-1-Su

7.8K 131 1
                                    

Gece saat 3'te alarmın sesiyle kalktım. Saçma değil mi bir insanın gece alarm kurması? Ama eğer Ramazan gelmişse sahuru hazırlamak bana düşer. Gözlerimi ovuştura ovuştura banyoya doğru yol aldım. Yüzüme su attım. Ayna da bir süre kendimi izledim. Sahi ne olacaktı benim bu halim? Yıpranmıştım, çökmüştüm...

Aşağı indim. Buzdolabındaki kahvaltılıkları çıkardım. Bir süre sonra herşeyi hazırladım.

"Babaaa hadi kalk artık! Bak ezan okunacak".

Bu evde sadece ben ve babam vardık. Annemi küçükken kaybetmişiz. Babam öyle söyler. Babam bu dünyaki en değerli varlığım. Onun kılına zarar gelse gözümü kırpmam sanırım.

Oturduğum sandalyeden arkama baktığımda, evin reisinin Sinan Zorlu'nun yorgun bir biçimde masaya doğru geldiğini gördüm.

"Baba? Biraz daha geç gelseydin ya!"

Diyip kıkırdadım. Babamın 'boş yapıyorsun' bakışlarına maruz kaldım.

"Yarın okul yok değil mi Nefes?"

"Yok baba. Niye ki?"

"Belki Kaleli'lere gideriz iftara."

"İyide Baba, iftar okuldan sonra zaten"

"Nefess!"

"Efendim bakanım:)"

"Yemeğini ye!"

Kaleli'lere gideceğimize çok sevinmiştim. Yemek yerken durduk yere gülmeden edememiştim. Çünkü o vardı. 3 yıllığım... 21 yaşında olmama rağmen hala büyüyemedim. Hala en ufak bir şeyde üzülürüm hatta ağlayabilirim. Tabi o yanımda olduğunda da bana yaptığı güzel davranışlarından sonra bile mutluluktan gözlerim dolabilir. Sevgilisi olsada, bana bazen kötü davransada ben onu çok seviyordum. Hala da sevecektim de...

"Hadi kızım, iyi geceler. Allah kabul etsin."

"Sanada babam. Iyi geceler."

Masayı toplamaya başladım. Yukarı odama çıktım. Telefonuma elim uzandığında, dışarıdan gülüşme sesleri geldiğini işittim. Onun sesine çok benziyordu. O güldüğünde muhteşem sesi her yerde yankılanırdı. Perdeden kapanmış olan penceremden gizlice dışarı baktım. Ses vardı ama kimse yoktu. Biraz daha incelemeye başladım. Bu oydu. Onun sesiydi.

"Bu Tahir!"

Sevinçle haykırdığımda, sevincim kursağımda kalmıştı. Yanında ki de kim? Orta boylu, kahve saçları... Ha bide el elelerdi. Gözlerimden yaş akıncaya kadar izledim onları. Bir zamandan sonra gözden kayboldular. Onu her başkasıyla gördüğümde acı çekiyordum ben... Telefonumu elime aldım ve birlikte çekildiğimiz bir kaç fotoğrafa göz attım. Aslında hiç yalnız çekilmedik. O zaten hiç oralı bile olmamıştı. Aile içi fotoğraflara bakıyordum. Bir süre baktıktan sonra ezan okunduğunun farkına vardım. Masadaki suyu içtim. Ve ezanı dinleyerek uyudum.

Uykumu almış vaziyette kalktım sabah. Üstümü giyindim. Merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Bizim evimiz küçük bir evdi aslında. Yukarıda benim odam vardı ha bide banyo. Aşağıda ise babamın odası, banyo ve küçük bir oturma odamız vardı, mutfağı da katmamız lazım. Babam yoktu. Herhalde yine şirkete gitti. Küçük bir şirketimiz vardı bizim. Zorlu Kum. Bende Üniversite 3. sınıf mimarlık okuyordum. O mu? O üniversiteyi bitireli 2 yıl oldu. 24 yaşında o. Gemi mühendisi. Abisine yardım ediyor Kum şirketlerinde. Abisi Mustafa babamla iyiler. Onlara gidiyorum ben bazen. Yengesi Asiye abla, annesi Saniye teyze, yeğni Balım... Ve benim favorilerimden yazgazlar Murat ve Fatih. Evin en küçük kardeşleri onlar. Lise son sınıftalar. Onları çok seviyorum.

Gizli OlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin