Çantamı odanın küçük koltuğuna koyduğumda odanında ağır bir kokusu olduğunu fark ettim. Yüzümü buruşturmaktan başka birşey yapamıyordum. Burası hiçte temiz değildi.
Yan odalardan Kahkaha sesleri geldiğinde kendimi sorgulamaya başladım. Lakin burdan başka gidecek şuanlık yerim yoktu. Yarın ilk işim normal bir otel bulup, Trabzona gitmekti, burada yapamıyordum.
2 kişilik yatağa oturduğumda kendimi daha kötü hissettim çünkü hiçte temiz değildi ve ben burda uyuyamazdım. Sıkıntılı bir nefes verip, ayağa kalkıp çantamı aldım ve tekrar oturdum yatağın ucuna.
Elim telefonuma gittiğinde Ceylanların 2 kere görüntülü aradıklarını gördüm.
Beni merak etmişlerdi. Belki 2 dakika Ceylan ile konuşsam birşey olmazdı.
Telefon çalarken benim elim titriyordu. Sanki korkuyordum ama neyden korktuğumu bilmiyordum.
Ve ekrana Ceylan geldiğinde hafif bağırış şeklinde konuşmaya başladı. Ev halindeydi ve korkmuşa benziyordu.
"NEFES?! SEN- SEN İYİ MİSİN?" Daha sonra süzmeye başladı tabi beni. Ağzı hiç boş durmuyordu.
"NERDESİN? NE YAPIYORSUN? NERDE KALI-"
"Ceylan iyiyim ben. Küçük bir otele geldim."
"Niye gidiyorsun sen?! Niye kaçıyorsun?! Tahirden mi? Ne geçecek eline kaçınca Salak kızım benim. "
"Ya Ceylan! Korktum, herşey yoluna giriyordu. O Gelince tekrar kalbimde canlanmasından korktum. Gömmeye hazırlanıyordum ben..."
"Tamam, tamam ama bak kaçmak, saklanmak çözüm yolu değil ki. Yarın seni almaya geleceğim. TEK!"
"O gelmeyecek ama?!"
"Gelmeyecek! Söz.
Sana kızgınım ayrıca hemde fazlasıyla!""Ceylan beni anlamanı bekliyorum. Sizden kaçmadım ki ben. Onu görünce ne bileyim işte." Ağzımdan sıkıntı bir nefes verdiğimde tekrar konuşmaya başladı.
"Ya kızım seni anlıyorum zaten. Ama niye bizim telefonlarımıza cevap vermedin?"
"Bilmiyorum, ne biliyorum bilmiyorum."
"Hem bak ne göstereceğim sana."
Telefonun kamerasını selfie modundan çıkardığında salona doğru yürümeye başladı.
Daha sonra yavaş yavaş koltuğu gösterdiğinde uyuyan birini gördüm. Telefonda net değildi. Üzerine battaniye örtülmüş, yan bir şekilde uyuyordu.
"Tahir uyuyor..."
Benim elim titrediğinde gözümü alamıyordum ekrandan.
"Yaklaştırır mısın?" Dedim en duygu dolu sesimle. Ben onun yanında eriyordum, telefonda bile.
Ceylan telefonu yaklaştırdığında, daha da net gördüm onu. Masumdu. Telefonda dahi o kadar güzel uyuyordu ki. Orda olup ona bakmak vardı...
Ama olmazdı böyle birşey. Ben onu, unutmaya hazırlanmıştım.
"Zorla uyuttuk onu Nefes. 'Benim Nefesi bulmam lazım.' Diye diye deli oldu. Seni aradı, çok aradı ama yorgun düştü işte."
Göz yaşım telefona düştüğünde sakince sildim gözlerimi.
"Seni önemsiyor Nefes! Belkide seviyor. Ama ondan kaçma, saklanma. Çünkü, Çünkü yollarınıza engel koyuyorsunuz ve bu çok saçma. Kendinize bunu yapmayın ya!"
Beni sevmesi artık önemli miydi? Ya da sevecek olması. Onu beni çok incitmişti. Kırmıştı. Kalbimi kırmıştı. Parçalamıştı. Ama Tahir o parçalardan hiç çıkmamıştı. Hep yanımda götürmüştüm onu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Olan
Teen FictionGenç kadın sevdasının yüzünden her geçen gün daha da yanıyor, kül oluyordu. Biliyordu sevdasının karşılıksız olduğunu... Belki de hep karşılıksız olacaktı. Kim bilir?