Veee yeni bölümle karşınızdayım. Bu olayı çok sevdim, en azından bir sürü vote geldi :DD Yine söz verdiğim üzere hemen atmaya çalıştım. Sınır +15 vote. Keyifli okumalar minnak okuyucularım :**
Son çikolatamın da kabını arabanın içine attıktan sonra parmaklarımda kalan çikolataları yaladım. Ve evet bütün çikolataları yedim. Ama jelibonlara sıra gelememişti çünkü hafiften karnım ağrımaya başlamıştı. Salak falandı ama iyi akıl etmiş çikolatayı.
''Nehir vururum seni arabamı kirletiyorsun!'' Sinirle sarf edilmiş bu sözler kulağıma dolduğunda istemsiz olarak taklidini yaptım.
''Nihir vırırım sini ırıbımı kirlitiyisin.''
Göz devirip bir eli dışarıda bir eli direksiyonda konuşmaya devam etti. Yavrum yakışıklısın anladık da o el ne öyle orda? Kamyon şoförü gibi mübarek.
''Seni çok şımarttım ben, haklısın.'' Kendi kendine benim hakkımda methiyeler dizerken kıkırdadım.
Aynı zamanda bunu demesiyle ona baktım. Kıyamam sana ama daha yeni başlıyorduk yahu?
''Ne zaman eve gideceğiz?'' Üzerimde kalan gofretin kırıntılarını da elimle arabanın içine doğru süpürdüm. Bir homurdanma sesi daha geldiğinde sırıttım. Çok eğleniyordum çok, böylesi çok güzeldi.
Yine de hiçbir şey dememek için verdiği uğraşını tebrik ettim. Direksiyonu sola kırdığında bana döndü. ''15 dakika falan.''
Yola tekrar konsantre olduğunda telefonumu çıkardım. Öyle aşırı aktif sosyal medya kullanan biri değildim, en azından kendimle ilgili. Ama gündemi takip etmeyi severdim.
''Şu telefonu da bir yerine sokacağım Nehir!'' Sabır kotasını doldurmuştum galiba, elimi sallasam kızacak gibiydi. Yine de oh olsun ona!
En şirin halimi takınarak ona baktım. ''Ama sen bana verdin, hatırladın mı? Kendi ellerinle.'' Tatlı tatlı gülümsedim.
''Haklısın." Gülümsedi. " Ben daha ne isteyeceğimi de bulamadım zaten.'' Duraksadı ve yeniden o toplu iğne ile birbirine geçirmek istediğim güzel dudakları aralandı. "Ama öyle kolay bir dilek olmayacak Nehir Hanım. Bunların hepsini hatırlayacaksın dileğimde." Eliyle sanki bütün durumu kavramak istercesine havada gezindi. Haa şey.
''Bulamadıysan sorun yok Emir, bununla yaşayabilirim ben.'' Elimi kalbimin üstüne koydum ve üzülmüş gibi yaptım.
''Hiç kaçarın yok Nehirciğim.'' Surat astım.
''Gıcıksın.''
Telefonu elime alıp az önce mesaj atmış olan Ege'ye 15 dakikaya evde olacağımı yazıp çıktım. Dizime baktığımda kanlarını sildiğimiz zaman fazla büyültecek bir şey olmadığını gördüğüm. Dediğim gibi küçük bir sıyrıktı. Hiç anlamıyordum zaten bu kadar küçük yaralardan nasıl böyle kan çıkabiliyordu?
Yaklaşık 15 dakika yolu seyrettikten sonra evimizin önündeki boş yere arabayı park edip dışarı çıktık. Çok uzun bir yolculuk değildi son yolculuğumuz ama yine de her yanım kaskatı kesilmiş gibiydi. Biraz esnedikten sonra adımlarımı eve doğru hizaladım.
Eve yakınlaştığım sırada yan bahçedeki Ege ve babasına takıldı gözlerim. Bahçeyle ilgileniyorlardı. Elleri toprak olan Ege beni gördüğünde ellerini bahçıvan tulumuna silerek yanıma yaklaştı ve yanağıma öpücük kondurdu. Bir de şöyle bir Ege'yi süzdüğümde tulumun ona ne kadar yakıştığını fark ettim. Gerçekten ultra şebek olmuş. Zaten tatlı bir yüzü vardı ve hareketleri de bu tatlılığını perçinliyordu. Üzerine bir de kıyafetleri onu şirinleştirince gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nehirler Boyunca I
Novela JuvenilAnlaşamayan iki insanın yaptığı anlaşma ne kadar sağlam olabilir ki? Bu yolun sonu nereye gider bilemiyordum ama Nehirler Boyunca koşmaktan farksızdı..