YORUMLARINIZI BEKLİYORUM CANLAR...
KEYİFLİ OKUMALAR...
*
Sabahın erken saatlerinde annemle ayaklanmış evi bir güzel temizlemeye başlamıştık, biz daha devam ederken Melek ve Feride yengemde bize katılmıştı. Feride yengem ve Melek yengem annemi oturtmuş hiçbir işe karışmaması için uyarmışlardı. Biz temizliğe devam ederken Barış abi gelip lahmacun malzemelerini alıp fırının yolunu tutmuştu. Çok geçmeden yine kapı çalmıştı ve gelen de Gülay teyze ve Aslıhan ablaydı. Bize yardıma geldiğini söyleyerek onlar da bir işin ucundan tutarak temizliğe başlamışlardı. Bakışlarım oturma odasında pencereye dönük olan tekli koltukta oturan anneme değince yutkunup işime odakladım. Tozları aldıktan sonra mutfağa geçtim, Feride yengem helva kavuruyordu, mutfak masasına yaslanıp bakışlarımı ona dikerek izlemeye başladım. Yengemin büyük bir tencerede kavurduğu unun kokusu bütün mutfağı sarmıştı, önceden olsa bu kokuya bayılırdım çünkü en sevdiğim tatlıydı un helvası ama şimdi hiç sevmiyordum. Bu un helvasını hiç sevemedim.
"Kuzum iyi misin sen?" Bakışlarım tenceredeyken yengemin seslenişiyle ona dönmüştüm. Elindeki tahta kaşığı ocağın hemen yanına bırakarak yanıma geldi. "Güçlü olman lazım Zeliş, annen için, baban için. Biliyorum senin içinde çok zor ama... onlar için çok daha zor." Feride yengem lafını bitirir bitirmez bana sarılmıştı. Gözlerimden usul usul bir kaç damla süzülmüş Feride yengemin omzuna düşmüştü. Kendini benden uzaklaştırıp kolumu sıvazladıktan sonra tekrar işine dönmüştü. Bakışlarımı ondan çekip mutfaktan çıkarak banyoya ilerledim, kendimi banyoya atar atmaz soğuk suyu açıp yüzümü yıkadım, başımı kaldırıp bakışlarımı hemen karşımda duran aynaya bakarken yutkundum. Galiba baya zayıflamıştım çünkü yüzüm çökmüştü. Tepemde topuz yaptığım sarı saçlarım yüzümü daha net görmeme neden olmuştu, gözlerimin altı siyahımsı bir ton olmuştu. Musluktan akan suya tekrar elimi koyarak bu sefer de enseme su dökdükten sonra havluyla kurulanıp çıktım banyodan. Kendimi daha iyi hissettirmişti bu bana. İçeri girecekken çalan kapıyla yönümü değiştirip kapıya ilerledim. Mahalleden Hülya teyze ve kızı Yağmur gelmişti, onları içer davet edip arkalarından ilerledim. Yorucu saatler başlıyordu artık.
*
Geçen bir kaç saatin ardından kadınların olduğu yerde ayrı erkeklerin olduğu yerde ayrı bir şekilde farklı odalara doluşmuş dualar, kuranlar ve yasinler okunuyordu. Hemen yanı başımda duran Aslıhan abla başını örttüğü beyaz yazmasını düzelterek önünde ki yasini okumaya devam etti. Ben bu yaşıma kadar hiç ihtiyaç görmediğim için öğrenmemiştim fakat şimdi keşke zamanında annemin gönderdiği kurslara gitseydim diyordum. Derin bir iç çekip ayaklanarak odadan çıkıp mutfağa ilerledim. Mutfağa girdiğimde bir kaç kişi vardı kendi aralarında sohbet ediyorlardı, mahalleden bir kaç kişiydi. Konuştukları konu her neyse o kadar dalmışlardı ki beni fark etmemişlerdi. Onları umursamadan tezgahtaki tepsiye yönelmiştim ki birinin söylediği şeyle elim havada kalakalmıştı.
"Yalçın abinin uyuşturucu içtiğini söylemiş geri zekalı!" Anında arkamı dönüp karşımda duran kızlı erkekli oturan gruba baktım.
"Kim demiş?" Elinde telefon olan Selma bir anda telefonu kapatarak masaya koyduktan sonra hemen yanında duran Yusuf'a kısa bir bakış attı. "Kim demiş Selma?"
"Şey, hani Yalçın abi askerdi ya şehit kabul edildiği için bir sayfa haberini yapmış onun altına da biri yorum yapmış uyuşturucu içmiştir kesin diye." Sinirle dudaklarımı kemirip elimle telefonu işaret ettim.
"Ver bakayım!" Bir an tereddüt etse de telefonunu açıp bana verdi. Elinden bir hışım telefonu alıp önümdeki sayfayı okudum.
Mersin'de bayram tatili yaptığı sırada denizde boğularak hayatını kaybeden Piyade Er 25 yaşındaki Yalçın Kaya toprağa verildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE YARASI
General Fiction"Zeliha olmuyor!" dedi başını iki yana sallarken. Elini kalbine götürdü sertçe vururken. "Yemin ederim ki burası senin için atıyor ama burası..." Derken elini başına götürmüştü. "Burası var ya... O kadar şey söylüyor ki ne susturabiliyorum nede haks...