Peki şimdi ne olacak?
İşte bu soru, yaşantınız ile alakalı büyük bir belirsizliğin ana noktası. Arabanın içinden karanlık yolu izledim. Hastanede geçen bir hafta sonrası nihayet taburcu olup, gerçek dünyaya dönmüştüm.
Darw sessizliğini bir kıyafet gibi sarınmış yanlızca yola odaklanmışken, ben ateşi düşündüm. Yanıma gelişini, pişmanlığı ile alakalı onlarca süslü kelime sıralayışını. Olan biten bir çok şeyi bir perdenin ardından izliyormuşum gibi geliyordu. Bizzat hayatım ile alakalı önemli anlarda dahi bir yabancı gibi hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi.
Bana asırlar gibi gelen günler boyunca, asıl konuşmak istediğim kişi suskun kalmıştı. Asıl merak ettiğim, asıl önemsediğim. Başına gelen her ne ise, darma duman etmişti onu. Ben toprak altında yaşam savaşı verirken, darw yer yüzünde savaşmıştı, işin kötü yanıda birimiz kazanırken diğerinin ağır bir yenilgi almış olmasıydı.
İç kargaşası öyle sesliydi ki, uzağından bile işitebiliyordum. Bu savaşıda kaybederse sırtını yaslayacağı bir gerçeklik bulamayacaktı. Olan biten her şeyden sıkılmıştım. Anlam vermekten uzaklaşmış, saçma bir tutunma çabası, yaşama arayışı içinde asıl kimliklerinden uzaklaşmış bedenlerden sıyrılmıştım.
Benim artık bir amacım yoktu. Ateş dibe mi batmak istiyordu, magmanın sıcaklığını hissetmesine sakınca görmüyordum. Durunun ailesi milyonlarca insanın hayatını mı karartıyordu, devam edebilirlerdi. Ciğerlerim havasızlıktan sızlıyor muydu, kanayabilirlerdi. Darw susmak istiyorsa, ölene dek ağzımı aralayıp tek kelime etmez, sükutuna zeval vermezdim.
Nereye sürüldüğünü bilmediğim, sessiz bir metal yığınının içinde, karanlık bir yolda ilerliyorduk. Kafamı koltuk başlığına yaslayıp hüzünlü bakışlarını yoldan ayırmayan darwı izledim. Yüce yaratıcı benim içimde benden geriye kalmış her bir zerreyi ona versin istedim. Bu halini görmek canımı yakıyordu. Ona nasıl destek olacağımı ise asla bilmiyordum.
-Nereye sürüyorsun?
-Sıkıldın değil mi? Uyumak ister misin?
Gözlerimi kapattım. Uyumak en iyisiydi. Uyumak ve uyanmamak ise iyinin de iyisi.
Adımın kısa aralıklar ile sürekli tekrar edilişi beni o sonsuz boşluktan uyandırdı. Müthiş bir baş ve kas ağrısı hissediyordum.
-Darw?
-Geldik.
Çevreme bakındım. Gün doğmaya yakındı. Bir ormanın girişinde, araba yolunun sonunda duruyorduk, lakin kuş bakışı mesafede herhangi bir yapı görememiştim.
-Burası da neresi?
-In haydi.
Onu ikilemeyip emniyet kemerimi çözüp indim. Arabanın bagajından kendimize hazırladığımız iki çantayı alıp önümden yürümeye başladı. Bedenim gerçekten halsizdi ve başım inanılmaz bir şekilde ağrımaya devam ediyordu. Bir kaç poşeti de ben almıştım ve sorgusuz sualsiz takip ediyordum darwı.
Tahminen yirmi dakika kadar yürüdükten sonra ahşap iki katlı bir ev çıktı karşımıza. Hayatımda bu kadar güzel bir şeye nadir rastladığımdan başımın ağrısını önemsemeden hızlıca eve yöneldim. Heyecanlı hallerimin bile üzerinde ki ölü toprağını silkemediği darw sakin adımlarla kapıya yönelip, cebinden çıkardığı anahtar dizisinden doğru olanı tek seferde bulup açtı.
Ondan önce davranıp içeri daldım. Temiz hava alıp, yorulmuş ciğerlerime yardımcı olmak için burayı seçtiğine şüphem yoktu. Dingin huzurlu duruyordu ve buna köpek gibi ihtiyacım olduğundan bu ev bundan böyle can simidimdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/184339909-288-k277121.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzak Dur [bxb]
General Fiction🏳️🌈 -Uzun süreli bir savaş olacak. Hatta bazen kan akıtacağız. Ellerin kirlenecek belki. Ama kazanacaksın nihayetinde. Tek bir şeyi unutma. Düşmanın sandığın ben, aslında başından beri senin yanında durmuş olacağım.