awards

1.9K 95 140
                                    

Uzun bir başlangıç oldu ama beğeneceğinizi umuyorum. Biri beni durdurmazsa taslaklardaki her şeyi salacağım galiba djaödjwşdk Neyse bu son olur herhalde. Yorumlarınızı bekliyorum!

İyi okumalar!

*

"Amerika Sinema Sanatları ve Güzel Sanatlar Fakülteleri Arası Geleneksel Ödül Töreni'ne hoşgeldiniz!"

Alkışlar yankılanırken Michael ile birlikte dinlemek yerine çerezlerle oynamayı tercih eden iki salak olmanın keyfini çıkarıyorduk. Bay Houston ödül töreni hakkında bir şeyler zırvalarken kafama gelen fındıkla kaşlarımı çatarak Michael'a bir fıstık atmıştım. Ağzını açıp fıstığı yakaladığında aynı anda "Ooo!" Diye gülerek yumruklarımızı tokuşturduk. Calum ve Luke bize gülerken Ashton ise "İki dakika ciddi olamaz mısınız?" Diyerek göz devirmişti.

Bu tören hakkında bu kadar gergin olmasını gerçekten anlamıyordum. Evet, ödülümüz çok büyüktü ve kariyerimizi oluşturan merdivenin ilk basamağı olacaktı ancak ülkenin dört bir yanından gelmiş yüzlerce proje arasından kazanabileceğimizi bile zannetmiyordum. Fazlasıyla heyecanlı olsam da umutsuz tarafım heyecanımı bastırıyordu.

"Bu kadar gerilmeyi bırakıp keyfini çıkar. Daha bizim adaylıklarımıza bile çok var." Diyen Michael kıravatını gevşetmiş ve göbeğini yayma moduna geçmişti.

"Sendeki de ayrı bir rahatlık. Kazanırsan işsiz bir yönetmen değil, bir film yapma hakkı kazanmış bir yönetmen olacaksın."

"Rahatım çünkü kazanacağım." Diyip omuz silkerek Calum'a cevap veren Mike'a, "O kadar da emin olma." Diyerek karşılık verdi Luke. İkisinin aynı kategoride diğer otuz kişiyle birlikte aday olması biraz sıkıntılıydı. Onlar kendi aralarında tartışmaya dalmışken bizi dinlemeyi çok önce bırakıp töreni izleyen Ashton'a odaklandım. Giydiği nefes kesici siyah gömleğin birkaç düğmesini açmıştı. Ona her zaman siyah gömleği yakıştırırdım. Aklıma çocuklarla gittikleri bir etkinlikte yaptığı siyah gömlek-siyah kaban kombini gelince bir iç çektim. O gün beni öldürmüştü. Yaklaşıp gözünün kenarına çizdiğim küçük kalbe bir öpücük kondurduğumda irkilerek bana döndü. Ne kadar yakın olsak da onu pek sık öpmezdim, bu yüzden şaşırmıştı. Bu tür sululuklarım diğer çocuklara karşı daha fazlaydı. Eh, aşık olduğum birine diğerlerine davrandığım gibi davranamazdım değil mi?

"Bu ne içindi?"

"Var olan tüm şansımı sana aktardım." Gergin yüzü biraz da olsa yumuşarken hafifçe gülümsedi. Kollarını omzuma atıp beni kendine çekerken saçlarıma bir öpücük kondurdu.

"Sende hiç kalmamasını istemem."

Kalbim onun yaptığı şeylere asla alışamıyordu. Yedi yıllık arkadaşlığımızda bana ne zaman birazcık yaklaşsa aynı heyecanı hissederdim.

"Hey! En yakın arkadaşıma dokunma." Calum gözlerini kısıp bana öldürücü bakışlar atarken tam orta parmak kaldırıyordum ki Ashton'ın ela gözleriyle karşılaşıp nerede olduğumuzu hatırlayarak hüzünle havadaki elimi indirdim. Calum zaferle gülerken bir taraftan koca masanın öbür ucundaki Hera'yı izleyen Luke'a laf atıyordu.

"Daha kırk yıl olmadı, yalnızca izlemeye devam et Lukey." Ashton sonunda moda ödüllerinin bizimle alakalı olmadığını kabul edip masamıza geri dönmüştü.

"Ne yapabilirim Cal?" Diye homurdanan arkadaşım bir iç çekerek kafasını bize çevirdi. Onu en iyi ben anlardım, bu yüzden buruk bir gülümseme göndermek dışında bir şey yapmadım.

"Bir insanın karşısına geçip 'Seni seviyorum' demek bu kadar zor olmamalı. Herkesin sevildiğini bilmeye hakkı vardır." Diyen Ashton ondan istemsizce uzaklaşıp zorla yutkunmamı sağlamıştı. Michael ile göz göze geldiğimizde alaycı bir şekilde sırıttı, yüzündeki ifade 'Sen ona arkadaş olduğunuz yedi yılın üçü boyunca aşıktın ve onun bundan hiçbir şekilde haberi yok, öğrenince de bir daha asla yüzüne bakmayacak' der gibiydi.

Why Won't You Love MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin