Hani bazen olur ya birinin bir şeyi yapmamasını istersin ama içten içe keşke yapar dersin zaman zaman öyle bir his gelip geçiyor şu an bana. Rüzgarın abisi ona selam söylediğimi gerçekten söylese aslında kudururdu ama bi taraftan da hiç bulaşmak istemiyorum tekrar. Böyle şey gibi oldu
"ya hayır bak sakın yapma ya da söyleme bozuşuruz" derken birine içten içe
"lan acaba söyler mi? inşallah söyler " demek gibi. Mesela bunun flörtsel bir yönü de var hoşlandığın çocuk sana el şakaları yaparken ne bileyim saçını falan karıştırırken
"ya yapma saçım bozuluyooo" dersin ama içten içe kikirdersin ve hoşuna gider bu da öyle bir durum. Gerçi benim ki biraz salaklığa giriyor gibi, çocuk gelse yüzüme tükürse yarabbi şükür diyeceğim. Zaten kütüphane işi de yattı. Sanki üç çocukla işsiz kalmışım gibi hissediyorum kendimi oysa hiç başlamadım bile işe. Ne hayallerim vardı kütüphane ile ilgili, çevremdeki öğrenciler kafelerde falan çalışırken bana sorduklarında kültürlü kültürlü kütüphanede çalışıyorum diyecektim. Benim kültür görüşüme bakar mısın yalnız ne kadar hoş. Zaten bende şans olsa bütün yaşadıklarımı yaşamazdım...
Eve geldiğimde Elif ile konuştum okula gitmediğim de haber vermedim kıza merak etmiş. O da Doğa ile baya dip dibe artık ben pek aklına gelmiyorum normal zamanlarda. Yani eski hayatıma geri döndüm ne Rüzgar var ne Elif. Zaten alışkındım böyle olmasına ama Rüzgara da alışmıştım. Alışkanlıklar zaman ister, onsuzluğa alışmamda zaman alacak belli ki.
Ertesi gün okula geldiğimde Rüzgarı gördüm. Sırama doğru giderken çaktırmadan baktım beni gördü sonra başını çevirip arkadaşlarıyla konuşmaya devam etti. Gayet normal bir ruh halindeydi. Ben de sabah okulun girişinde beni bekleyip abisi hakkında belki benimle konuşur diyordum. Ama adam sohbet muhabbet peşinde. En çokta filmlerdeki salak kızlara dönüştüğüme yanıyorum. Hani esas oğlan kızın ağzına eder ama kız yine de çocuğa yapışır hemen afferder falan ya onun gibi oldum. Eski ben olsa umrunda bile olmazdı oysa ya da belki karşıdaki adam köpek çekince onun için deli divane olan kızlardanım bende.
Yakında dönem bitecek burada yaşamayanlar evine ailesine dönecek, çok sosyal olanların eminim bir planları vardır ben ise Moniye sarılıp bol bol ağlayacağım gibi görünüyor. Ailesi olmayan biri olmak ne üzücü. Her şeyi her zaman eksik yaşıyorsun tam bir şeye mutlu oluyorsun mesela sonra kendi kendine senin mutlu olmaya hakkın yok ailen öldü diyorsun. Uzun zamandır onları ziyaret etmedim. Rüzgara o kadar kapıldım ki ne var ne yoksa her şey o oldu benim için kısa sürede. Bugün okuldan çıkınca ziyaret etsem iyi olacak.
Kampüs çıkışında Elif ile ayak üstü konuştuk. Nereye gideceğimi sordu mezarlığa dedim bende seninle gelirdim ama Doğa ile planımız var dedi, çok özendi falan dedi. Neden hiç şaşırmadım acaba? Dedim yalnız olmam daha iyi zaten sen keyfine bak. Gerçekten de öyleydi yalnızlık benim kutsalım sanırım çok yakın arkadaşım bile olsa hep bi yalnız kalma isteği oluyor içimde.
Mezarlık yaklaşık yarım saat falan uzaklıkta. Üçünün de mezarı yan yana annemin babamın ve erkek kardeşimin. Gelmeden aldığım papatyaları mezarlarının üstüne koydum. Çünkü annem en çok papatya severdi, babam ise annemi severdi o yüzden hiçbirine ayrım yapmadım. Annemin kızı olmalıyım bende hep papatyaları severim. Oturdum biraz onlarla konuştum onları ne kadar özlediğimi, hayatın ne kadar zor olduğunu bir an önce onları görmek istediğimi ve tabi bu konuşmalara göz yaşlarım da eşlik etti. Onlarsız hep bir yanım eksik asla tamamlayamayacağım bir yanım bu. Kardeşimin mezarı ne kadar küçük... Küçüğüm yaşayacağın daha nice yaşların vardı oysa. En azından annem ve babam ile birliktesin demekten başka bir şey bulamıyorum kendime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK KÖLESİ &(Sözleşme)
Romance"Sen de şu filmlerde ki kötü çocuklardan olmalısın" dedim. Güldü; "İnan bana o çocuklar fazla iyi" Kölelik unutulmuş bir kavramdı ama onlar için değil... Derin yaşadığı küçük kasabada hayata tutunmaya çalışan ve tüm zorlukların üstesinden gelmek içi...