-6-Rize-

2.5K 81 6
                                    

Bu akşamdan sonra hiç uyuyamamıştım. Resmen Tahir evleniyordu. Evlenecekti. Belki de evlendikten sonra onun o güneşte bal olan gözlerine bakamayacaktım. Ona sarılamayacaktım. Onunla rahat bir şekilde konuşamayacaktım. O Cansu'ya ait olacaktı. Belkide sonsuza kadar.

Sabah telefonumdaki alarmımla kalktım. Yine beni Tahir alacaktı. Bu sefer okula değil Rize'ye gidecektik. Ben ve Tahir. Sadece biz. Kulağa çok güzel geliyor ama o başkasını hayatının arkadaşı olarak görürken benim ne işim vardı?

Babam bir iş görüşmesi için Rize'ye gideceğimizi söyledi. Tahir zaten gemi mühendisi. Asıl onu alakadar ediyor bu işler. Ben ise ona yardımcı olmak için gidecekmişim. O başkasını severken onunla yan yana olmak için bile heves kalmıyor ki... Artık Unutmanın zamanı gelmedi mi Nefes?

Evden çıktım ve Tahiri beklemeye başladım. Onu beklemek bile bana heyecan veriyordu. Yolunu gözleyince içim kıpır oluyordu.

Sonunda siyah arabasıyla hızla gelen bir Tahir Kaleli gördüm. Kafasını camdan çıkarıp bana seslendi.

"Atla Nefes."

Hiç birşey demeden arabaya bindim. Yüzüne dahi bakamıyordum. Ben onu unutamazdım ki. Hala bende utanç ve heyecan vardı. Nasıl olacaktı bu unutma işi?

"Günaydın." Dedi yola bakarak.

"Günaydın" sesim kısık çıkmıştı. Olduğundan da az.

"Hayırdır birşeyin mi var?" Dedi bana bakarak. Ben ise yola bakıyordum.

"İyiyim ben. Niye sordun?" Sesim çok net çıkmıştı. Anlamalıydı bende birşeylerin olduğunu.

"Çökmüş gibisin ufaklık."

Hiç birşey demedim. Ardından tekrar bana baktı. Yüzümü süzdüğünü hissedebiliyordum.

"Rizeye gidiyoruz biliyorsun değil mi?" Dedi yola bakarak. Sanırım benim okula gidiyoruz diye bildiğimi zannediyordu.

"Hıhı biliyorum. Babam söyledi."

"Ey allah'ım bu ufaklığın bana yardım edeceği nerde görülürdü?" Dedi tavana bakarak. Bu hâline gülmüştüm.

"Bence sen arabanı sür." Dedim kıkırdayarak.

"Nefes?"
"Nefess alooo?" Diye elini yüzümün önüne getirtti. Dalmıştım sanırım.

"Hı noldu ya?" Dedim ona bakarak.

"Telefonun çaldı." Ve devam etti.
"Kızım sen nerdeydin ya? Emin misin bir şeyin olmadığına?"

"Eminim." Telefonuma baktım. Umuttu. Melis'in işiydi bu. Açmakla açmamak arasında kararsız kalıyordum.

"Kimmiş bu sürekli arayan seni?"

"Umut. Boşver. Tanıdığını zannetmiyorum." Açmadım.

Tekrar birşey demeyerek yola baktı. O sırada Umut tekrardan aradı.

"Aç da şunu. Zır zır zır beyin kalmadı."

Var mıydı Tahir? Ona göz devirerek açtım telefonu. İnadına güzel konuşacaktım.

"-Efendim Umut.
+buluşalım mı Nefes?
-Olur ama ben şuan Rizeye gidiyorum.
+Niyemiş bende geleyim.
- Bence hiç gelme.
+oraya vardığında ara o zman
-tamam ararım seni.
+Dikkat et kendine.
- Tamam merak etme. Dikkat ederim kendime.
+Gelince buluşuruz.
- Hı hı görüşürüz. "

Umut buluşmak istiyordu. Tabiki buluşmayacaktım. Bunların Melis'in bir oyunu olduğunu biliyordum.

"Vay bizim ufaklık sevgili yapmış."
Dedi sırıtarak.

"Saçmalama be sevgilim yok benim." Dedim göz devirerek.

"Kimdi o zaman O?" Dedi bilmiş bir tavırla.

"Arkadaşım Tahir. Niye soruyorsun ya?"

Bunları sorması beni çok mutlu ediyordu aslında. Beni önemsiyordu. Sorularına cevap bekliyordu.

"Yakında seni veririz bir oğlana. E büyüdün artık."

"Sus be. Ben kendim bulurum oğlanımı."

"İyi tamam. Sana bakan biri olursa bulursun."

"Sana yediririm bu lafını."

"Göreceğiz."

~

Rizeye gelmiştik. Çok güzel şirin, tatlı, yeşillikler içinde olan bir butik otele gelmiştik.

Herkesin kendi evi vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Herkesin kendi evi vardı. Tahirle benimki yanyanaydı. Zaten bir oda ve tuvaletten başka birşey yoktu. Yanıma da hiç bir kıyafet almamıştım. Dalgınlık işte. Dışarı çıktım.. Gözlerimi kapattım ve bu doğal havayı içime çektim. Huzurluğun zirvesindeydim şuan. Sevdiğim adam yanımdaydı. Sadece biz vardık. Arkamı dönüp Tahirin yanına gidecekken Tahirin beni izlediğini gördüm. Sırıtarak yanına gittim.

"Sana yaradı bu yeşillik ufaklık." Diye saçımı karıştırdı.

"Tahir?"

"Sen niye üstünü değiştirmedin?"

"Şey getirmeyi unutmuşum."

"Ah Nefes ah." Diye içeri girdi. Ben ise dışarda ne yapacağını bekliyordum.

Bana bir eşofman ve tişört verdi. Ne yani Tahirin kıyafetleriyle mi uyuyacaktım? Şuan horon tepmemek için bir neden söyleyin bana.

"Al. Sana büyük gelir ama yapacak bişey yok. Merkez çok uzakta."

"Teşekkür ederim Tahir."

"Rica ederim ufaklık. Hadi git yat
Bir şey olursa gel." Dedi.

O sırada telefonu çalıyordu. Az çok görmüştüm kimin aradığını. Cansuydu sanırım. Yine başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.

"İyi geceler."
Dileyip eve geçtim. Beni takmadı bile. Sadece kapıyı kapattı. Cansu olunca takmıyordu ki kimseyi zaten. Çok seviyordu Cansuyu. Acaba Cansu onu seviyor muydu?

Burak konusunu Tahire söylemeliydim belkide. Ama daha emin olmadan kanıt olmadan elimden birşey gelmezdi. Bu işin kuyruğunu yakalayacaktım. Bu kızda birşeyler vardı. Anlıyordum. Panik oluşundan, telaşlanmasından, pörtlenmiş gözlerinden... Bu kızın Tahirle evlenmesine engel olmalıydım.

Selaaam... Yine yeni bir bölümle buradayım. Umarım beğenirsiniz.

♡♡♡♡

Gizli OlanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin