Kutay-
Ilgın'ın babasıyla görüşmem iyi geçmemişti. Adam tam bir orospu çocuğuydu. Ilgın'ın annesi Selin'e hamileyken onu terketmiş, doğuma yakın tekrar dönmüştü. İhtiyaçlarını karşılamak için Ceylan Hanım yani Ilgın'ın annesiyle bir kaç yıl yaşamış. Kadın tekrar Ilgın'a hamile kaldıktan kısa bir süre sonra sırra kadem basmış.
Bütün bunları Ceylan hanımın kendisinden öğrenmiştim. O piç şuan evliydi ve bir tane oğlu vardı. Gören de iyi aile babası sanar bu şerefsizi. Ceylan hanım iki çocuğuyla ortada kalınca zengin bir adamın evine temizliğe gitmeye başlamış. İşte ne olduysa orada olmuş. Ev sahibinin bir kaç arkadaşıyla birlikte olmuş sonra da zaten devamı gelmiş. Ilgın doğar doğmaz yetimhaneye bırakılmış. Selin ise annesinin birlikte yaşadığı adam onu istemediği için 1,5 yaşındayken yetimhaneye verilmiş. Aradan dört sene geçmiş ve Selin'i yetimhaneden almışlar. Selin annesiyle 18 yaşına kadar yaşamış ama bir şekilde kendini kurtarıp bir hayat kurmuş kendine.
**
Bunları Ilgın'a anlattığımda tek kelime etmemişti. Dediği tek şey 'Bizim bir suçumuz yoktu' olmuştu. Onun kimseye ihtiyacı yoktu, ben vardım." Senin kimseye ihtiyacın yok. Ama annen seni görmek çok istiyor istersen bir görüş. "
Bir şey demeden odasına girdi. Biraz sonra odaya girdiğimde uyuduğunu gördüm. Üzerini örtüp evden çıktım.
**
Aradan bir kaç hafta geçti. Selin yurtdışından dönmüştü. Gelir gelmez Ilgın'ın evine yerleşmişti.Selin döndüğünden beri pabucumuz dama atılmıştı. Ilgın sabah okula gidip akşam geliyordu. Hafta sonları ya görüşüyorduk ya da görüşemiyorduk. Her ne kadar çalışmasına karşı çıksam da beni dinlemiyordu.
Bu sırada Cem şerefsizi boş durmayıp Ilgın'ın evine çiçekler, hediyeler gönderiyordu. Bu adama bir ders vermenin zamanı gelmişti.
Benim için çalışan adamımı arayıp gerekeni yapmasını söyledim.
**
Ilgın-
" Haftaya sınav var, iyi hazırlanın. Özellikle sen Ali.. "
Ali sınıfın en matrak öğrencisiydi. Normalde çok iyi bir çocuktu ama derse gelince takılıp kalıyordu. Bana bakıp gülümsedi ve kafasını salladı. Öğretmenler odasına girip eşyalarımı alıp okuldan çıktım. Kutay beni almaya gelmişti, arabaya bindim.
Yolda giderken Kutay telefonundan bana bir şey gösteriyordu. O sırada Whatsapp uygulamasından bir fotoğraf geldi. Cem'in kanlar içinde fotoğrafını yollamışlardı. Ne olduğunu anlamadan bir mesaj geldi. "Abi dediğini yaptım." yazıyordu mesajda.
" Sen ne yaptın? " Kutay bunu yapmış olamazdı. Cem'in bir suçu yoktu ki..
Caddenin ortasında duruyorduk. Kapıyı açmaya çalıştım ama kilitliydi. Telefona baktı.
" O bunu çoktan haketmişti. Kimse benim kadınıma yaklaşamaz."
Sinirle güldüm. " Ben senin kadının falan değilim. Asla da olmayacağım. Tamam mı? Adam kaçırtıp dövdürmek ne demek ya? Hanzo musun sen? Dağ ayısı!! " diye bağırdım.
Kapıyı açmak yerine gaza basıp hızla ilerlemeye başladı. Çok sinirliydi.
" Kutay, yavaşla lütfen. Çok hızlı gidiyorsun. "
Ama o yavaşlamak yerine hız yapıp ilerlemeye devam etti.**
Kutay'ın evine geldiğimizde kimse yoktu. Kolumdan tutup beni içeri çekti. Sürükleyerek odaya çıkardığında kolum kopmak üzereydi.
" Kolum acıyor. "
Ama onun pek umrunda değildi galiba. Beni yatağa doğru ittirdi. Kapıyı kilitleyip yanıma yaklaştığında korkmaya başlamıştım.
" Kutay, sakin ol da konuşalım. Evet Cem haddini aşmış olabilir ama bak ben seninleyim. Yakında evleneceğiz. Ama beni korkutuyorsun."
Yavaşça yanıma oturup yüzümü okşadı. " Sinirliyim. Bu gece yanımda uyu olur mu? Yarın konuşalım."
Kafa salladım.
**
Sabah uyandığımızda Kutay eski hâline dönmüştü. Yine beni seven adam olarak duruyordu karşımda. Cem için endişeleniyordum. Bana ilgisi olduğunu hissediyordum ama gerçekten de aşmıştı haddini. Kutay'ın aşırı derecede kıskanç olduğunu biliyordu.
" Cem iyi merak etme. Menajeriyle görüştüm. Bu sabah Londra'ya dönmüş."
Cevap vermedim. Birlikte kahvaltı ettikten sonra beni okula bırakmıştı.Bugün dersim biraz geç başlayacağı için bahçede oturmuş basketbol oynayan öğrencileri izliyordum.
**
Ders bittikten sonra okulun dışına çıktığımda Kutay yoktu. Sanırım bugün tek başıma gidecektim. Bir taksi çevirip Kutay'ın evinin adresini verdim.
Geldiğimde odasının ışığı yanıyordu. Çantamdaki yedek anahtarı çıkarıp kapıyı açtım. Kutay'ın odasından sesler geliyordu. Biriyle konuşuyordu galiba.
" Cem piçini gebertmeden uyku haram sana. Ölüsünü getireceksin bana." demişti. Zorlukla duvara tutundum. Evleneceğim adam bu kadar acımasız biri miydi?
Beni gördüğünde telefonu kapatıp yanıma gelmek için adım attı. Koşmaya başladım. Tam merdivenlerin başındayken yakalamıştı beni.
Odanın bir köşesine oturttu beni . " Uslu dur. Eğer dediklerimi yaparsan kimse ölmez. Benim olacaksın, hemen şimdi. Eğer hayır dersen önce o piçten başlar tek tek sevdiğin herkesi öldürürüm."
Konu tıkandı kaldı, ilerlemiyor. Bir süre ara vereceğim. Belki yeniden ilham gelir de yazmaya başlarım.. O zamana kadar Zoraki Sevda sezon finalinde olacak. Ama şunu söyleyeyim asıl hikaye bundan sonra başlayacak yani zoraki sevda:)