Medyada duran parça kıymetlimdir.
******************************************Darwdan..
-Beyfendi! Beyfendi! Bekleyin lütfen çıkışınız onaylanmadı.
-Fazla bile kaldım.
Gelişinin aksine dinç bir şekilde çıktı hastaneden. Adamları kapıda bekliyordu. Hızlı hızlı akan kanı yüzünden yanakları hafif kızarmış, nefes alışverişleri hızlıydı. Genç adam heyecanlıydı. Yapacağı şey, bu güne dek yapacağı en büyük çılgınlık olacaktı. Fakat biliyordu ki, kendine yakışan buydu.
Görevlinin açtığı kapıdan bindi arabaya. Evine sürmesini söyledi. Kimseyi bulaştırmadan, ama olabileceğinin en iyisiyle halledecekti işini. Bir yerlerde kendini bekleyen bir deniz vardı. Bekletme fikri dahi kahrediyordu. Bir an önce yanına gitmesi gerekiyordu. Bir an önce.
Dikkat çekmemeye özen göstererek dikiz aynasından kendine yönlendirilen gözlerin farkındaydı. Öyle ya, dün ki yıkım sonrası bu erken toparlanış, bipolar alametiydi. Kendi gözlerine ziyadesiyle benzeyen gözler dikkatini çekmişti lakin üzerine düşünmedi.
Terleyen avuç içlerini pantolonuna bastırdı. Yüzünde ki psikopat sırıtıştan habersiz, yapacağı şeyi düşünüyordu. Gözlerinde patlayan kıvılcımlar, kana susamış bir yaratığın rivayetiydi. Şeytan gurur duyacaktı evladıyla.
Evine vardıklarında korumayı beklemeden indi.
-Sizi arayacağım burada beklemeyin.
Arabaların uzaklaşmalarını bekleyip evine girdi. İhtiyacı olan malzemeleri bulması normalde bir hayli zaman gerektiriyordu. Lakin kaybedilecek saniyeler dahi yoktu. Denizin yanına gitmesi gerekiyordu derhal. Şehir ışıklarının yerini gün ışıkları almadan yanına gitmeliydi ki, tanrının lütfu olan o tepede, güneşin doğuşunu beraber izleyebilsinler.
Kimden tedarik edeceğini biliyordu. İşi hızlandıracak olan altın element elbette ki paraydı. Ne zamandır banka hesabında yüklü bir mebla bulundurmuyordu. Abileri onun hisse karşılığı olan parayı aile hesaplarına geçiriyorlardı. Rembrandt'ı aradı. Finans ondan sorulurdu.
-Darw.
-Rembrandt.
Abisi iyi olup olmadığı konusunda ısrarcı davransa da nihayetinde istediği parayı hemen havale edeceğini söyledikten sonra çok kısıtlı ama kan donduran bir cevap alabilmişti kardeşinden.
-Son kaybımı verdim.
Abisinin endişeli ses tonunu duymak istemediğinden son sözünü söyleyip kapattı. Onları özleyecekti. Dünya alemine ait bir onları özleyecekti hatta.
Gerekli tüm parçaları listeleyip gönderdiği adam paranın kokusunu almış, teslimatın gün içinde olacağına teminat vermişti.
Üst kata çıkıp üzerindekilerden kurtuldu. Ilık suyun altında kaldı bir süre genç adam. Sanki, tüm kayıpların bedenine attığı çentiklerin izleri kazıyarak geçirebilecekmiş gibi hoyratça yıkadı bedenini. Ardından giyinme odasına geçti. Parmakları, her biri özel dikim gömleklerin üzerinde gezinirken, siyah olanı çekip aldı. Başka bir renge tahammülü yoktu.
Baştan sona siyaha bürünürken ne denli güzel olduğundan habersizdi. Darw cehennem prensiydi belki de önceki hayatında. Onun belirtisiydi belki de kana olan hassasiyeti. Zira bir defa ateşlediğinde o silahı, kurt misali dişine kan deydikten sonra geri dönüşü olmuyordu kalan hiçbirşeyin.
Küçükken aşık olduğu bir yılanı vardı. Ona neredeyse tapardı. Kafesini açması yasaktı, lakin, yasaklara uyma gibi bir huyu asla olmamıştı ve yanlız olduğuna emin olduğu ilk an derhal yılanı salıvermişti. Bunu yapmaya alışmıştı. Yanlız kaldığı her an yılanı bırakıyor, vücudunda gezdiriyor hatta neredeyse oyun oynuyordu onunla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzak Dur [bxb]
General Fiction🏳️🌈 -Uzun süreli bir savaş olacak. Hatta bazen kan akıtacağız. Ellerin kirlenecek belki. Ama kazanacaksın nihayetinde. Tek bir şeyi unutma. Düşmanın sandığın ben, aslında başından beri senin yanında durmuş olacağım.