OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN CANLAR...
KEYİFLİ OKUMALAR...
*
O gecenin ardından -İlyas abi ve Aslan abinin kavga ettiği gece- durulmuştu ikisi de. Daha doğrusu İlyas abi durulmuştu çünkü Aslan abiyi pek gördüğüm söylenemezdi. O günden bu yana 3 gün geçmişti ve o günden beri iki kere falan görmüşümdür. Onda da sürekli başı yerde sokakta gezerken görüyordum. İki eli de yaralıydı, abimi kurtarırken kolunu kırmıştı ve küçük bir operasyon geçirmesi gerekiyordu, duyduğuma göre yarın da o operasyonu olacaktı. Koluna platin takılacaktı. Diğeri de malum gecede bıçağı hiç tereddüt etmeden avuçlarına batırmasıydı. Avuç içine tam 7 dikiş atılmıştı.
Yatağımda uzanmış neden bunları düşünüyordum bilmiyordum, bakışlarım tavandaydı. Bu bir kaç gündür yaşadıklarımızın bir rüya olmasını istiyordum ama değildi. Çünkü insanlar rüyalarda bu kadar acı çekmezdi.
Odamın kapısının açılmasıyla bakışlarımı tavandan çekip içeri giren ablama baktım.
"Babam çağırıyor içeri gel." Ablam başka bir şey söylemeyip tekrar çıktı odadan. Ona karşılık bir kaç saniye duraksadım yatağımda, ardından ayaklanıp odamdan çıkarak salona ilerledim. Salona girdiğimde bütün aile fertlerinin salonda toplandığını gördüm. Babaannem hastaneden yeni çıkmasına rağmen odanın baş köşesine kurulmuştu yine. Bir şeylerin olacağı apaçık belliydi, yeni bir bomba geliyor gibiydi. Adımlarımı ablamın oturduğu yere doğru adımladım. Annemin oturduğu koltuğun hemen dibinde yerde oturmuştu, ben de hemen yanına çöktüm. Oda kalabalıktı, amcamlar, yengemler, halam, kuzenlerim derken oturacak yer kalmamıştı odada. Benim de gelip oturmamla babam konuşmaya başladı.
"Artık Yalın'a söyleyelim kaç gün oldu, daha fazla geciktirirsek hiç güzel şeyler olmaz." Babamın söylediklerine hak versem de böyle bir şey için neden bütün sülaleyi topladığına anlam verememiştim. Evet, önemli bir konuydu ama onlar olmasa da olurdu.
"Yengemle gideceksin değil mi abi? Yalnız." Hakan amcamın sorusuyla ablamla bakışlarımız anında babamı bulmuştu.
"Yok Hakan, Saliha ve Zeliha'da gelecek bizimle." İçimde istemsiz bir rahatlama oluştu. Çünkü ben ilk duyduğumda yanımda kimse yoktu ve kendimi çok yalnız ve kötü hissetmiştim. Abim için bizim hepimizin gitmesi en iyisi olacaktı.
"Bunun için mi çağırdın bizi Harun? Bunu kendi aranızda da konuşabilirdiniz." Biraz önce kendi kendime düşündüğüm şeyleri söyleyen babaannemin sözleriyle babam boğazını temizledi.
"Yok anne sadece onun için değil başka bir şey daha var." Babam duraksayıp başını yer doğru eğdi. Neler olduğunu anlayamamıştım. "Yalın hapisten çıktıktan sonra biz gideceğiz anne." Babamın sözleriyle neye uğradığımı şaşırmıştım. Nereye gidiyorduk biz Allah aşkına?
"Nereye?" Babaannemin değişen yüz ifadesi de şaşkındı. "Nereye Harun?"
"Memlekete taşınacağız, burası bize hiç iyi gelmiyor artık anne." Babamın sözlerine karşı ablamla benim hemen yanımızda oturan annemin kendini sıktığını fark ettim. Ben bunu hiç fark edememiştim. Annem ve babamın bu hale geldiğini hiç fark etmemiştim.
"Saçmalama abi nereye gideceksin? Yıllardır burada yaşıyoruz biz. Çocuklar Urfa da yapabilir mi sanıyorsun?" Hakan amcama hak vermeden edememiştim. Biz nasıl orada yaşayacaktık? Yıllardır mersinde yaşıyorduk ve mersin gibi bir yerden Urfa gibi bir yere gitmek gerçekten beni ürkütüyordu. Hayır, Urfayı seviyordum, her yıl mutlaka iki ay orada geçirirdim ama orada yaşamak çok farklıydı. Oranın insanları bile farklıydı hatta bizim bulunduğumuz yer kötünün de kötüsüydü. İnsanları... Kötüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE YARASI
General Fiction"Zeliha olmuyor!" dedi başını iki yana sallarken. Elini kalbine götürdü sertçe vururken. "Yemin ederim ki burası senin için atıyor ama burası..." Derken elini başına götürmüştü. "Burası var ya... O kadar şey söylüyor ki ne susturabiliyorum nede haks...