15. Bölüm

326 50 36
                                    

Sizin için yukarıya bir gif bıraktım :))

 Yorum ve voteleri unutmayın lütfen, keyifli okumalar :)))

Derin nefesler eşliğinde sakinliğimi korumak için uğraşıyordum. Benim hayatım son günlerde çok mu hareketli geçiyordu ne?

Ey şans, beni de gör artık lütfen!

İç sesime katılıyordum. Ne zaman şanslı olacağım bir durum çıkacaktı acaba karşıma?

Nedir benim bu başıma gelenler vah benim talihsiz başım, vah benim kara bahtııım!

Neyse iç sesim sen de abartma alt tarafı... Alt tarafı... Daha fazla devam edemeyeceğim.

Hani demiştim ya ne olur resimler düşmemiş olsun diye, Allah'ım ne olurdu resimler düşseydi?

Ya Rabbim!! Ben üvey kulun muyum niçin bana böyle davranıyorsun!?

Yarım saattir yerde duran prezervatife bakıp içimden ağıt yakıyorum. Hayır ben bu kadar şanssız olacak ne yapmış olabilirim ki?

Sonunda prezervatifle olan bakışmama son vererek Emir'e döndüm. Yüzünden bir şeyler anlamaya çalışıyordum ama serseri, hiçbir açık vermiyordu. 'O hiçbir şey söylemiyorsa ben de söylemem hıh.' dercesine saçlarımı savurup odadan tuvalete doğru ilerledim. İlerliyorum ama arkama bakmaya bile korkuyordum. Çünkü bu sefer gerçekten sıçıp batırmıştım. Bana ne dese hak edecektim. Bu kadar sinir bozucu bir adama böylesi rezil olmak.. hem de üst üste. Lütfen aşağıdaki mükemmel davranışımı da (!) unutmayalım.

Az kaldı, son 3 adım. Birazdan tuvaletin kapısından girip kendimi havluyla boğacağım hadi dayan. ''Nehir?''

Tam son adımımı atacakken arkamdan gelen sert erkeksi sesle otomatik olarak arkamı döndüm. 'Ne var?' gibisinden bir bakış attığımda yine o yüzünde hiçbir yaşama belirtisi vermeyen bakışını attı. ''Umarım yemek yapmayı biliyorsundur çünkü çok açım. Aşağıda bekliyorum. Ha bu arada-'' Kafasıyla girecek olduğum banyoyu işaret etti. ''Sekste kullandığım bütün eşyalarım yatak odamda, oralara bakmana hiç gerek yok.'' Göz kırparak merdivenlere yöneldi ve ben de son dediği şeyle hala kapıda aval aval onun az önce durduğu boşluğa bakakaldım.

Öyle pislik gülüyordu ki bunu tarif etmeye kelimelerim yetmezdi.

Beni küçük düşürmese olmaz. Doğasına aykırı çünkü, illa ki yapacak. Beni utandıracak, şu lanet olasıca yanaklarım kızaracak, avuç içlerim şırıl şırıl terleyecek ve kulaklarım zonklayacak. Bunu bana yaşatmadığı tek bir gün var mıydı acaba tanıştığımızdan bu yana?

Kendime gelmeyi emredip kapıdan içeri girdim. Yüzüme soğuk su çarparak kendi kendime söylenmeye başladım.

Sen neyine merak ediyorsun ki zaten Nehir? Yani sana ne? Milletin odasından. Ulan ölmezsin sanki bakmasan. Neden direkt lavaboya gitmedin ki zaten? Adam senin neyin yani, neden merak ediyorsun yok çekmecesinde ne varmış gardırobunda ne varmış? Hem caaağnım atalarımızın da dediği gibi insanın başına ne gelirse ya meraktan ya da..

ÖHÖ ÖHÖ ÖHÖ ÖHÖ!

Ya ne diyorum ben ya. İyice mala bağladım. Askıda duran mavi havluyu alıp yüzüme sürdüm. Havluda boğma olayını bir kez daha düşünmedim değil aslında. Havluyla işim bitince olduğu yere bırakıp aynada kendime bir kez daha baktım. Saçlarım kendi bağımsızlıklarını ilan ederlerken gözlerim uykusuzlukla mücadele etmeye devam ediyorlardı. Saçımdaki tokayı çıkarıp baş aşağı yere eğilerek saçlarımı kafamda toplamaya çalıştım. Tarak olmadan artık ne kadar olacaksa düzeltip tokayla tekrar atkuyruğu yaptım.

Nehirler Boyunca IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin