Hastaneden geleli iki gün olmuştu. Ben zehirlendiğim için Kutay daha çok dikkat ediyordu bana. Yapılan yemekleri önce o yiyor sonra bana yediriyordu. Her gün şirketten gelirken mutlaka elinde bir şeyle geliyordu. Bugün de elinde bir poşet dolusu abur cubur vardı. Koşup elindeki poşeti kaptım.
" Hepsini yemek yok. Canın istedikçe yersin."
Kafa sallayıp içindeki dondurmalardan iki tanesini çıkardım. Diğerlerini de alıp dolaba yerleştirdikten sonra salona döndüm. Kutay elimdeki dondurmalara bakıp güldü.
" İkisini yemeyeceksin değil mi? "
Birini ona uzattım. " Bu senin için. "
Biz dondurmalarımızı yerken kapı çalmıştı. Evin yardımcısı yanında Savaş ile döndüğünde dondurmamı bırakıp kalkıp Savaş'a sarıldım. Kutay'ın sert bakışlarıyla karşılaştığımda geri çekilmek zorunda kalmıştım.
" İyice şişko olmuşsun lan az ye." Dudağımı büzüp karnıma baktım. Fazla kilo almamıştım ki.. Sadece 5 kilocuk..
" Ben yemiyorum ki bebeğim yiyor. Kutay bir şey söyle şu kardeşine!"
Kutay zaten Savaş'a öldürecekmiş gibi bakıyordu. " Neyse içeri geç Savaş. Ben de sana dondurma getireyim. " dedim mutfağa yönelirken.
Salona döndüğümde Kutay ve Savaş koltukta oturmuş muhabbet ediyorlardı. Savaş'a dondurmasını verip Kutay'ın yanına oturdum. Savaş nişanlısıyla bir kaç ay sonra evlenmeyi düşünüyordu. Onun için üzülüyordum ama böyle olması daha iyiydi sanırım. Herkes kendi yolunu çizmişti.
Bir kaç saat sonra Savaş gitmişti. Kendi kardeşinden bile kıskanıyordu. Çocuk düzgün oturmamıştı bile. Tamam kıskanabilir ama Savaş benim arkadaşım.
" Sen delisin! Ya herkesten kıskanma, kıskanma." Beni duymamazlıktan gelip karnıma ellerini koyup bekledi.
Bugün alışverişe gitmiştik korumalarla. Kendime bir sürü kıyafet ve takı almıştım. Yarın dolabımı yenileyecektim. Kutay her ne kadar karşı çıksa da elbise almıştım bir kaç tanecik.
**
Ertesi gün tüm zamanımı dolabımı düzenlemeye ayırdım. Giymediğim kıyafetleri de yıkayıp ihtiyacı olan birine vermek üzere paketledim.İşim bittiğinde ben de yorulmuştum artık. Salona inip kendimi tekli koltuklardan birine attım. Yağmur'u aramıştım ama açmamıştı. Kocasıyla tatile gitmişti bir kaç günlüğüne. Aslında biz de gidecektik onlarla ama Kutay'ın işleri yoğun olduğu için gidememiştik. Artık evde sıkılmaya başlamıştım. Bazen Selin geliyor oturup bir şeyler yapıyorduk. O da birine aşık olmuştu ama açılamıyordu. Aşık olduğu kişi de Batu'nun adamıydı. Bu ikisini bir araya getirmek de bana düşüyordu.
" Ne düşünüyorsun yine? " Kutay'ın sesiyle ona döndüm.
" Hiç. Sadece Poyraz ve Selin'i bir araya getirmek için plan kuruyorum." dedim düşünmeden. Sonra ne dediğimi anlayıp sustum. Kutay kahkaha atıp yanıma geldi.
" Bak sen... Benim karım neler de düşünüyormuş öyle. "
" Poyraz biraz sert biridir. Batu ile takıla takıla çözdüm adamını da. Selin desen fazla rahat. Bir de Poyraz biliyor az da olsa Selin'in geçmişini. Olurlar mı dersin? " dedi Kutay düşünceli bir şekilde.
Neden erkek birden fazla kadınla oldu mu çapkın ya da playboy oluyor da kadın hemen orospu damgası yiyor? Ablamın geçmişini bende biliyorum ama o artık öyle biri değil. Geçmişini geride bırakıp geleceğe odaklandı. Üniversite sınavından istediği puanı aldı. Üniversite okuyup mesleğini eline alacak.
" Bence birbirlerini tanısınlar. Biz de onlara yardımcı olalım. Sen Poyraz'ı ara yemeğe davet et. Ben de ablamı arayayım."
**
Şuan yemekte hepimiz susmuş birbirimize bakıyoruz. Selin çatalıyla oynuyor, Poyraz tabağındaki yemeğe işkence ediyor, Kutay elinde içeceğiyle onları izliyordu. Sonunda Kutay sessizliği bozdu ama bozmasaydı daha iyiydi.
" Siz sevgili olsanıza ya. "
Öldürücü bakışlarımı Kutay'a gönderdim. Poyraz önce Selin'e sonra bize baktı.
" Bu yüzden mi bizi buraya çağırdınız? Çöpçatanlık yapmak için mi? Bir bana bakın bir de ona. Sizce ben geçmişi böyle olan biriyle olur muyum?"
Ablama baktım. Gözleri dolmuştu. Çatalını bırakıp sandalyesinden kalkıp kapıya gitti. Gitmeden önce Poyraz'a döndü.
" Haklısın. Belki bir şeyler düzelir diye bekledim ama olmuyor. Temiz bir sayfa açmak istemem de aptallık zaten."
Kapıdan çıktığında peşinden gidemedim. Bana da kızgındı. Hemen arkasından Poyraz çıkıp gitti.
**
Gecenin üçünde telefonumun zil sesine uyandım. Kim arıyordu ki?
Arama bitmeden yanıtladım.
" Alo?"
" Ilgın, ben Poyraz. Kutay'ı telefona verir misin? " Sesi endişeli geliyordu.
" Uyanması imkansız. Bana söyle."
Poyraz bir süre cevap vermedi.
" Selin intihar etmiş. Hastanedeyiz, durumu ağır. "
Selin intihar etmiş. Duyduğum şeyi idrak etmem iki dakikamı almıştı. Karnıma giren sancıyla çığlık attım. Elimi karnıma götürdüğümde kan vardı.