27. Bölüm

533 71 115
                                    

Sınırı geçemediniz ama dayanamayarak yeni bölümü paylaşıyorum. Bakalım olaylar bizi nereye götürüyor? Yorum yapmayı sakkkınn unutmayın, oldukça merak ediyorum ne düşündüğünüzüü

keyifli okumalar :)))

sınır +30 votee

Aramızda bir şeyler mi oluyordu yoksa ben yine kuruntulu, şüpheci, takıntılı mı davranıyordum?

Adam seni öptü yahu! Evet, öpmüştü.

Bu bir öpüşme değildi sadece öpmüştü. Peki, ben şimdi nasıl davranmalıydım? Her zamanki gibi hiçbir şey olmamış modunda mı yoksa ona yakın mı davranmalıydım? Ah bu durumda hiçbir şey olmamış gibi nasıl davranılırdı ki!

Kafamda bir sürü soru işareti vardı. Peki ya beni öptüğünde hissettiklerime ne demeliydi? Öyle şeyler hissetmiştim ki.. buna isim bile veremiyordum. Küçücük bir şeydi halbuki. Beni neden bu kadar etkisi altına almıştın.

Her şey saniye saniye aklımda canlanıyordu. Ve bittiğinde başa döndürüp yeniden oynatıyordum bu kısacık filmi. Her yeniden başa sardığımda vücudumu bir titreme dalgası ele geçiriyor, saç köklerimden ayak uçlarıma kadar olduğum yerde sallanıyordum.

Çıldırmak üzereydim...

Hakkında çok az şey bildiğimden bahsetmiyorum bile. Çözülmemiş bir sürü problem vardı ve ben problem çözmede başarılı biri asla değildim.

Lütfen sana aşık olmayayım Emir Ateş..

Evimde yalnız başımaydım. Ve bu yalnızlık aslında iyi gelmişti. Çünkü nasıl davranacağımı kestiremiyordum yanında. Kaldı ki öpmesinin hemen ardından 'Acıktım.' Demek de tam benlik bir hareketti. Acıktım ne demek? Ah aptal kafam!

Tuhaf bir bakış attıysa da beni çözmüş olmalı ki bakışları yumuşayarak dudaklarında içten bir gülümseme belirdi. Bana böyle bakmamalıydı. Bu bakış adamı öldürebilirdi, bu gülüş adamı süründürebilirdi.

Sonrasındaysa.. gelen telefonun ardından acil bir işinin çıktığını söyleyerek evden ayrıldı.

İlk defa böyle bir durumda kalmasını rica edememiştim. Ama yine de bir yanım her zamanki gibi buruk kalmıştı. Bu gece yalnız uyuyacaktım.

"Ah Nehir! Sanki ananın karnından Emir ile doğdun her gece Emir ile yatıyordun." Kendi kendime ayar vererek masadan kalktım. Acıktım demiştim ama bu aniden dudaklarımdan dökülen kelimeler çok da haksız sayılmazmış.

Yediğim şeylerin devamını güzelce sararak dolaba koydum ve ışığı kapattım.

Acaba pişman mı olmuştu?

Aniden apar topar kaçmış gibi olmuştu. Belki de.. öylece bir anlık bir şeydi ve pişman olmuştu. Ah kafayı yemek üzereydim! Beni böyle sorularla baş başa bırakması hiç adil değildi.

Odama çıkarak telefonu masaya bıraktım. Sonra geri elime aldım. Tuş kilidini kaldırıp baktım ve mesaj yoktu. Neden yoktu?

Öfleyerek kendi kendime "Sakin ol Nehir." Diye emir verip yatağıma geçtim ve yatağımda iyice yerleşerek pikemi çekiştirdim. Dinlen Nehir, sadece dinlen. Uyuyabilirsin bence. Böyle sorular hiç hayra alamet değil.

-------------

Çalan telefon sesiyle yavaş yavaş gözlerimi kırpıştırdım. Sabah sabah beni uyandırmaya cüret eden hangi insafsızdı bu?

Zaten bütün gece dönüp durmuş ve çok zor uykuya dalmıştım. "Ah!" inleyerek gözlerimi açmaya çalıştım.

Elimle her zamanki gibi bir şeyleri düşürüp daha sonra telefona ulaşarak telefonu kulağıma doğru götürdüm.

Nehirler Boyunca IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin