Keyifli okumalar...
yorum yapmayı ihmal etmeyin canlar... 😘
*
Elimdeki telefona bakarken derin bir nefes almadan edemedim. Anlamıyordum, neden beni aradığını anlamıyordum, daha bir hafta önce bana beni unut diyen adam şimdi ne olmuştu da beni arıyordu?
"Açmayacak mısın?" Yanımda duran Özgür'ün sesiyle ona döndüm. Kıstığı gözleriyle bana bakıyordu. Sorduğu soruya 'hayır' anlamında başımı sallayarak telefonu sessize aldım. Onunla konuşmaya cesaretim yoktu açıkçası, gittiği gün bana bir kere bile dönüp bakmamış ve ayıp olmasın diye öylesine bir sarılmıştı. Her ne kadar belli etmesem de bu nedensizce içimde bir yerlerin kırılmasına neden olmuştu.
"Açmayacağım." dedim telefonu cebime koyup yürümeye devam ettim. Hırsla attığım her adımda ayağımdaki terliklerin çıkardığı ses sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Bakışlarımı aşağı indirip baktım. Giydiğim terlikleri görünce gözlerimi devirmeden edemedim, babamın terliklerini giymiştim, ayağımda zor duran terliklerle marketin önüne geldiğimde Özgür kolumu tutup durdurdu beni.
"Zeliş, açsan mı acaba?" Özgür'ün dediği şeye omuz silktim sadece. Açmayacaktım, geri de dönmeyecektim. Bir şeyler demeye yüzümü vardı ki beni arıyordu? "Belki söyleyeceği şey önemlidir? Bak zaten askere gidecek adam niye böyle yapıyorsun?" Özgür'ün bir anda Aslan'ın tarafına geçmesi istemeden de olsa sinirlendirmişti beni. Tam ağzımı açacaktım ki arkamdaki kapının bir anda açılmasıyla öne doğru uçtum resmen. Ayağımdaki babamın terlikleri cam kapının altındaki küçük boşluğa sıkışmış, ayağımdan çıkmıştı ne olduğunu anlamadığım bir anda yere kapaklandım resmen. Burnum yere sürtünürken acıyla inledim, ellerimi de can havliyle öne atınca bileğimin döndüğünü hissettim. Canım mahallemin canım bakkalı da kapının önünü yeni yıkayası gelmiş her halde, resmen her yerim ıslanmış ve avuç içlerim yanıyordu.
"Zeliş!" dedi Özgür endişeyle.
"Özgür!" dedim kısık çıkan sesimle. Ne olmuştu az önce öyle ya Rabbi? Resmen yere uçmuştum.
"İyi misiniz?" kulağıma gelen farklı sese dönmek istedim ama dönemedim. Nevrim dönmüştü resmen. Burnum acıyordu, güzel burnum... Üstelik elimde kırılmış olabilirdi.
"Bide soruyor musun? Ya kör müsün koskoca bedeni göremedin mi? Nasıl açtın kapıyı öküz gibi!" Özgür'ün arkamda duran kişiye saydırmasını umursamayarak ayaklanmaya çalıştım.
"Zeliş kızım iyi misin?" Karşımda duran kumral çocuk konuşmak için hareket edeceği sırada bakkaldan çıkan Hamit amcanın sesiyle susmak zorunda kalmıştı.
"İyiyim Hamit amca, sadece gazi oldum." diye mırıldandım. Elimi burnuma götüreceğim sırada Özgür elimi itti.
"Dur elin pis hep, gel içeri geçelim. Allah'ım ne hale geldi kız, resmen yere yapıştı ya! Acaba eczaneye falan mı gitsek, kız burnun kanıyor senin! Hamit amca bir şey yapsana!" Özgür'ün art arda konuşmasına gözlerimi devirdim, düşen ben miydi o muydu belli değil arkadaş!
"Tamam kızım tamam, şuraya oturun benim içerde ilk yardım çantam olacaktı bekleyin beş dakika!" Hamit amca alel acele içeri geçince bizde kapının önündeki taburelere ilerledik. Beni oturtup yanımdan ayrılan Özgür'ü umursamadan elimi burnuma götürdüm.
"Koyma bence. Arkadaşın haklı, çok kanıyor yaralanmış elinde kirli mikrop kapmasın!" Tepemde dikilen çocuğa baktım. Kıstığı gözleriyle yüzüme bakıyordu. "Kusura bakma telefona bakıyordum görmedim hiç seni." Çocuğun özrü kabahatinden büyüktü yahu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE YARASI
General Fiction"Zeliha olmuyor!" dedi başını iki yana sallarken. Elini kalbine götürdü sertçe vururken. "Yemin ederim ki burası senin için atıyor ama burası..." Derken elini başına götürmüştü. "Burası var ya... O kadar şey söylüyor ki ne susturabiliyorum nede haks...