Bayan Mükemmelin Aşk Rehberi

Teşekkürler, Sıradaki Lütfen!

2008 devam 

İlkbaharda ilk kez güneş gören buzağılar gibi, öpüşürken sahanın ortasında yuvarlandılar. Dallas' ın gülüşü, kadının dudakları arasında boğuluyordu. Scarlett' ın bedeninin üzerinde dirseğinden destek alarak duruyor, öpmeye devam ediyordu. Nefes alma ihtiyacı hissettiğinde dudaklarını kızın dudaklarından ayırdı ve sırtını yanına bıraktı. Yan yana uzanmış ve nefes nefese idiler. 

"Bu inanılmazdı!" dedi Scarlett. Büyülenmiş gibiydi. Halinden habersiz işaret parmağı dudaklarının üzerinde geziyordu. Elbisesinin eteği karına kadar açılmıştı. Dallas, bedenini süzerken iç geçirdi. 

Ayağa kalkmadan önce kızın eteğini düzeltti. "Nesin sen? Bomba falan mı? Bir gecede önüme düştün ve sanki hayatımın geri kalanını patlatacaksın. Kötü bir şey bu." Dedi. Öyle de olacaktı. Sevgili Kimber, kız kardeşinin yeni arkadaşı ile oynaştığını duysa başını  kıvılcımlar saçana kadar yere sürterdi. En iyi ihtimalle masum kasabalı kızında okul hayatının kalanını cehenneme çevirirdi.  

Dallas erden kalkakalbilmesi için elini uzattı. "Kalk artık." Diyecekken, elinde olmadan bağırdı. Az önceki öpücüğün üzerine Kimber' in kabus gibi çöken gölgesi, genç adamın canını sıkmıştı. Scarlett kendisine seslenene kadar adamın varlığını yok saymak ve atının eğerine atlamış, ufka doğru süren romantik prensinin arkasından koşmak istiyordu. Prens ve pembe hayal bulutu patlayıverdi. Adamın elini itti ve zorlansa da kendi çabasıyla yerden kalktı. Dallas' ın gözlerindeki öfke miydi? Annesinin etkisinde kalmış olan iç sesi "Ah salak kız..."  dedi. Dallas' ın bir sevgilisi vardı ve öpücüklerinden pişmanlık duyuyor olmalıydı. Scarlett "Teşekkürler..." diye mırıldandı. Kötü mü öpüşmüştü. Bir elin parmağını geçmeyen öpücük tecrübeleri arasında ilk sırayı almıştı ile ama adam için öyle olmamış gibi gözüküyordu. Geldikleri kapının hangisi olduğunu bilemedi ve etrafında dönüp bakındı. Sonra boş verip yakındaki çıkışa doğru yürüdü. 

"Tek başına, bu saatte nereye gidiyorsun?"  Diye soran ses bir kaç adım uzağındaydı. 

"Ayıldım sayılır. Yurdun önündeki bankların birinde sabahı bekleyeceğim." dedi. Akılsız ağzın cezasını çekecek olan akciğerler ve bademcikler... Birkaç saniyelik şehvetin alevi sönmüştü bile. Elleri kollarını ısıtmak için, ceketin üzerinde gidip geliyordu. 

Dallas artık yanında yürüyordu ."Sabahı, benim salonumda, kanepede bekle." Dedi ve kızı kolundan tutup durdurdu. "Suratını sallandıracak ne oldu?" Diye sordu. 

"Sevgilisi olan bir götlekle öpüştüm. Bir daha yapılmayacaklar listemin başındaki madde artık bu olacak. Sevgilisi olan herifler öpüşmemek. Sonrasında suçluluk hissini senden çıkarırlar. Birincil örnek tam karşımda." dedi. Kolunu genç adamın elinden kurtardı ve Beyzbol sahasından çıktı. Arkasındaki adama dönüp bakmadan, tek tük yanan sokak lambalarının altından geçerek yurduna doğru yürüdü. Sesinin boş yolda yankılandığından habersiz "Benim bir götleğin iyiliğine ihtiyacım yok." diyerek yanındaymış gibi adama kızmaya devam etti. Yurdun önündeki banklardan birini oturdu. Elbette kolu doğru bir yastık tercihi değildi. Gözlerini kapadı ve götlek yabancının güzel dudaklarını tekrar hissetmeyi umarak uykuyu bekledi. Bir kaç saniye korunaklı kalan ve rüzgârdan etkilenmeyen bankında uykuya birkaç saniyede dalıverdi. 

***

Sabah kuş sesleriyle uyandığında, üzerinde üzerinde bilmedik bir kumaşın ağırlığı vardı. Ayağa kalkmak için doğrulurken kaymasında diye sıkıca tuttu. Bir erkek ceketi... Uyurken Don Juan* gelmiş ve ceketini üzerine bırakıp gitmişti. Önemsemedi.  Bir an ceketi banka bırakıp gitmek ya da yanına almak konusunda kararsız kaldı. Yakasından burnuna gelen baskın erkek parfümü hafızasını zorlasa da kime ait olduğunu bir türlü bulamadı. Ceketini koluna astı. Yurdun kapısı açılmıştı. Ayaklarını sürükleye sürükleye içeri girdi ve merdivenleri çıktı. Odasına varana kadar burnunu çekmeye başlamıştı. Kapıyı çaldı. Tamera ile erkek arkadaşını tekrar içe içe görmek istemiyordu. Mahrem kelimesi onların lügâtında var olan kelimelerinden biri değildi. Ses gelmeyince çantasındaki anahtarı aldı ve kapıyı açıp içeri girdi. İçeride kimse yoktu. Ceketi ve çantasını yatağın üzerine attı. Ayakkabılarını açmak için yatağın kenarına oturdu ve ayakkabılarını çıkarmak için eğildiğinde dün gece geldi. Ayakkabılarını Dallas giydirmişti. Çıkarıp kenara bıraktı, yurtta giymek için aldığı ev terliklerini giydi.