25.Bölüm - Kan Dönümü

411 27 9
                                    

"Bütün mesele sana olan sevgimdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bütün mesele
sana olan sevgimdi."

Kesik kesik nefesler duyuluyordu karanlık koridorda. Cızırtılar geliyor fısıltılarla kayboluyordu. Tanıdıktı karanlık bir o kadar da yabancı...Duvarı tutarak ilerleyen beden soğuk bir şeye değdiğin de durdu. Bu camdı. Ama karanlıkta ayırt bile edilemiyordu. Saçmaydı pencere içeriye ışık ve temiz hava girmesini sağlardı. Neden hiç ışık yoktu ?

Kulpu bulup açtı ama yine hiçbir şey değişmedi. Dışarısı da karanlıktı tek bir ışık zerresi biliye yoktu. Karanlıktan korkmazdı ama boşluk korkuttu.

Yıldızlar neredeydi ?

Dolunay düşmüş müydü ?

Gökyüzü neden boştu ?

Yağmur dinmiyordu. Dinmek istemiyor gibiydi. Bu sabahın aksine üzerimde Rüzgar'ın gömleği vardı. Bir nevi telafi etmek istemiştim. Rüzgar'ın merhametini kenara koyacak sözler ettiğimi biliyordum. O an benimle konuşanın Kor olduğunu da biliyordum. Fakat ben ikisini de seviyordum. Beni Kuzgun'dan kıskanmazdı ama bu ilk bulduğu fırsatta üzerimde ki kıyafetten kurtulmamı sağladığı ve buna sinir olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Fakat rahatlamıştım. O sözler zehir niteliğinde dökülmüştü dudaklarımdan ve Kor zehirli olmasına rağmen elini bana değdirmekten çekinmemişti.

Ve o an elimi teninde eskisi gibi özgürce dolaşmasından aldığı zevki gördüğüm de gerçekten inanmıştım. Rüzgar , gitmeyecekti. Boynuma yasladığı başı elimi tutan eli , gözlerime bakan gözleri bana tek bir şeyi anlatmıştı. Rüzgar kendini affettirmeye çalışıyordu. Kendini , kendine affettirmeye çalışıyordu. Ve ben buna izin vermiştim. Önce kendini affetmesi daha sonra ise ona kızgın olmadığımı anlamasını istiyordum.

İç çekip yan döndüm. Yağmur daha da hızlandı. Yarı açık olan balkondan içeri giren rüzgar perdeyi öfkeyle savuruyor damlalar içeri giriyordu. Rüzgar'ın yastığını kollarım arasına alıp başımı iyice gömdüm. Aşağıdan gelen sesleri ise umursamadım. Bu benlik değildi. Şu an orada yanlarında olmam sohbetlerinin arasında ki kelimeleri dinleyip tartmam , Bade'yi izleyip planlarını öğrenmem ve kendimi daha da yıpratmam gerekiyordu. Ben ise hepsini şaşırtarak Kar Tanesi'ni korumanın kucağından alıp odaya çıkmayı seçmiştim. Şimdi o yatağın ucunda yorganın altına girmiş yatıyordu ben ise Rüzgar'ı beklerken yastığıyla idare etmeye çalışıyordum.

Gözlerimi kapattım , uyuyamayacaktım sadece Rüzgar'ı bekleyecektim. Ama elbette beklerken bile boş duramıyordum. Kar Tanesi benim yerime huysuzca miyavladı. Dikleşip bilekliğe baktım. Bu Kelvin'di. Bileklik üzerinden sinyal gönderiyordu. Gözlerimi açıp kapattım ve yanım da ki komodinde duran telefonu alıp arkasını açtım. Bataryayı çıkarıp tekrar taktım. Sim kartına da aynı işlemi yaptıktan sonra açma tuşuna üç kere kısaca basıp çektim. Telefon titreyip açılırken ekran da Suskunlar'ın maskesi belirdi. Bunu Afra tasarlanmıştı. Nasıl yaptığını hiç sormamıştım. Sadece gurur ve mutluluk duymuştum.

Kara Kutu SuskunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin