Bölüm 23

68 13 1
                                    

Bölüm 23

Ateşli mancınıklar şehri uzaktan döverken biz Scylia'nın kurdurduğu müthiş sofradaydık. Baş köşede Scylia vardı, sağına da beni geçirmişti diğer yanları ise dört kurmayıyla doluydu. Pişmiş tam tavuk hepimize pay edildi, şaraplar getirildi. Şaşkındım çünkü ben bu adamın askerlerini canavar olarak bekliyordum fakat onlarda bizim gibi etten kemiktendi. Kurmaylardan yaşlı ve kel olanı şarabını kaldırdı ve gülmeye başladı.

"Eve gitmek için sabırsızlanıyoruz efendim." Samimi bir gülüşü vardı.

Ardından tüm askerler kadehlerini kaldırdı. Çadırda tek bir kişi dışında herkes mutluydu... Tabii ki ben.

İştahsızca önümdekileri azar azar yedim. Mancınık sesleri hiç durmuyordu.

"Sabah şehre gireriz öyle değil mi Raskov?"

Genç görünümlü, uzun saçlı asker

"Tabii ki efendim." Dedi yüzünde garip bir sinsilik vardı.

Scylia oturduğu yerden kalktı ve kadehini tüm kurmaylarına kaldırdı. Herhalde konuşma yapacaktı.

"Sevgili yoldaşlarım, bu yola hep beraber çıktık değil mi?"

"Evet" sesleri yükseldi.

"Sizlere bir söz vermiştim. Adaleti tüm dünyada, hatta evrende tesis edecektik?"

Kurmaylar kafalarını heyecanla salladılar.

"Yarın güneş doğarken güç dengeleri bizim lehimize çevrilecek. Adalet yerini bulacak. Büyük imparatorluğumuzun temelleri bu şehrin molozları üzerine atılacak!"

Scylia böyle kalleşçe konuşurken gözümün önüne Nisa'nın silueti geldi. Ne güzel zaman geçiriyor, eğleniyorduk. Mutluyduk hep öyle kalmalıydık...

Sonra gözümden anı perdesi kalktı onun yerine Scylia'nın o kalleş güzel yüzü geldi. Öfkeleniyordum sanki.

"Adalet masumları öldürmek mi?!" diyerek ayağa kalktım ve bağırdım.

Kurmayların kahkahaları birden durdu.

"Sizlerde baba değil misiniz? Cidden gurur mu duyuyorsunuz bu yaptıklarınızla?"

Scylia araya girdi.

"Hümanistliğe gerek yok. Hepimiz savaşın gerekenlerini yerine getirdik."

"Savaşı başlatan sendin. Şimdi gerekliliklerinden bahsediyorsun..."

"Daha çok gençsin Kaşif." Yüzündeki gülümseme kaybolmuştu.

"Sen o gencin tüm dünyasını yıktın!" dedim ve elimdeki kadehi alarak yemek masasına zıpladım. Karşıdaki kurmaylar şaşkındı. Yaşlı olan kılıcını hemen çekti fakat kafasına yediği tekmeyle tökezledi. İkinci zıplayışımla sofranın karşı tarafındaydım yani kurmayların yanında...

Sinsi ve genç olanım kılıcını çekmesiyle bana saldırması bir oldu. Zayıftı, güçsüzdü ve ölecekti. İkinci atağında hızlıca sıyrıldım ve kadehimin keskin dudak kısmını adamın boğazına soktum. Kanlar içindeydi. Adam iki elini boğazına götürdü ve ölüm için saniyelerini saymaya başladı. Yerdeki kanlı kılıcı alarak diğer kurmaylarla savaşmaya başladım. Kendimi çok atik ve dinamik hissediyordum. Dakikalar içinde tüm kurmaylar kanlar içinde yatıyordu...

Scylia o soğuk yüzüyle sadece alkışlıyordu.

"Tebrik ederim." Sesi de kendi gibi soğuktu.

Kılıcı ona doğrulttum

"Sıra sende çek kılıcını!" öfkeliydim.

"Emin misin?"

KașifHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin