Bölüm 4

6.1K 202 10
                                    

Sabah uyandığımda burnumda hiç yemediğim ciğer kokusu vardı. Neden mi? Çünkü bütün gece rüyamda kedi olduğumu ve her nedense mutfak masasında duran ciğere ulaşmaya çalışırken gördüm. Hah beyaz atlı prensler yerine ciğer görüyordum. Hepsi o salağın yüzündendi. Yataktan yavaşça kalkıp kendimi banyoya attım. Yüzüm Kardashian'ın poposu kadar şişmişti. Gerçi yüzüm şişince incecik olan dudaklarımda şişiyordu ve ruj sürmek için ideal oluyorlardı ama ne çare genel görüntü çirkindi. Mutfağa geçip önce Moni’nin mamasını verip sonra kendi mısır gevreğimi hazırladım. TV eşliğinde afiyetle gevreğimi yedikten sonra bir çırpıda hazırlanıp çıkıverdim. Bir çırpı yaklaşık otuz dakikaydı tabi. Eylül ayı bu sıra dengesizdi. Bir sıcak bir soğuk, bir güneş bir yağmur şeklinde hayatımda ilerlediğim dangalak bir yol gibiydi. Okula yaklaşırken Elif mesaj attı

Elif
--günaydın. Kantindeyim sınıfa beraber geçelim?--

Yaşasın kendime cici bir arkadaş bulmuştum. Hemen mesajına olumlu bir cevap verdim.

Kampüs girişinde daha önce bir yerden hatırladığım bir otomobil gördüm. Siyah spor bir arabaydı. Bu arabaya sahip olmak için muhtemelen sol böbreğimi vermek zorundaydım. Arabaya bakıp salyalarımı akıtırken içinden çıkan kişiyle beraber o arabanın beni neredeyse hastanelik edecek araba olduğunu anladım. Nasıl baktıysam kapıları kilitlerken beni fark etti. Birkaç adım sonra yanımdaydı.

"Şurda bir şey var "dedi kendi yüzünde dudağının kenarını göstererek.

"Ne.. Ne diyosun be"

" çok yakışıklı olmalıyım ki ağzının suları akıyor "

Oha içimi okuyordu sanki ama yanlış okuyordu.

" salya değil o. Çirkin birilerini gördüğümde yüzüne püskürtmek için vücudum kendiliğinden asit üretiyor " dedim.

Derin bir kahkahadan sonra kulağıma yaklaştı ve fısıldadı

" bu sabah aynaya uzun süre bakmış olmalısın" tekrar gülerek geri döndü ve gözden kayboldu bense yediğim lafın acısıyla orada kalakaldım.

Keşke sabahım Rüzgar ile başlamasaydı diyerek kendimi kantine attım.

Elif gülümseyerek bana doğru koşar adımlarla yaklaştı

"Günaydıııııın"
Hop koluma girdi. Bu kız fazla cana yakındı. Ama tatlıydı da.

"Günaydın. Nasılsın" diyerek bende ona koca bir gülümseme ile cevap verdim.

" çok iyi ve uykusuz ama acele etmeliyiz derse geç kalacağız"

" ah evet kusura bakma biraz geciktim" dedikten sonra sınıfa gidene dek koridorda muhabbet ettik. Sınıfa geldiğimde Rüzgar bey yine beni görmemezlikten geldi. Salak mı ne dışarda benimle uğraşıyor ama okulda yüzüme bile bakmıyor.

Ders boyunca ne kadar sıkıcı bir bölüme düştüğümü daha iyi anladım. Yok şu düşünür yok bu düşünür. Şaka falan değil resmen üç tane sesli harfin yan yana olduğu isimlere sahip insanlar bu düşür arkadaşlar. Ya ben o ismi nasıl aklımda tutayım söyleyemiyorum bile. Bu ders benim canımı fena sıkacaktı. Öyle böyle derken sonunda bitti. Elif part time işi olduğu için bir daha ki derslere kalamadı. Eleman mı ne eksikmiş çalıştığı hediyelik eşya dükkânında. Bende yapacak bir şey yok deyip derslere tek başıma girdim.

Akşam son ders bittiğinde kitaplarımı toplayıp eve topuklayacaktım ki Serkan seslendi.

" Derin biz kampüsün bahçesine gidiyoruz takılmaya sende gelsene"
Eliyle beni çağırırcasına işaret ediyordu.

"Yok siz gidin sağol Serkan " dediysem de gelip koluma yapıştı

"Gel işte be eğlenicez"

Ben hık mık yaparken çoktan kolumdan tuttu götürmeye başladı. Bahçeye geldiğimizde çimenlere serildik. Rüzgar’a bakmıyordum bile. Sen kimsin sümük dercesine ona buna gülücük dağıtıyorum ama ona gelince sümük muamelesi ehehhe.
Tam ben böyle ortama ayak uydurmuşken gruptan biri çıkıp demez mi doğruluk ve cesaret oynayalım. Hay ben senin ağzına bal süreyim. Nefret ederim şu oyundan, yok mok deyip vazgeçirseler bari. Ama olur mu oy birliği ile kabul ettiler. Ben kalkayım geç oldu ayaklarına yattım ama ne fayda. Yanımda ki kız kolumdan tuttuğu gibi yapıştırdı beni yere

" aaaa olmaz ama  mınçıkçılık yapmaa"

Mınçık ney allasen. Hı hı peki madem deyip oturdum.

Buldular bir maden suyu şişesi habire çeviriyorlar. Ergen ergen sorular
- eski sevgilinin adı ne hoho-
- sence bu gruptan kim daha güzel/yakışıklı-
-yanındakini öp hihi-

Falanlar filanlar neyse ki o canım şişe bir kez bana doğru durmadı. Şanssız hayatımın sonu, şanslı hayatımın başlangıcı olabilirdi bu gece.

Tam -hadi son tur kalkalımlar-falan havada dönerken o aptal şişe ben ve Rüzgar arasında durdu. Benim şanslı hayat işi yine yattı yani. Rüzgar oturduğu yerde doğruldu. Çok zevk aldığı gözlerinden belli oluyordu . Sanki bütün gece bu anı beklemişti pislik.

" doğruluk mu cesaret mi?"

Haydee ne deseydim şimdi doğruluk desem kesin özel hayatımla ilgili bir şey soracak cesaret desem kim bilir kimi öptürecek. Allah’ım neden ben diyebildim içimden. Tam ağzımı açtım doğruluk diyecektim ki benden önce atladı ve
"Doğruluk" dedi Rüzgar.

" ben söyleyecektim " dedim

"Artık söyleyemezsin" dedi sırıta sırıta

" o niyeymiş" dedim itiraz ederek

Öne doğru eğildi
"Şöyle ki eğer biri senden önce doğruluk veya cesaret derse sen kalanı seçmek zorunda kalıyorsun"

" saçmalama bu oyunda öyle bir şey yok" dedim.
Gruptan sesler yükseldi.
- hayır, böyle bir şey var-
- var ama Türkiye de pek kullanılmıyor-
Falan derken herkes (çoğunlukla kızlar) böyle bir kuralın olduğunda hem fikir oldular. Amerika da mı ne böyle oynanıyormuş.

El mecbur cevap verdim
" tamam cesaret "

Hınzır gülümsemesi tüm yüzüne yayıldı. Allah ım kesin birini öptürecekti bana off. Derin bir nefes aldı ve parmağını kampüsün ilerisinden çok az görünen koca bir karanlığı çevreleyen dikenli telleri gösterdi

Anlamsızca yüzüne baktım

" o çitlerin arkasında bir köpek var ve oldukça vahşi. Orada köpeğin kulübesinde bize ait olan bir futbol topu var onu gidip almanı istiyorum"

Salak mı bu kafayı mı yemişti. Orası bir zindan kadar karanlıktı ve ben karanlıktan çok korkardım. Hem de köpek diyor. Bunların korkup topu alamadığı köpek bana neler yapmazdı. Ben düşüncelerle boğuşurken tekrar söze girdi

" ya daaa oraya gitmek istemezsen bir ay boyunca kölem olursun. " kocaman sırıttı "yanlış anlamayın arkadaşlar getir götür ayak işleri falan"
Bütün gruptan bitmeyen kahkahalar yükseldi. Ne kadar zevk aldıkları ortadaydı keşke eve gitseydim offf off. Rezil olucam herkese. Cool muş kıç*mın coolu. Al sana kızım coolluğun en alası. Gülüşmeler bitince bütün gözler bana döndü. Bay ukala tekrar gözlerini bana dikti

" ee ne yapacaksın ?"

Derin bir nefes aldım
" senin kölen olmaktansa bir köpek tarafından parçalanmayı göze alırım" dedim kendimi cesur gibi göstererek. Cesur Yürektim çünkü ben hıhı evet aynen filmde ki gibi. Çanta mı yanımda duran kıza verdikten sonra ilerde beni bekleyen ve sonsuzmuş gibi görünen karanlığa ilerledim. Sesleri gittikçe azaldı ve yok oldu şimdi sadece ufacık kalan bedenlerini görebiliyordum.  Kampüs ile çitler arasında neredeyse 1 km’yi aşkın bir mesafe vardı. Çitlerin önüne geldim ve durdum.

"Hadi kızım yaparsın sen hadi. Alt tarafı bir köpek hem sen köpeklerle çok iyi anlaşırsın hadi. "

Yapmalıydım yapacaktım o salağa ağzının payını verecektim.

" hadi kızım hadi"...

AŞK KÖLESİ &(Sözleşme)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin