"Melisa Zehirlenmiş" cümlesi kafamda yankılandı bu nasıl olabilirdi?
"N..nasıl?" dedim sesim titriyordu. Lucy yine sakin bir tonla
"Yediği bir şeye zehir konulduğu düşünülüyor."
Nisa dengesini korumak için bana tutundu ve öfkeli bir sesle
"Mücahit denen şerefsiz zehirlemiştir."
"Bu imkansız!" diye bağırdım.
Nisa küçümser bir şekilde bana baktı
"Gerçekten çok safsın başka kim olabilir ki?"
"Bilmiyorum ama çok saçma!"
Fuat Hoca araya girdi.
"Konuşmanızı bölüyorum ama bence de çok saçma."
Lucy ise yine sakin bir sesle
"Ondan her şeyi beklerim."
Karşılarına geçtim ve gözlerinin içine baktım Fuat Hoca dahil herkesin gözünde Mücahit'e karşı bir şüphe vardı.
"Sizler geri zekalı olmalısınız!" diye bağırdım ardında daha da yaklaşıp "O böyle bir şey yapmaz! Hem illa aramızdan birini öldürmek istese ya beni ya da Lucy'i öldürürdü."
Fuat Hoca bana katılır nitelikte başını salladı Nisa ise yine öfkeli bir sesle
"Umarım haklı çıkarsın." Dedi.
Bu kara haberden sonra odamızdan çıkıp birlikte yemek salonuna gittik. Menüde çok güzel yemekler yoktu adlarını bilmediğim dikene benzeyen sebze ve değişik aromalar vardı. Lucy yüzümün düştüğünü ve yemeği beğenmediğimi anlamış olmalı ki
"Şehir soframızdan da anlaşıldığı gibi çok zor durumda. Kıtlık, sefalet, yokluk, savaşlar, kayıplar hepsini art arda yaşadık..."
Çatalımı bıraktım ve sessizce yüzüne baktım
"Çok üzgünüm Lucy"
"Senin sadece üzgün ol..." Lucy bir şey diyordu ki Fuat Hoca sözünü hızlıca kesti.
"Bugün sizi şehrin yöneticisiyle tanıştıracağım."
"Ne zaman?" diye sordum sesimde heyecan vardı.
"Yemek biter bitmez Belediye binasına gideceğiz."
Fuat Hoca belediye binası deyince ister istemez gülesim geldi fakat belli etmedim.
Güzel olmayan yemeğimizi yedikten sonra hiç oyalanmadan dışarı çıktık. Sefaletin ve korkunun sardığı yıpranmış sokakları geçip harabeye dönmüş belediye binasına vardık. Dışında derin çatlaklar vardı, kolonları sanki yosun tutmuştu. Kapıdaki iki asker bize dik dik baktılar ta ki Fuat Hocayı görene kadar.
"Hoş geldiniz Üstat"
"Hoş bulduk Raven burada mı?"
"Evet o da sizi bekliyor."
Fuat Hoca gülümsedi ve bir şey demeden askerin yanından geçti bizde onu takip ettik. Belediye binasının içi de dışı gibiydi sıvaları dökülmüş duvarlar insanın içini karartıyordu. Koridordan sağa dönmemizle gireceğimiz odaya varmıştık. Fuat Hoca durdu ve kapıyı çaldı.
"Girin!" sesini duyunca hızlıca açtı. Karşımızda kısa boylu, geniş omuzlu, iri yapılı, uzun siyah saçları ve badem gözleri olan bir adam vardı. Yuvarlak yüzü bizi görünce mutluluklar saçmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kașif
Science FictionKaşif, kendine has anlatımıyla yazılmış Aşk, dostluk, macera, fantezi ve Bilim kurguyu içinde bulunduran bir hikayedir. Ünlü Tarihçi Fuat Kemerli dört öğrencisine bir parşömen hediye eder. Bu parşömeni kullanan dört kişi kendini geçmişte bulacağını...