Kahvaltıyı hazırlamış, masaya kurmuştum. Bir tek Asiye ablalar uyanmamıştı. Tahir hala ortalıkta gözükmüyordu. Tek yapacağım şey onları uyandırmaktı. Odalarına yavaş adımlarla gittim. Hepsi saçma bir pozisyondaydı. Yüzlerindeki yastık izi burdan belli oluyordu. Asiye Ablanın baş ucuna gidip, sessiz bir tonla uyandırmaya çalıştım.
"Asiye ablaa. Hadi kalk bak sabah oldu." Gülüyordum hallerine.
"Asiye ablaa pişt." Artık omuzundan sallandırmaya başlamıştım.
Gözlerini açmadan konuştu Asiye abla. "Noliyi? Deprem mi oliyi?" Biraz öyle kaldıktan sonra birden gözlerini açtı.
"ULA DEPREM OLİYİ! KALKUN KALKUN YANGAZLAAAR!"
Ayağa kalkmış, yangazları sallandırıyordu. Garip olan beni görmemişti bile.
Gözlerini az çok açmış olan yangazlar da mırıldandı.
"Yenge ne diysın Ya!" Dedi Fatih oturarak. Gözlerini ovuşturuyordu."He ya bak ev yerunde duruyi." Dedi Murat. Murat ise kafasını tekrar yastığına koymuştu.
Ben sadece kahkaha atıyordum. Bu hallerine. Her biri bana garip bakışlar atsa da konuşmaya devam ettim.
"Hadi gelin kahvaltı hazır." Dedim ve mutfağa giriş yapmaya hazırlanırken birine çarptım. Gülüyordum hala.
Kafamı kaldırdığımda Tahiri gördüğüm anda geri çekildim. Burnum acımıştı. O sadece bana sırıtıyordu. Bu sefer gerçekten sinirlenmiştim.
"Duvar mısın be adam?"
"Kas yapa yapa işte, Duvar oliyriz." Egolu haliyle beni daha da sinirlendirmişti. Hem sırıtıyor hemde alaylı bir şekilde konuşuyordu.
"Belli belli. Kalbinde duvara dönüşmüş." Dedim mutfağa ilerlerken.
O ne dediğimi kavramamış olacakki saçma bir bakış attı.
"O demek o?" Dedi ve peşimden geldi. Bende sofraya tuz ve suyu götürüyordum.
"Hiçç."
"Ha hiç?"
"Aynen."
"Seninde beynin duvar. İşe yaramiyi."
"Ha duvar?" Dedim ve masanın etrafında kovalamaç oynamaya başladık. Ben onu yakalamak istedikçe o masanın diğer tarafına geçiyordu.
"Ya buraya gel!"
O sadece gülüp kaçıyordu.
"Gel dedim sana!" Dedim sinirli bir şekilde.
"Gelemem." Hem konuşup hem beni sinir ediyordu. Hemde masanın etrafında benden kaçıyordu.
"Tahir gel dedim bak!"
"Yok korkayrum."
O sırada yangazların gülerek buraya geldiği gördüm. Onlar bana yardım edebilirlerdi.
"Yangazlar tuutuun!"
"Ula bu sayılmaz! Yangazlar geri basın! Vallahi kötü olur." Diye hem benden hem yangazlardan kaçıyordu. Yangazlarda yavaş yavaş Tahirin üzerine geliyorlardı.
"Abicim canım abim. Sen gel bakim buraya." Dedi Murat ve Tahirin üzerine gelmeye başladı.
"Abi bizden bu kadar mı korkaysun ya?" Dedi Fatih gülünç bir tavırla. Onlar geldikçe Tahir geri geri gidiyordu.
"Ula yangazlar! Hesabınızı kesmezsem!" Ki tam sırada geri geri giderken bana çarptı Tahir. Duraksadı biraz ve yavaşça arkasına döndü.
"Hay şansımı-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Olan
Teen FictionGenç kadın sevdasının yüzünden her geçen gün daha da yanıyor, kül oluyordu. Biliyordu sevdasının karşılıksız olduğunu... Belki de hep karşılıksız olacaktı. Kim bilir?