Multimedia: Lana Del Rey-Summertime Sadnnes
Beğendiğiniz paragraflara '❄️' emojisini bırakırsanız sevinirim..
Sevgiyle kalın...☁️
---
Dünyanın neresinde olursa olsun bir bebek yürümeyi öğrenene dek ortalama 200 kez düşer. Belki de pes etmeden önce sormak gerek: 200 kere denedim mi?
Arkın'dan..
Yine her zaman ki gibi uçurumun kayalıklarına vuran dalgaları günün doğuşu eşliğinde izliyordum.
Gün batımına karşılık, günün doğuşunu daha çok severdim.
Günün doğuşunu, yeni bir günün başlangıcı, yeni hayatının ilk günü ve bize verilen bir şans olarak görmüşümdür hep.
Mutsuz olanlar için, mutlu olmalarını sağlayan bir şans.
Sıkıntı çekenler için, savaşmalarını sağlayan bir şans.
Güneş dahi her akşam batmaktan korkmayıp, her sabah doğmaktan yılmıyorsa bizim pes etmeye asla hakkımız yoktu.
Beni bütün bu düşüncelerimden sıyıran, cebimdeki telefonumun melodisiydi.
Telefonu kim olduğuna bakmadan bir çırpıda cevapladım.
Hadi ama, bu saatte kim arıyordu?
'Arkın Bey, neredesiniz?' Arayan Nazlı'ydı. Annemin hasta bakıcısı.
'Bir sorun mu var Nazlı?'
'Buraya gelseniz iyi olur Arkın Bey.' demesiyle oturduğum yerden kalktım ve arabaya bindim.
O kadar hızlı sürmüştüm ki hastaneye ne kadar sürede geldiğimi kestiremiyordum.
Hiç beklemeden arabadan indim ve annemin odasına doğru yürümeye başladım.
Odanın kapısının önünde gördüğüm Nazlı bana gerek kalmadan konuşmaya başladı.
'Arkın Bey, Özge Hanım yine kabuslar görmeye başladı. Öyle ki; dün nöbette olan arkadaşım gece boyu çığlıklarla uyandığını söyledi.'
Nazlı'nın tedirgin olduğunu fark ediyordum.
Tek sorun bu olamazdı.
Başka bir şey daha vardı mutlaka.
Ona 'devam et' dercesine baktığımda anlayıp devam etti.
'Sabah arkadaşım nöbet değiştirmek için odadan çıkmış. Ben ise o sırada başka bir hastayla ilgileniyordum ama hemen Özge Hanım'ın yanına gelmiştim. Fakat odaya girdiğimde bacağından akan kanları ve elindeki camı fark ettim. Kafamı çevirdiğimde ise yerde paramparça olmuş sürahiyi gördüm.'
Daha fazla onu ve ihmâlsizliklerini dinlemeden odaya daldım.
Annem yatağında uyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SINAV
Narrativa generale'Bütün yaşamım yalandan ibaretti. Bu zamana kadar doğru bildiğim her şey yalandı. Yıllarca kandırılmış, her şeyim elimden alınmıştı. Ama unuttukları bir şey vardı. Oyun iki kişiyle oynanırdı ve artık benim sıram gelmişti.' 'İntikam öyle yakıyor ki i...