Bölüm 2
"Uyandırın şunu hadi!" sesiyle gözümü hafifçe açtım, ne oluyor yahu diye iç geçirdim en son evdeydik, masadaydık, oturuyorduk şimdi ise ormanın ortasında avel gibi etrafa bakıyorduk gerçi etrafa bakan arkadaşlarımdı ben ise kendimi toparlamaya olayı anlamaya çalışıyordum.
"Tamam gençler benim için endişelenmenize gerek yok ben iyiyim" diyerek tebessüm ettim ve ayağa kalktım, üstüme başıma baktığımda ise çamurlar içindeydi.
"Cidden senin için endişelendiğimizi mi sanıyorsun ha?" diye sinsi bir gülüş attı Mücahit oysa ben o cümleyi şakasına söylemiştim.
"Mücahit çeneni kapayıp ne yapmamız gerektiğini söyler misin?" dedi Nisa tok ve emir vaki bir sesle.
"Tamam o zaman ne yapacağımızı söyleyeyim. Açıkçası bende ne yapacağımızı bilmiyorum yolu takip edelim kaderimizle yüzleşelim ne dersiniz?"
Ah evet kaderle yüzleşmek ne kadar mantıklı. Yaklaşık otuz dakika boyunca ormanda çamurlardan oluşmuş yolu izledik. Bizi ne bekliyor diye düşünmeye başladım gerçekten ne olacaktı? Bu andan itibaren kendimi boşa yaşamız gibi hissediyordum, çeşitli hayaller kuruyor, Nisayı düşünüyordum ta ki
"YARDIM EDİ...!" sesini duyana kadar.
"Bunu sizde duydunuz mu ?" dedi Mücahit yerimizde durmamızı söyleyerek sonra sesleri dinlemeye başladık, bunlar bağrışmaydı evet evet bağrışma!. Sonradan bir çelik sesi duydum bu sanırım insana girmişti yani bir kılıcın insanın içine işlediği ses olabilirdi. Mücahit çalıların arasından ilerlemeye başladı sonrasında durdu, bizde hafifçe yanındaki çalılardan ortamı gözlemeye başladık.
Ah bu gerçek olamaz !
Gerçekte olabilir bilemiyorum.
Karşımızdakiler eli silah tutan gorillere benziyordu, yada pardon onlar goril değildi ama hayatlarında hiç tıraş olmamışlardı çünkü yüzleri ve kolları kıl yumağı gibiydi.
"İşte buna kekomagnon derim" diyerek güldü Mücahit, bense tebessüm etmekle yetindim ama içimden deli gibi haykırmak geliyordu.
"Lüt..Lütfen yapmayın! Zaten her şeyimi aldınız..." derken sarı saçlı, güzel giyinimli leydi tarzı kadın, Kekomagnon dediğimiz adamın suratına geçirdiği tokatla yere kapaklandı.
"Yanlışın var daha canını almadık."
"Ama neden?" diye sordu kadın ağlayarak.
"Bilmiyorum kadın. Seni zevkine öldüreceğim muhtemelen."
"Demek Zevkine ha" dedi Mücahit sessizce
Mücahit bunu der dermez çalıdan çıktı, kemerinden çıkardığı silahı orangutan görünümlü adama doğrulttu
"Zevkine insan öldürmek demek!?"
Adam şaşkın şaşkın Mücahit'e baktı ardından ise adamları birer birer meydana toplandı.
İşte hapı yuttun Müco diye iç geçirdim bu ayıları nasıl başından savacaktı.
"Aptal herif" diye söylenerek çalıdan çıktım ve Mücahit'in arkasına pozisyon aldım sonrasında ise telaşlı bir şekilde kızlar yanımıza geldi.
"Siz nesiniz, kıyafetlerinize bakarsak saray soytarısına benziyorsunuz?"
"Ha ha ha ha ha" diye kabaca gülmeye başladılar. Mücahit ise sesini çıkarmadan silahın güvenliğini açtı ve hedefe doğrulttu ardından "BAMM!". Adamın kocaman patatese benzeyen kafasında büyük bir delik açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kașif
Bilim KurguKaşif, kendine has anlatımıyla yazılmış Aşk, dostluk, macera, fantezi ve Bilim kurguyu içinde bulunduran bir hikayedir. Ünlü Tarihçi Fuat Kemerli dört öğrencisine bir parşömen hediye eder. Bu parşömeni kullanan dört kişi kendini geçmişte bulacağını...