Kampta ihtiyacım olabilecek her şeyi son bir kez gözden geçirdim ve çantamı alıp aşağıya indim. Aşağı indiğimde Moni en şirin hallerini Rüzgar'a gösteriyordu. Günlerdir kedimi öyle ilgisiz bıraktım ki normalde erkeklerden pek hoşlanmadığı halde şu an bir erkeğe kendini sevdirmeye çalışıyor garibim. Merdivenlerde onları izlerken bir an Moni'nin yerinde olmak istedim. Kedi olmak ne güzel sadece bir tüy yumağı olduğun için insanlar seni sevip besliyor. Evdeki tüm vazoları,bardakları kırman sorun olmuyor çünkü sen zavallı bir kedisin. O masum bakışlarla herkesi alt edebilirsin.
"Vapur mu bekliyorsun hadisene" Rüzgar'ın sesiyle hareketlendim.
"Hazırım ben çıkabiliriz" Önce bana sonra Moni'ye sonra tekrar bana baktı
"O ne olacak " dedi Moni'yi işaret ederek. Yaaa şapşik sen şimdi benim kedimi mi düşünüyorsun. Çok hoş değil mi? Beni değilse bile en azından kedimi seviyor.
"Mamasını, suyunu ve gereken ne varsa fazla fazla koydum. Moni uslu bir kedidir kendisi idare edebilir" dedim ve yerinden oldukça memnun olan Moni'yi Rüzgar'ın kaslı kollarından aldım. Kül rengi tatlı kedimi öpüp kokladım
"Ben gelene kadar uslu dur tamam mı kızım, gittiğim yerden sana fareler ve oralarda bir göl varsa balık getireceğim " Mırlayan Moni'yi kucağımdan koltuğa bıraktım.
Birkaç dakika sonra arabanın içindeydik. Yola çıkmadan önce Rüzgar navigasyonda son kontrolleri yaptı. Sonra bana baktı, ben ona baktım ve o bana bakmaya devam etti.
"Nasıl tanıştığımızı hatırlıyorsun değil mi?" dedi
"Eveeet " dedim anlamsızca ne alakaydı şimdi
"Yani o yüzden diyorum ki yaya da olsan araçta da olsan sanırım söz konusu trafik olduğunda tam bir aptal oluyorsun" Oha ne oluyor be şimdi ne yaptım ben.
"Ne" diyebildim sadece.
Bana doğru yaklaşmaya başladı elini boynuma götürmesini izlerken aslında hedefinin boynum değil emniyet kemeri olduğunu fark ettim. Emniyet kemerimi tokasına geçirdi ama hala dibimdeydi. Yutkunma ihtiyacımı yenmeye çalışsamda sanki ağzımda biriken tüm o salyalar otuz saniye içerisinde beni boğacak gibiydi. Kendi tükürüğünde boğulmak deyimi gerçekleşmesin diyerek yutkundum ve bingo beklediğim oldu ve Rüzgar bakışlarını gözlerime kilitledi.
"Ne o heyecanlandın mı?"
"Yaa evet ölüyorum heyecandan"
İşaret parmağını saçımın bir tutamına doladı.
"Kaç kez aynı yatakta birlikte uyuduk ama sen hala böyle küçük şeyler için bile endişeleniyorsun. Bu hallerin hoşuma gidiyor" gittikçe bana yaklaşan dudaklarına odaklanmamak çok zordu. Evet dedim kızım işte geliyor. Daha yola çıkmadan bu kadar ilerlersek kamp dönüşünde kesin evleniyor oluruz. Tam kendimi hazırlamıştım ki ben diyeyim gök gürültüsü siz deyin bir gergedan böğürmesi. Karnımdan gelen bu acayip sesle Rüzgar irkildi.
"Üç gündür açsın herhalde diyeceğim ama daha dün bende yedin o yüzden diyemiyorum."
Yüzümün kızardığını hissedebiliyordum.
"Akşam evde bişey yemedim de ondan herhalde" deyiverdim. Akşam menüdeki yoğurtlu makarna, soğan halkası ve bir tabak dolusu patates kızartmasını saymazsak yani. Daha sonrasında yediğim abur cuburları saymıyorum bile.
"Kızım ben seni nasıl doyurucam kampta, vallahi bak şimdiden söylüyorum stoğumuzu tek başına tüketme ormanda olacağız nasılsa git kendine geyik mi avlıyorsun, antilop mu naparsan yap" yerine yerleşip emniyet kemerini bağladı

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KÖLESİ &(Sözleşme)
Romance"Sen de şu filmlerde ki kötü çocuklardan olmalısın" dedim. Güldü; "İnan bana o çocuklar fazla iyi" Kölelik unutulmuş bir kavramdı ama onlar için değil... Derin yaşadığı küçük kasabada hayata tutunmaya çalışan ve tüm zorlukların üstesinden gelmek içi...