7. Bölüm

424 58 21
                                    

Merhaba arkadaşlar olaylar ilerliyor evet ve az çok okuma da gerçekleşiyor hikaye için. Bu yüzden küçük bir ricam olacak sizden: Okuduğunuz ve beğendiğiniz bölümleri lütfen vote'leyin ve ben de hikayenin sevildiğini bilerek yazmaya devam edeyim. Önerilere her zaman açığım hatta bazen tıkandığım dahi oluyor bu yüzden yorumlarınızı da eksik etmeyin. Ben aslında hikaye kahramanları hakkında fotoğraflar bulmayı düşünmüyorum, herkesin kendi hayal gücüne bırakmayı düşünüyorum. Çünkü bu hikayeyi her ne kadar ben yazıyor olsam da okuyan sizlersiniz, başkahraman sizler olacaksınız. Eğer yine de belirtmemi isterseniz hikaye kahramanlarını bana kişi önerileri sağlayabilirsiniz büyük memnuniyet duyarım. İyi okumalar, teşekkürler. :) 

Şu an Emir'in arabasında ayaklarımı radyonun üstündeki o yere uzatmış camdan dışarı bakıyordum.

İçeri doğru kaçmıştık. Hemen ardımızdan annesi de gelmişti. Ben Deniz'e sarılırken annesiyle Emir dışarı çıkıp orda tartışmışlardı. Annesinin zor durumda olduğunu fark etmiştim çünkü diğer çocuklar da ona emanetti ve bu durumun ortaya çıkmasıyla büyük bir sorun daha belirecekti evet ama o kızlara da gerçekten iyi bir ders olmuştu, hak etmişlerdi. İşte Emir, annesinin yanından o sinirle gelip Deniz'in saçlarına öpücük kondurduktan sonra beni de bileğimden kavradığı gibi dışarı sürüklediğinden beri konuşmuyoruz. Ne konuştuklarını delicesine merak ediyordum ama ters cevap vermesinden korkuyordum da. Emir'in sağı solu belli olmuyordu bu yüzden en iyisi susmaktı.

Elimi radyoya doğru uzattım ve parmaklarım herhangi bir frekansta durduğunda çalan şarkıya kulak verdim: Athena- Kime Ne

Ayağımla ritim tutup şarkıyı mırıldanmaya başladım.

Yasaklanmış dört bir yanımız

Yol vermiyor kör duvarlar

Kalmadı anlamımız, sen gidince

İsyanım yok can acıtana

Benim derdim başka

Uzakta bir yerde, sen gidince

Aklına geliyorsam eğer

Kendini görüyorsan bende

Yorma kafanı sen hiçbirine

Kime ne? Kime ne? Çal beni de

Kime ne, al beni de

Dışarı bakmaktan sıkıldığımda torpido gözüne gitti elim.

Hala konuşamıyorduk, ara ara kısa bakışlar atıyordum ve boynundaki damar hala katılaşmış bir vaziyette orada duruyordu.

Orayı açtığımda gözlerinin üstümde olduğunu fark ettim. Umursamadım ve kurcalamaya başladım. Elime gözlük kutusu gelince içini açıp gözlüğü taktım. Mat, siyah bir gözlüktü. Güzele benziyordu. Yalnız bir sorun vardı, Gözlük yüzümün dörtte üçünü kapatıyordu. Kıkırtılar gelince Emir'e döndüm. Omzuna yavaşça vurdum.

''Gülmesene ya, kocaman yüzün var, öküz gibi gözlük almışsın.''

''Senin yüzün küçük bücürcüm.'' Bücürcüm ne be?

''Sen kime bücür diyorsun ha?'' Gözlüğü çıkarttığımda fark ettim ki gülmekten yüzü kızarmıştı.

''Sana.'' Bir de a'ları uzatmıyor mu? Uyuz.

''İşine bak sen, düzgün kullan arabayı.'' Bana göz ucuyla baktı. Sinsi bakış. Korkmalı mıyım?

''Sahi ya biraz eğlenelim mi?'' Bakışlarından da anlaşıldığı kadarıyla hiç iyi şeyler beklemiyordu beni.

Nehirler Boyunca IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin