16. Bölüm

331 54 47
                                    

Merhaba arkadaşlar bu bölümün hedefi +10 vote. Keyifli okumalar, yorumlarınızı ve tahminlerinizi bekliyorumm :))

Boğazını temizlediğinde zorlukla yutkundum. "Evet güzelim, bana söylemek istediğin herhangi bir şey var mı?" Hain bir sırıtış eşliğinde aramızda kalan son boşluğu da tek adımıyla kapattı.

Bir elini duvara koyarken diğer elini aşağı doğru sarkıttı. Duvardan destek alarak bakışlarını tüm vücudumda gezdirdi ve iç çekti. Ah yine mi? Bir kez daha onu bu kadar yakınımda görmeye dayanamam. Ve bu sefer sanırım biraz kaşınmıştım da. Gerçi kaşınmadığım bir zaman mı vardı benim? Biraz kendime mukayyet olmayı bilmeliydim. Ateşle dans etmek gibi bir şeydi onunla olmak.

Etrafıma bakındım. Bir şeyler bulmam gerekti. Beni ondan kurtarabilecek herhangi bir şey. Ne yapacağını kestirmek çok zordu, bu bilinmezlik içimin titremesine sebep oluyordu. Ve o an düşünmeden direkt aklıma gelen ilk şeyi söyledim. ''Taşıyor.''

İstemsizce tek kaşı havaya kalktı.' Ne alaka?' dercesine baktıktan sonra dudaklarını yaladı. ''Daha mantıklı bir şey bekliyordum senden. Mesela 'Ah Emir lütfen bana o zevki tattır.' Ya da 'Evet lütfen seninle olmak istiyorum.' gibisinden. Bilirsin kızlar buna bayılır.'' Alayla sırıttı. Geri zekalı.

''Hayır aptal su taşıyor! Ocaktaki,bak!.'' Benim baktığım yöne o da bakınca taşan suyu görüp sessiz bir küfür mırıldanarak önümden koşar adımlarla mutfağa gitti.

Hadi yine yırttın Nehir, kedi gibisin maşallah hep dört ayak üstü.

Hemen bende koşarak mutfağa gittim gibi bir cümle kurmayacağım çünkü öyle bir şey olmayacak. Oraya geri dönmek bir ayının zar zor kurtulmuş olduğu kapana kendi ayaklarıyla gitmesi gibi bir şey olurdu. Ve dediği şeyler... ondan iyice soğumamı sağlıyordu. Bu kadar çirkin düşüncelere sahip bir erkek olması gerçekten çok acınasıydı. Her kız öyle değildi. Her kız ona deli olmak zorunda değildi.

Kendimi mindere bırakıp kıymetlimin rahatını sağladım. Ona karşı tanımlayamadığım hisler içerisindeydim. Bu hisler iyi yönde mi kötü yönde mi hiçbir fikrim yoktu. Sadace.. Bazen bir bebek kadar masum olduğunu bazen de bir şeytan kadar sinsi ve ahlaksız olduğunu düşünüyordum. Çünkü o buydu. Gerçekten bu şekildeydi, sanki birden fazla kişilik taşıyor gibiydi. Bir süre evi inceledikten sonra sıkıldığımı fark ettim. Üstelik Emir de tehdit, göz devirme, kolumla ilişkiye girme gibi hiçbir şey yapmadığına göre bu çocuk kesin ölmüş olmalıydı.

Minderden kalkıp mutfağa ilerlediğimde kapıya yaslanıp Emir'in ocağın başında yemekle uğraşmasını şaşkınlıkla izledim. Şaşkındım ve bunun sebebi makarna ile uğraşıyor olması değildi. Üstünü çıkarmıştı ve karın kasları 'Ben buradayım!' diye bağırıyordu. Nefes almam biraz zaman almıştı ancak başarabilmiştim.

Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımdaysa normalde sert olan yüz hatları kaybolmuş onun yerini sol yanağındaki minik gamzesi ve yukarı kıvrılmış dudakları almıştı. ''Hadi ama beni dikizlemeyi kes ufaklık.'' Eğlenir gibi bir hali vardı ve bu istemsizce beni de eğlendiriyordu. Bazen gerçekten tuhaf insanüstü sezgilere sahip olabileceğini düşünmüyor değilim. Beni nasıl fark etmişti ki?

Destek aldığım kapıdan kendimi omzumla iterek tekrar dik durdum. ''Seni dikizlemiyordum sadece, acaba yersem zehirlenir miyim ki diye düşünüyordum.'' Sırıttım.

''Benim sözlerimle beni vuruyorsun ha? Dur bakalım ufaklık, sen daha çaylaksın.'' Sırıtışı genişlemişti sanırım söylediklerim hoşuna gitmiş gibiydi.

''Meraklı ve çok istekli bir öğrenciyimdir.'' Vücuduna bakmamaya özen gösteriyordum fakat cidden çok zordu.

Makarnayı dibi tutmasın diye biraz karıştırdıktan sonra geri bana baktı. Dudaklarını birbirine bastırmıştı. Ardından derin ve kesik bir nefes aldı.

Nehirler Boyunca IHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin