Sabah olduğunda bir güzel kahvaltımızı yaptık, ihtiyaçlarımızı giderdik ardından ise sırayla çadırımızdan çıktık. Karşımızda Aidan vardı, o kara sakallı çirkin ama hayvani herif tebessümle bizi bekliyordu.
"Günaydın gençler" dedi mutlu bir sesle.
"Günaydın Lordum" diyebildik hep bir ağızdan.
Lord hepimize gülümsedi ardından kafasını Mücahit'e çevirerek
"Seninle konuşmamız gerekenler var." Dedi.
Mücahit hiç ikiletmeden Lordun peşinden gitti. Biz ise baş başa kaldık. Nisa bana dönerek normal bir ses tonuyla
"Sence bugün ne olacak?" dedi.
"Bilmem Nisa belki dün dediklerin gerçekleşir."
Üzgün bir ifadeyle gözlerime baktı
"Fatih biliyorsun sinirliyken söylemiştim gerçekle hiçbir alakası yok."
Ben ise tüm gücü içimde toparlayarak sakinliğimi korudum ve
"Artık bunların bir öneminin olacağını sanmıyorum. Hep birlikte ne olacağını birazdan göreceğiz." Diyebildim.
Melisa hiç oralı gibi değildi ta ki bize dönüp neşeli bir şekilde
"Aşık mısınız siz bu ne tavırlar?" dedi
Ortamda derin bir sessizlik oluştu. Açıkçası ben her şeye rağmen Nisayı seviyor olanları unutmak istiyordum fakat o aramıza buzdan bir duvar örmüştü ve bunu aşmak şimdilik imkansızdı. İkimizde cevap vermedik ve ağacın çevresinde oturduk. Herkes kafasını farklı bir yere çevirmiş hayallere dalmıştı en azından bunu anlayabiliyordum. Bende aptal aptal etrafa bakarken birden gözlerimin karardığını hissettim ve KARANLIK!
Etraf karanlıktı, yavaşça yerimden doğruldum ve ilerlemeye başladım.
Rüyada mıyım?
İlerlemeye devam ettim, yol düzdü hem de olması gerekenden daha da düz.
"Kimse var mı?!" diye bağırdım
"Burası Neresi?
"Yardım edin"
"Neler oluyor?"
Allahım nereye düştüm ben?
Birden dizlerimin üstüne düştüm bu istemsizce olmuştu. Gözlerim artık karanlıktaki renkleri seçebiliyordu ama seçmemesini dilerdim.
Bu gerçek değil, olamaz!.
Birden önümde siyah takım elbiseli bir adam belirdi, yüzü görünmüyordu, çok soğuktu hissedebiliyordum.
"Buradaki hiçbir şey şuan gerçek değil dostum" dedi tok bir sesle.
Ellerim titremeye başladı, içimin yandığını, kızardığımı hatta canımın çıktığını hissediyordum. Kafamı çevirdikçe her yer kana bulanıyor ve en sonunda sevdiklerimin, dostlarımın ölüsünü görüyordum.
"Buradaki insanların kaderini belirlemek senin elinde dostum."
"Sen kimsin?" dedim neredeyse ağlayacaktım.
"Yakında tanışacağız." Diyerek uzaklaşmaya başladı.
"Durr, gitme ne olur!"
"Hey Fatih iyi misin?" dedi Nisa aniden irkildim.
Rüya olduğunu biliyordum oh be.
"Ş..şey üzgünüm dalmışım." Diyebildim titrek bir sesle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kașif
Science FictionKaşif, kendine has anlatımıyla yazılmış Aşk, dostluk, macera, fantezi ve Bilim kurguyu içinde bulunduran bir hikayedir. Ünlü Tarihçi Fuat Kemerli dört öğrencisine bir parşömen hediye eder. Bu parşömeni kullanan dört kişi kendini geçmişte bulacağını...