Toplantıdan 2 saat sonra...
"Bizden göz göre göre ölmemizi istiyor!" diye bağırdı Mücahit sesinde derin bir korku vardı. Lucy ise alaycı bir tavırla
"Ölümden korkuyor musun cidden?" dedi.
"Korkmamalı mıyım?"
"Korkmamalısın sen evrendeki kum tanelerinden yalnızca birisin."
Mücahit'in gözlerinden ateş çıkmaya başladı anlaşılan yarasına basılmıştı. Ani bir hareketle Lucy'nin yakasından tuttu ve kendine çekti
"Beni hor görme aptal kız! Yoksa sonun pekte iyi olmaz" ardından yakasını bıraktı ve geriye doğru gitti
"Hey sakin olun kendinize gelin" dedim ortamı sakinleştirecek bir tonla fakat Mücahit hiç oralı olmadı
"Öleceğiz, öleceğiz, öleceğiz" diye sayıklamaya başladı
"Kardeşim panik yaptın korktun anlıyoruz ama..."
"Kapa çeneni Fatih hiçbir bok bilmiyorsun!"
"Yeter be!" diye atıldı Nisa, Melisa ise karşımıza gelerek "Üstüne gitmeyin lütfen!" dedi gözünde çaresizlik vardı.
Eskimiş sandalyelerde saatlerce sessiz bir şekilde oturduk. Cidden ne yapacaktık, üstüme düşen neydi, rakibimiz kimdi, ölecek miydik? Hepsini düşünmeye başladım.
Bu kadar sorumluluk benim için fazla değil mi?
"Bunların üstesinden geleceksin Fatih."
Jean hiç anlamıyorsun. Ben sıradan bir insanım umutlarınızı, hayallerinizi bana bağlamak sizi hüsrana uğratabilir.
"Biliyorum."
O zaman neden?
"Kazanma ihtimalimiz bir hayli düşük farkındayız fakat bunun seninle bir alakası yok dostum. Kafana takmayı bırak her şey olacağına varacak."
Doğru. Her şey olacağına varacak umarım uğraşlarımız, çabalarımız bir sonuca varır.
"Varacaktır merak etme. Şimdi ben uyuyorum sana iyi eğlenceler."
Görüşürüz.
Jean içimden kaybolunca yine yalnız hissettim kimse konuşmuyor, fikir beyan etmiyordu. En iyisi kendim konuşmaya başlamalı arkadaşlarımın dikkatini dağıtmalıydım.
"Akşama kadar aptal aptal düşünmeyeceksiniz değil mi?"
Kafalar birden bana çevrildi.
"Fatih haklı bir şeyler yapalım." Bunu diyen Nisa idi.
"Haklısın son saatlerimizi somurtarak geçirmenin bir anlamı yok"
"İşte bu Mücahit."
"Ee ne yapıyoruz?" diye ekledi Lucy.
Hafif bir tebessümle kafamı onlara çevirdim
"Bugün birbirimizin yeteneklerini ölçme vakti! Antrenman yapalım."
Mücahit alaycı bir tavırla
"Harika. Şu sarı saçlı kaltağa kimin patron olduğunu göstermek için sabırsızlanıyorum."
Lucy birden öne çıktı
"Demek öyle. Görüşeceğiz."
Tüm takım Lucy'nin gösterdiği antrenman yerine gittik. Yeşillikler içinde güneşin az vurduğu serin bir ortamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kașif
Science FictionKaşif, kendine has anlatımıyla yazılmış Aşk, dostluk, macera, fantezi ve Bilim kurguyu içinde bulunduran bir hikayedir. Ünlü Tarihçi Fuat Kemerli dört öğrencisine bir parşömen hediye eder. Bu parşömeni kullanan dört kişi kendini geçmişte bulacağını...