Evim küçüktü. Fakat tek kişi için gayet idealdi işte. Spotçulardan, ikinci el ve iş gören her şeyi toplamış, sade, güzel bir ev yapmıştım kendime.
Her şeyi bilmem kaç takside böldürüp, taksitler bitene kadar, bulduğum her part işe girmiştim. Geçen sene, tüm borçlarımı ödeyip, bu yıl, aldığım burslarla geçinmeye başlamıştım. Zor oluyordu. Fakat zaten savurgan olma fırsatı elde etmemiş bir insandım. Yani eli dar olmak koymuyordu.
Ama şimdi düşününce, ikinci el değil, dördüncü el falan olan, büyük ihtimalle de, ilk üretildiğinde rengi sarıya yakın koltuğumun üzerinde oturan Ateş... Fazla aykırı duruyordu evime, eşyalarıma, en çok da bana. Adam fazla kaliteli görünüyordu. Ve sanırım ilk defa maddi durumumun, iflah olmaz sıkıntılı hali koymuştu bana.Sessiz bir şekilde oturmuş, hazırladığım kahveyi içiyordu. Ceketini yanına bırakmıştı. Koyu lacivert gömleği ve siyah pantolonu, dağınık saçları, pahalı kokan parfümü ve genllikle taktığı tek aksesuar olan marka saati. Her şeyin açık renkli olduğu oturma odamda, koyu renkli bir mücevherdi sevdiğim.
Bana, buraya ait olamayacak kadar güçlü ve ihtişamlıydı. İçimde bir yerlerde, evimin bu halini görmüş olmasından ötürü utanmış biri yok değildi.Şimdi bana dönüp, fakir ama gurulu çocuk, zengin çocuğu düşürmeye çalışırken, kendi çöplüğünde boğuldu muhabbeti çevirse, verecek tek cevabım yoktu.
Ben onu maddiyatından gücünden, itibarından ötürü sevmemiştim. Ama şu halimle, onu buna nasıl inandırabileceğimi bilmiyordum.
Adamla bildiğin Kültürel, statüsel, sınıfsal, cinsel anlamda öyle farklı noktalarda dolanıyorduk ki, ben, ateşin hayatında yer edeceği yanılgısına kapılan, basit bir obje olabilirdim yanlızca. Bu kendini aşağılamak değildi. Açık sözlüydüm sadece. Ve durumlara objektif bakabiliyordum. Halim ziyadesiyle içler acısıydı. Zarafeti, bedeninden yayılan güçlü aurası, oturduğum yerde büzüşmeme sebep oluyordu. Dudaklarımdan ağzıma yayılan bir zift tadı hissettim. Bu berbat ötesi bir farkındalıktı.Açık renkli duvarlarda ki, bir kaç tabloda gözlerini gezdirip, fena olmadıklarını söylemişti. Kendimden parçalarında evimde olmasını istediğimden, tablolar benim eserimdi. Şaşırmıştı.
-Demek çizim yapıyorsun ?
-Profesyonel olarak değil, daha çok, hobi sayılır benim ki.
-Fena değiller. Okulda yarışmaların olduğunu duymuştum. Katılmayı düşündün mü ?
-Sonuçta mezuniyet yakın, hukuk okuyabilmek için çok çaba harcadım. Resimden ziyade, iyi bir avukatın yanında staj ayarlamak için uğraşmam gerekiyor şu sıra.
-İstersen yardımcı olurum.
-Bunu neden yapasın ki ?
Omuz silkti.
-Böylece, bir daha göremeyeceğini düşündüğün insanlarla aranda mecburi bir bağ oluşur.
-Anlamadım ?
Derin bir nefes aldı. Orta sehpaya bıraktığı kupayı, büyük elleriyle kavrayıp hatrı sayılır derecede bir yudum kahve içtikten sonra, tekrar masaya bıraktı. Dışarda ki hiçbir şeye elini sürmediğini bildiğimden, kurabiyelerimi ve kahvemi geri çevirmeyip, kabul etmesi güzel detaylardı kesinlikle.
Ağzını araladığında tüm dikkatimi sözlerine verdim.-Mezun olmana az kaldı ve okul birincisi olarak ayrılacaksın şüphesiz. Elbette başka fırsatlarda karşına çıkabilir o yüzden düşünmen için süre de vereceğim.
Gözlerimin içine bakmaya başladığında gerilmiştim. Neyden bahsettiğini anlamak için beynim fazla akışkan bir hale gelmişti. O yüzden, açıklamaya devam etmesini beklemek dışında bir şey yapmadım.
-Konu şu ki, aile avukatımız emekliye ayrılmak istiyor. Bu dönemde, başarılı ve güvenilir bir avukat bulmak samanlıkta iğne bulmakla eş değer olur. Şansa bak ki, hali hazırda, çevremde olmaya devam etmek isteyen, başarılı, ve güvenilirliği şuan için belirsiz olsada, şahsen benim pek şüphe duymadığım biri var. kısacası sanırım iğneyi buldum.
-B..ben mi ?
Yüzüm nasıl bir ifadeye bürünmüştü, kestiremiyordum. Fakat, suratıma bakan ateşin dudakları hafif kıvrılmıştı. Bu dehşet uyandıran bir teklifti. Çünkü, ateşlerin aile avukatı, bir dönem, Ağır ceza mahkemelerinde soğuk yeller estiren, namı başını alıp gitmiş, ünlü avukat ; Neyzen Yılmazdı.
Bunu biliyordum çünkü, adamın üç konferansına katılmıştım. Ateşin soyadını taşıyan, güçlü ve prestijli bir ailenin özel avukatı olmasıylada övündüğünü kendi kulaklarıma duymuştum.Gözlerimin yaşarması bir yana, boğazımada aptal bir yumru oturmuş, yutkunmama olanak vermiyordu.
Ateş.. çok insanın canını yakmış ve daha nicelerinin canını yakmaya devam edecek, psikopat ruhlu, koca adam. Karşıma oturup böyle bir teklifte bulunmana olanak sağlayan her sebebin gözlerinden öperim ben. Okuldan sonra ki hayatımda onu kaybetmek yerine, daha da dibine girme fırsatı sunuyordu bana. Bedenimi ele geçiren çılgın heyecan, kalbimin neredeyse göğsümden fırlayıp, onun ayaklarına kapanmasına sebep olacaktı.-Hemen karar vermek zorunda değilsin.
Onu onayladım. Fakat cevabımı ikimiz de biliyorduk. Gülümsedim. Ben bu adamı gerçekten seviyordum.
Ayaklanıp ceketinide eline aldığında bende hemen ayağa fırladım. Dış kapıya geldiğinde kolundan tuttum,
-Yarın gelecek misin okula ?
Onu görmem gerekiyodu. Çevresinde dolanmam, teklifinin beni nasıl mutlu ettiğini, ona ne kadar aşık olduğumu sürekli söylemem gerekiyordu. Bilmesi lazımdı, emin olması.
Çünkü yanlız , sevgisiz hissettiğinde aklına ben geleyim istiyordum. Benim sevgim, ona olan bağlılığım ona iyi gelsin. İhtiyaç duyarmıydı benim gibi birinin duygularına, bilinmezdi. Fakat bir umut peşine takılmıştım işte.-Bir kaç gün daha gelmem gibi görünüyor.
-Peki.
Yüzüm istemsiz bir refleksle asılmıştı.
-Bir daha göremeyeceğim bahanende çıktı aradan, yakında yüzümü görmekten sıkılacaksın.
Gelmeyeceğini söylediğinde asılan yüzüm, şimdi işittiklerimle aydınlanmıştı. Öyle kelimeler seçip, ruhumu şenlendirmişti ki, bir an bedenimin kontrolü ellerimden kaydı. Kollarımı boynuna doladım.
Kısa bir sarılmaydı. Tek taraflı olanından. Fakat mühim değildi. Kokusu dolmuştu içime. Bu bana yeterdi. Hızlıca geri çekilip, bir şey söylemeden evi terk eden ateşin arkasından baktım.
Umarım birazdan uyanıp, herşeyin rüyadan ibaret olduğu, umutsuz yaşantıma geri dönmezdim.Yorumlarınızı duymayı ne kadar isterim bilemezsiniz. Lütfen düşüncelerinizi ve oylarınızı eksik etmeyin.
Bu bölüm, kurguma ilk yorumu yapıp, beni mutlu eden qayzen 'e.
Umarım, kurgunun devamı beklentilerini karşılar nitelikte ilerliyordur .
Sevgiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzak Dur [bxb]
General Fiction🏳️🌈 -Uzun süreli bir savaş olacak. Hatta bazen kan akıtacağız. Ellerin kirlenecek belki. Ama kazanacaksın nihayetinde. Tek bir şeyi unutma. Düşmanın sandığın ben, aslında başından beri senin yanında durmuş olacağım.