Yağmur-
Nasıl yapardı böyle bir şeyi, nasıl dokunurdu bana? Ölmek istiyorum, yaşamak istemiyorum artık. Kimsenin yüzüne bakamazdım artık. Savaş'ın gözlerindeki nefreti görünce yerin dibine girmek istemiştim. Onu kaybetmiştim, dinlememişti bile beni. Gözlerimdeki yaşı silip eve girdim.
Telefonumu elime alıp Batu'ya mesaj attım.
" Gelip beni al. Evin arkasındaki parkta bekleyeceğim."
***
Batu geldiğinde iki bavulumla parkta bekliyordum. Ondan hiç bu kadar nefret etmemiştim. Elimde olsa boğar öldürürdüm onu.
" Güzelim bin arabaya. Yorgunsundur , bugün senin için kolay olmadı. " Bir de utanmadan konuşuyordu. Ondan nefret ediyordum.
Cevap vermeden arabaya bindim. Batu arabaya binip motoru çalıştırırken sırıtıyordu. Gül sen gül. Bakalım yanıma yaklaştırıyor muyum seni?
Eve geldiğimizde arabadan inerken etrafı inceliyordum. Burası bizim tasarladığımız evdi. Her bir yanını biz tasarlamıştık. Hayal ediyorduk bir zamanlar, düşlerimizi süslüyordu bu ev. Ama şuan herhangi bir ev gibiydi benim için. Bir özelliği yoktu sıradan bir evdi.
" Korumaları çektim. Sadece evin önündeki adamlar duruyor. Ne de olsa benimsin artık hep yanımda olacaksın. Benden başka kimsen yok."
Cevap vermedim. Boğazımda kocaman bir yumru vardı. Eğer konuşursam ağlayacaktım. Güçlükle yutkundum.
" Bana odamı göster, uyumak istiyorum. Sana geldim diye sevinme. Evet, gidecek bir yerim olmayabilir ama bana yaklaşmana izin vermem asla."
Sırıttı. İğrenç yüzünü görmek istemiyordum artık. Bavulumu elime alıp merdivenlere yöneldiğimde önüme geçip elimdeki bavulu aldı.
" Ben taşırım. Tamam, sana dokunmam ama kaçmaya çalışmayacaksın. Zaten kaçsan da nereye gideceksin ki? "
Doğru söylüyordu. Abimin yüzüne asla bakamazdım. Gözyaşlarım yanaklarımdan boynuma usulca akarken Batu'nun peşinden gidiyordum. Bir odanın önüne geldiğimizde kapıyı açıp içeri girdi.
" Burası senin odan. Yağmur, lütfen rahat ol tamam mı? İstersen duşa gir. Ben aşağıda olacağım. " O sırada bana dönmüştü. Elindeki bavulları bırakıp yatağın üstüne oturduktan sonra beni de kendine çekip yanına oturttu.
" Neden ağlıyorsun? Biliyorum mutlu değilsin ama böyle olmak zorunda. Eskisi gibi olacağız."
Gözyaşlarımı sildim. " Bana ne yaptığının farkında mısın? Sevgilim senin yüzünden benden nefret ediyor. Batu, ben abime ne derim? Nasıl bakarım onun yüzüne? " Sinirleniyordu.
" Kimseye hesap vermek zorunda değilsin. Sen benimsin. Savaş gidip abinlere bir şey söylemez. Bende bir şey demem. Bırak kaçtığını düşünsün, zaten bir daha onlarla görüşmeni istemiyorum. Konu kapanmıştır."
***
Ilgın-
Bir süredir kafam çok doluydu. Yağmur gitmişti. Neden gittiğini bilmiyorduk ama Batu'yla gittiğini öğrenmiştik. Savaş olanlardan bir süre sonra yurtdışına çıkmıştı. Ediz'in de iyi olduğunu söyleyemezdim Yağmur gittikten sonra iyice kendini salmıştı. Kutay ile ortaklığı sonlandırmışlardı.
İşten çıkar çıkmaz evime gelmiştim. Çekimler çok zor geçiyordu. Bazen işi bırakmak istiyordum ama bu iş sayesinde kiramı, faturalarımı rahatça ödediğimi düşününce hemen vazgeçiyordum.
**
Şuan pijamalarımı giymiş evimde oturuyordum. Yarın haftasonu olduğu için işe falan gitmeyecektim. Kendime dolaptan bir tane kola alıp salona geçtim. Zil çalıyordu.Kapıyı açtım. Kutay zil zurna sarhoş bir hâlde karşımdaydı. Beni ittirerek içeri girdi. Arkasında da bir adam vardı.
" Kutay, ne oluyor?"
" Kutay, kendinde misin?"
Güldü. " Seni seviyorum. Ama gerçekten seviyorum. Seni nikah masasında terkedip gitmem, seni cidden seviyorum be. Beni gör diye çırpınıyorum lan, gör artık beni lütfen. Az da ben mutlu olayım."
Adamla ikisi salona geçmişti. Ayakta duramıyordu. Yanındaki adam onu iki eliyle tutmasa yere devrilecekti. Hemen mutfağa gidip ona kahve yaptım.
Elimde kahveyle döndüğümde çoktan sızmıştı yerde. Kahveyi bir kenara bırakıp iri cüssesini kaldırmaya çalıştım ama kaldıramamıştım. " Yenge dur, ben kaldırayım." dedi adam. Şuan uyanıktı. Kahveyi içirip onu ayıltmak istiyordum ama kahveyi içer içmez kusmuştu.
" Özür dilerim." Tamamen sızmadan onu odaya götürmeliydik.
" Yardım eder misin? Duş alması gerekiyor."
" Yenge sen Kutay'a ne yaptın böyle? Ben yıllardır tanırım onu ama ilk kez böyle gördüm. Neyse, sen temiz kıyafet verir misin? Ben duş aldırayım ona. "
Odamdaki dolaptan Ediz'e aldığım ama veremediğim iç çamaşır, tişört, eşofman gibi şeylerden birer tane çıkarıp banyoya koydum. Onlar çıkana kadar misafir odasını hazırlayacaktım.Salona geçip Kutay'ın kustuğu yeri çamaşır suyuyla bir kaç kez sildikten sonra mutfağa geçip kahve fincanını makineye koydum.
" Yenge, ben Kutay'ı yatırdım. Arabası kapının önünde duruyor. Anahtarını da komodinin üzerine bıraktım. İyi geceler."
Gülümseyip adama teşekkür ettim. Kapıyı kilitledikten sonra Kutay'ın kıyafetlerini hızlı yıkamaya atmıştım. Sabaha kadar kururdu.Kutay'ın üzerini örtmek için odaya girdim. Uyurken çok tatlı gözüküyordu.
" Sen de gitme Ilgın. Seni bu kadar severken gitme."
Sayıklıyordu. Bazen insanlar sarhoşken ne dediğini bilmezdi ama söyledikleri şey onların gerçek düşünceleriydi. Beni seviyordu. Bunun için onu suçlamayacaktım. Aksine ona bir şans verecektim.
