'' Sorun değil aynı okulda olsaydık tanıştırabilirdim seni ben de sevgilimle. İyi anlaşacağınıza adım gibi eminim.''
Önce onun sesi sonra benim sesim beynimde sürekli boş bir odada yankılanır gibi dönüp duruyordu.
''Benim sevgilim var.''
''Benim sevgilim var.''
''İyi de bana ne?''
''İyi de bana ne?''
Şu an, kendi odamda yalnız başıma bağdaş kurmuş bir şekilde parkede oturuyordum. Hani belki soğuktan bir taraflarım donardı da aklım başıma gelirdi. Yok ama, yok. Ulan Nehir, senin daha sevgilin bile yok kalkmış bir de aynı okulda olsak tanıştırırdım diyorsun. Yarın tanıştırırsın, aynen aynen devam böyle.
Güç bela onlar evlerine gidinceye kadar dayanmıştım ağlamamak, sinirden gülmemek ya da ne bileyim herhangi bir anormal tepki vermemek için.
Yarın ne yapacaktım peki ben? Okuldan Hande dışında tanıdığım biri neredeyse hiç ama hiç yoktu. Hadi erkeği geçtim kız bile yok. Anlaşamıyordum geneliyle zaten, tanıdıklarım da çoğunlukla benden haz etmezdi.
Off! Sevgili falan kiralayamıyor muyduk? Parası neyse verecektim gerçekten, sadece şu kıçımı bu durumdan kurtarayım Allah'ım lütfen..
Evet düşünelim bakalım Nehoş, odaklan şimdi:
Ayrıldım desem? Çok saçma ve ezikçe olurdu, hiç inandırıcı bir hareket olmazdı. Çocuklar bile inanmaz bu yalana. besbelli yani sırıtıyor.
Yeniden oflayarak ayaklarımı çözüp yukarı çıkmak için kalktım. Adım adım yürüyor, her adımımda yarın ne yapacağımı düşünüyordum. Saniyeler sonra duraksadım, yürümek de işe yaramıyordu. Yeni bir of daha çekerek yukarı yöneldim. Işığa bastım. Hala odada duran kokusunu kesik bir nefeste içime çektim. Gerçekten 'Ben zenginim' kokusu vardı. Kokusu da kendisi gibiydi. Bu düşüncelerle birlikte yeniden yaklaşık bir saat öncesini anımsadığımda huzursuzca kıpırdandım.
Tam olarak:
İlk başta görünüş olarak beğenmiştim, yani kapıda ilk kez görünce gerçekten yakışıklı bir çocuk olduğunu itiraf edebilirim. Öyle her yakışıklıya atlayan biri değildim ama herkesin de hakkını vermek gerekirdi. Ne demişler, yiğidi öldür hakkını yeme.
Ama sonrasında davranışlarından soğumuştum. Yine kapıda, onu ilk gördüğümde. Tek bir farkla, bu sefer konuştuğu zamandı. Aslında konuşmasa iyi çocuk belki de.
Sonra bir daha beğendim. Kütüphanemdeki davranışları iyiydi, samimiydi. Samimiyet önemliydi benim için, birinin gerçekliğini hissetmek belki de en kıymetli şeydi.
Daha daha sonra işte yine soğudum. Et olsam bozulurdum vallahi, bir soğuk bir sıcak!
'Benim sevgilim var.' demişti. Bu beni gerçekten acayip kötü hissettirmişti. Çocuk bakışlarımdan korkmuş olabilir miydi? Öyle pat diye 'Benim sevgilim var.' deyişine başka mantık veremiyordum. Ona yiyecek gibi mi bakmıştım acaba? Yoksa aklından başka şeyler mi geçiyordu bilemiyordum, anlam vermek gerçekten çok zordu.
Kafamdaki baloncukları kafamdaki hayali Nehir'in hayali elleriyle silkeledim. Sıkılmıştım vallahi düşün düşün!
Raflardan çizim defterini elime aldım ve onu çizmeye çalıştığım sayfayı buldum. Burnunu çizememiştim. O burnu hiçbir seferinde layıkıyla yapamamıştım ve resim hep eksik gibi hissediyordum. Saçları, yamuk sırıtışıyla olan ağzını, gözlerini, elmacık kemiklerine kadar çizmiştim ama burnunu çizememiştim. Yanımda duran kalemle silgiyi tekrar aldım. Çizmem gerekiyordu yoksa rahat uyuyamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nehirler Boyunca I
Teen FictionAnlaşamayan iki insanın yaptığı anlaşma ne kadar sağlam olabilir ki? Bu yolun sonu nereye gider bilemiyordum ama Nehirler Boyunca koşmaktan farksızdı..