KEYİFLİ OKUMALAR...
*
Elimdeki yastığı gelişigüzel fırlatıp olduğum yerde oturdum. Bugün büyük gündü. Yıllardır beklediğimiz gün gelip çatmıştı. Abim hapisten çıkıyordu. Annem ve yengemler evde hummalı bir temizlik yaparlarken babaannem salondaki pencerenin önünde durmuş sokağı izliyordu, bende koltuğun biraz ilerisinden oturmuş dinlenmeye çalışıyordum. Yorulmuştum. Abim çıkıyordu, mutluydum ama içimde yine bir burukluk vardı. Yalçın abimde burada olsaydı daha güzel olmaz mıydı? Öleli tam 7 ay olmuştu. Koskoca 7 ay. Bu dokuz ayda pek bir şey olmamıştı, Aslan da daha gelmemişti. Gülay teyzeden duyduğuma göre oda bugünlerde gelecekti. Bunun içinde mutluydum evet, zaman çabuk geçmişti. Hiç ummadığım kadar çabuk.
"Orada oturacağına kalk bir kahve yap da içelim kız! Yorulduk vallaha!" Feride yengem örtüsünü yeni düzelttiğim koltuğa kendini attığı zaman söylemişti bunu. Babaannemde onun sesine bize dönmüştü.
"Taş taşıdın sanki gelin! Alt tarafı yere iki bez sürdün. Ben gençken öyle miydi ama? Eskiden makinede yoktu, her işi kendimiz yapıyorduk." Yengem baygın gözlerle bana bakarken güldüm. Babaannem her temizlikten sonra bunlara benzer şeyler söyleyip duruyordu. Tamam, eski zamanlarda hayat şartları zordu ama neden sürekli bununla bizi vurup duruyorlardı anlamıyordum.
Oturduğum yerden kalkıp mutfağa ilerlerken mutfaktan Melek yengem çıkıyordu. Hafif büyümüş karnını tuta tuta giderken gülmeden edemedi. Kendisi 4 aylık hamileydi, annem çalışmasın diye bin tane şey söylese de yardım etmişti.
"Geç içeri yenge ben de kahve yapıyorum!" dedim gülümserken. Kaşları çatıldı anında.
"Ne kahvesi kız, en kritik dönemi yeni geçtim ben, kahve felan içemem. Kızıma bir şey olur felan. Biliyorsun ben çok bekledim bu kızı." diyip göz kırptı bana. Haklıydı, Melek yengem ve Hakan amcamın 3 erkek çocuğu vardı. Barış abi, Kuzey abi ve Kaya. Barış abiyi biliyorsunuz zaten, Kuzey abi şu aralar Ankara'da okul okuyor ve Kaya da daha yeni liseye başlamış bir ergen. Pek bizimle takılan bir tip değil anlayacağınız. Yıllardır amcam ve yengemin dört gözle beklediği küçük kuzenimde sonunda geleceğini bize belli etmişti. Allah'ın izniyle 5 ay sonra evimize neşe olacaktı.
Yengemi arkamda bırakıp mutfağa ilerledim. Kahve için malzemeleri çıkarıp kahve makinesini çalıştırıp buzdolabına ilerledim, birkaç çeşit meyve alıp tezgahın üzerindeki meyve sıkacağına koyduktan sonra düğmesine basarak suyunu çıkarmasını bekledim, sırada kahvenin köpüğünü fincanlara koyuyordum.
Kahveler ve meyve suyu hazır olunca tepsiye dizip içeri doğru ilerledim. Annem de gelmişti salona. Kahveleri uzattıktan sonra Melek yengeme meyve suyunu uzattığımda bana gülüp almıştı. Onlar koltuklarda otururlarken ben de duvarın köşesine geçip oturdum, kahvemi yanıma yerleştirip cebimdeki telefonu çıkardım. İnstagrama girip fake hesabımdan Aslan'ın sayfasına girdim. Kendi hesabımdan onu takip etmiyordum, o da beni takip etmiyordu zaten ama merak ediyordum. Askere gittiğinden beri hiç resim atmamıştı ama arada bir hikaye atıyordu. Çok nadir, şimdiye kadar 3-5 kere felan. Ama eski fotoğraflarına bakmaktan kendimi alamıyordum. Yoktu yanımda zaten, en azından bu şekilde kendimi teskin ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE YARASI
General Fiction"Zeliha olmuyor!" dedi başını iki yana sallarken. Elini kalbine götürdü sertçe vururken. "Yemin ederim ki burası senin için atıyor ama burası..." Derken elini başına götürmüştü. "Burası var ya... O kadar şey söylüyor ki ne susturabiliyorum nede haks...