM BEĞENECEĞİNİZ BİR HİKAYE OLUR.
YORUMLARINIZI BEKLİYORUM CANLARIMMM
*
Her şey ama her şey o kadar ani olmuştu ki henüz olanların bilincine varamamıştım.
Çalan kapılar, gelen telefonlar ve kulakları sağır eden çığlıklar... Çok aniydi her şey.
"Yalçının başı iki taşın arasına sıkışmış!"
Cidden... Kulağa çok saçma geliyordu. Üstelik Yalçın denizdeydi. Yani... Biz öyle biliyorduk.
*
"Abi arabanın anahtarını al, çabuk ol!" Hakan amcam kapının önünde dikilmiş Hasan amcamın çabuk hareket etmesi için ikazlarda bulunuyordu. Yüzü kızarmış alnında boncuk boncuk terler birikmişti. Hasan amcam çıktığı salon kapısında Hakan amcama ne olduğunu sordu. Açıkçası Hakan amcamın bu kadar endişesi pek hayra alamet değildi.
"Abi, Yalçınlar denizdeydi ya, Barış aradı Yalçın boğuluyormuş, başı taşların arasına sıkışmış!"
Evet, biliyorum insanın inanası gelmiyordu zaten olayda öyle değilmiş, biz sonradan öğrendik. O anın rehavetiyle yanlış anlaşılmıştı sadece ama bu gerçeği değiştirmiyordu yine de...
Hasan amcamın bir anda yok olmasını izlerken gözyaşlarım göz pınarlarımı zorlamaya başlamıştı bile. Abime ne olmuştu?
"Amca abime ne oldu?" Amcama soru sorarken Sesim sakinliğini korumaya çalışan bir insanın sesi gibi çıkmıştı belki biraz da üzgün. Bilemiyordum. O an hiç bir şey bilemiyordum...
Soruma karşı Hakan amcam derince yutkunup bakışlarını benden kaçırınca korkum daha da büyüdü. "Bende geleyim." dedim bir ümitle. Oysa biliyordum götürmeyeceklerini. Ama gitmek istiyordum Abime ne oldu bilmek istiyordum. Bu benim hakkım değil miydi?
"Zeliş sen içeri geç kızım." Hasan amcamın beni omuzlarımdan tutup içeri çekmesine karşılık veremezken hemen yanımda duran Aslıhan abla beni yanına çekmişti bile.
"Ne oluyor Hasan?" Feride yengemin sesi mutfak kapısının önünden geliyordu.
"Bilmiyorum Feride gidip bakalım ne olduğunu bizde anlamadık." Feride yengemin sorusuna Hakan amcam cevap vermişti.
Hakan amcam ve Hasan amcam kapının eşiğinden kaybolduğunda üst kata giden merdivenlerden inen babaannem girdi göz radarıma. Olayları kavrayamamış olmamdan kaynaklanan büyük bir korku ve aynı zaman da büyük bir ümit vardı. Çok tuhaf hissediyordum. Sadece dua ediyordum. Ne olduğunu bilmiyordum ama ediyordum. Çünkü bildiğim bir şey vardı. Abim hiç iyi durumda değildi.
Kapının eşine gelen Babaannemi Feride yengem içeri alırken hemen arkadan merdivenleri hızla inen Melek yengemle herkes Hasan amcamlarda toplanmıştı.
Herkes evin salonunda oturmuş öylece bekliyordu. Neyi bekliyorduk onu da bilmiyordum ama odada büyük bir yas havası vardı. Abime ne olmuştu bilmiyordum ve böyle bir olayın böyle bir zamanda gerçekleşmesi beni endişelendiriyordu.
Abim bayram da bize sürpriz yapmıştı ama bilmediği bir şey vardı. Annemle babam bayram ziyaretine ablamın yanına gitmişti. Ablam şehir dışında oturuyordu. İki gün önce -Yani bayramdan bir gün önce- gelmişti abim ve geldiği günün akşamına annemle babamı şehir dışına ablamın yanına göndermiştik. Bugünse bayramın ikinci günüydü. Ama şuan bulunduğum bu ortamda hiç bayram havası yoktu.
Herkesin suskunluğu artık Aslıhan ablanın canına tak etmiş olacak ki oturduğu yerden kalkıp ortada duran telefonu eline aldı.
"Bizimkileri arayayım. Biraz önce Aslanla konuştum bir şey yoktu o zaman beş dakikada ne olmuş olabilir ki?" Telefonu kulağına götürmek yerine hoparlöre alınca gergince beklemeye başladık hepimiz.
Abimin yanında Aslan abi, Barış abi ve Devran abi vardı ve hiçbiri abime bir şey olmasına izin vermezdi. Uzun çalışların ardından telefon açılmıştı, biz daha bir şey sormadan telefondan sesler yükselmeye başladı.
"Yardım edin! Ne olur yardım edin!" Odadaki herkesin bakışları birbirine değerken dudaklarımdan kaçan hıçkırıkla elimle ağzımı kapattım hızla. Telefonu açan Barış abiydi.
"Barış, ablam ne oluyor orada?" Aslıhan ablanın sorusuyla Barış abinin sesi tekrar doldurdu odayı.
"Abla, abla yardım et, Yalçın ölüyor abla!" Söyledikleri beynimin içini kemirmeye başlamışken bu sefer arkadan Devran abi ve Aslan abinin sesi geldi. Onların sesi Barış abinin sesi kadar net değildi.
"Yardım edin! Yardım edin!" Gözyaşlarımdan etrafı görmüyordum belki ama seslerinde ki o çaresizliği iliklerime kadar hissediyordum.
"Neler oluyor orada Barış?" Aslıhan ablanın zar zor kurduğu cümle bu kadardı çünkü o da ağlıyordu. Titreyen sesinin başka bir açıklaması olamazdı benim için.
"Abla ölüyor Yalçın. Yardım et ne olur Yalçın öl..." Barış abinin yarım kalan cümlesini tamamlayabiliyordum zihnimde. Yalçın ölüyor...
Kesilen hattan sonra onlara hiç ulaşamadık ki zaten Hakan amcam telefonla bizi arayarak onları aramamamızı söyledi. Çünkü yoldaydılar ve nerede olduklarını sormak için aradıklarında sürekli telefonların meşgul çaldığını bu yüzden ulaşamadıklarını söylemişti. Ha bir de. Aslında denizde değilde şelalede olduklarını söylemişti. Şelale bir denizden ne kadar tehlikeli olabilirdi ki?
*
Asır gibi gelen saatler sonunda gelen telefon yine hepimizi bir araya toplamıştı. Hasan amcam Feride yengemi aramıştı ve yengem telefonu tıpkı saatler önceki gibi sesini hoparlöre vermişti.
"Hasan ne oluyor orda Allah aşkına kafayı yedik ne arayan var ne bir şey söyleyen!" Yengemin sitemine karşılık gelmeden Babaannem girdi araya.
"Yalçına ne oldu Hasan?" Hasan amcam dakikalarca cevap vermemişti ama anlamıştım. Abimi kurtaramamışlardı. Bu uzun sessizliğin başka açıklaması bende yoktu.
"Anne..." Hasan amcamın sesinde ki o tınıyı duysaydınız var ya eminim hepiniz yıkılırdınız. Sesinde ki o yıkılmışlık, çaresizlik ve o büyük mahçupluk... Hasan Öztürk yıkılmıştı ve sözleriyle bizi de yıkmıştı. "Yalçını kurtaramadık. İtfaiye ekipleri cesedini sudan çıkarmaya çalışıyorlar." Evet, o 'ceset' dediği kişi benim 18 yıllık abimdi. Evet, o 'Ceset' dediği 25 yıllık yeğeniydi ve evet, o 'Ceset' saatlerce o suyun altından çıkamamıştı. O su abimin ne dirisini vermişti bize ne de ölüsünü. Saatlerce o yerden, o sol ayağını kelepçe gibi saran iki büyük taş abimi benden almıştı. Üstelik... Cesedini de kolay kolay vermemişti...
*
EVETT YENİ HİKAYEYLE KARŞINIZDAYIMMM. İLK BÖLÜM BİRAZ KISA OLDU AMA DAYANAMADIM ARTIK YAZMAK İÇİN ELLERİM SÜREKLİ BİLGİSAYARA GİDİYORDU. SÜREKLİ "YAPMA SINAV VAR BÖLÜMLER ÇOK AKSAYACAK!" DİYE KENDİME KIZSAM DA MANİ OLAMADIM. NEYSEE NASIL BULDUNUZ İLK BÖLÜMÜ???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE YARASI
General Fiction"Zeliha olmuyor!" dedi başını iki yana sallarken. Elini kalbine götürdü sertçe vururken. "Yemin ederim ki burası senin için atıyor ama burası..." Derken elini başına götürmüştü. "Burası var ya... O kadar şey söylüyor ki ne susturabiliyorum nede haks...