Genç kadın sevdasının yüzünden her geçen gün daha da yanıyor, kül oluyordu.
Biliyordu sevdasının karşılıksız olduğunu...
Belki de hep karşılıksız olacaktı. Kim bilir?
Yüksek bir binanın önünde durduğumuzda iyice incelemeye başladım etrafı. Şöför bavulları indiriyor, birşeyler diyordu Ceylana. Pek anlamıyordum.
Aklım Tahirdeydi. Neredeydi kim bilir? Bu koca İstanbulda bulabilecek miydim onu? Ya da Cansu ile eskisi gibi midir araları?. Tahirin ne yaptığı umurumda değildi. Bana dedikleriyle kalbimi kanatmıştı zaten. Beni görmeyişiyle, bana inanmayışıyla bana ettikleri laflarla paramparça etmişti. Ona sadece kendimi ispatlamak için gelmiştim. Ondan sonrada ister inansın ister inanmasın. Tahiri kalbimden kovmanın zamanı geçmişti bile.
Kafamda düşünceler kavga ederken sese çevirdim başımı.
"Hadi ama Nefes. Gel benle!"
Ceylanın dediğiyle takip ediverdim onu. Yüksek katlı binada yaşıyordu. Biraz ileride sahil vardı ve tahmin ediyorum ki manzarası denizdi. Merkeze de yakındı. Yani öyle demişti Ceylan. Küçük bir parkı ve yanında çardağıda vardı.
Bavulları asansöre koyduğumuzda Telefonum çaldı. Babam diye tahmin ediyordum ki oydu.
"Efendim baba? - Kızım? Nerdesin sen?"
Ne diyecektim şimdi? Tahirin peşinde miyim diyecektim? Bir şey uydurmam gerekiyordu. Bir kaç saniye sonra cevap verebildim.
"Şey baba ben sana söylemeyi unuttum. Bir proje vardı okulda. Katıldım bende. İstanbula gelmem gerekiyordu."
Bir yalan uydurmuştum çok şükür. Umarım fazla kurcalamazdı.
"- Kızım haber verseydun ya! Merak ettum seni.
İyiyim baba ben. Bir arkadaşımda kalacağım.
- İyi o zaman. Kredi kartına yüklerim ben para. Ne zaman geleceksun Nefes?
Bilmiyorum ki baba. 2 haftayı bulur belki.
- TamamKızım hayde kendine iyi bak
Sende"
Derin bir soluk aldım ve asansöre girdik. Telefon asansörde çekmediği için girememiştik.
"Baban mıydı?"
"Hı hı evet."
Baba konusunda olduğundan da fazla şanslıydım. Beni düşünüyordu her zaman. Beni annemin emaneti gibi görürdü.
"Valla benim babamla konuşma rekorum 30 saniye falan. Kız yinede iyi konuştunuz." Dediğiyle kahkaha attığımda onunda yüzünde ki gülümseme açıldı.
Kata geldiğimizde çantasından anahtarını aramaya başladı Ceylan. Çekinmeye başlamıştım bile. Başkasının evinde rahat olamazdım ki ben.
Kapıyı yavaşça açtı. Yüzüme kitap kokusu çarptığında daha da hoşnut olmuştum.
"Hadi Nefes gel. Bekleme ya!"
"Ha tamam."
İçeri girdiğimizde evi baya güzeldi. Kutu gibiydi. Bir öğrenciye göre müthiş bir evdi. Uzun bir koridorda 3 oda ve koridorun sonunda ise salonun içinde bir mutfak vardı.
Ev genelde beyazdı. İçimi açmış, rahatlamıştım. Ama yinede her türlü çekiniyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.