24.Bölüm - Şah

461 26 6
                                    

"Üfle mumu SöndürOnu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Üfle mumu
Söndür
Onu..."

Bir fısıltı duyuldu dağların arasında. Ağaçlar dinledi , yapraklar hışırdadı. Kökler kıpırdadı çiçekler ürperdi. Bataklıkta yaşamaya alışkın olanlar gerileyip ormanın en dibine saklandı. Otlar solmaya , hayvanlar ölmeye başladı. Orman sakinleri korkuyla etraflarına bakındı. Nehirler kurudu. Göller küstü. Balıklar kayalara çarpıp kısa hayatlarına son verdi. Ormanlara hükmeden kral kürkünden vazgeçti.

Yıldızlar kargaşayı izledi. Ama ellerinden bir şey gelmedi. Dolunay'ın ellerine vurduğu kelepçeler şıngırdadı. Yeni doğan yıldız gözleri açılır açılmaz dumanlara şahit oldu. Yaşamak bu muydu ? Annesini aradı , çok geçmeden onu gök yüzüne hükmeden Dolunay'ın yanında buldu. Annesini bileklerin de parlayan bir şey vardı. Yıldız özgürlüğü tanıyamadı. Annesini neden zincire vurmuşlardı ? Yaklaştığın da annesinin bileklerin de ki zincirden rahatsız görünmediğini fark etti. Yüzünde gülümseme vardı. Daha da yaklaştığın da kelepçelerin açık olduğunu sadece bileğinde durduğunu fark etti. Yıldız eğilip aşağıya baktı.

Zincire vurulan yıldızlar rol yapıyordu. Bu muydu aşağıda ki kargaşanın sebebi ?

Annesi küçük yıldızı fark ettiğin de bileklerin de ki zincirleri birbirine bastırıp onları kilitledi. Küçük yıldızın aklı karıştı. Kelepçeler açık mıydı yoksa kilitli mi ?

Parlayan yıldız annesinin yanına gelmesini bekledi ardından sorularını soracaktı. Fakat annesi yanına geldiğinde 'gitmeliyiz' demiş zincirlerin izin verdiği ölçüde elini tutup Dolunay'dan uzaklaştırdı. Küçük yıldız arkasına dönüp baktığın da korktu. Gelirken fark etmemişti ama etrafta o kocaman yıldızın yanında siyah toz taneleri vardı. Gözlerini kısıp baktığın da onların kül olduğunu fark etti. Yaman bedenlerin külleri.

'Anne...' titreyen küçük yıldızın sesini duyan annesi ona gülümsedi 'Onlar sana zarar veremezler ,' ve ekledi 'Çoktan öldüler.'

Gözleri yer yüzüne kaydı. 'Onlar sana zarar veremezler ,'dedi bir kez daha 'Savaş bizden çok uzakta.' Yutkundu küçük yıldız ve annesinin bileklerine baktı. Annesinin gülümsemesi azaldı. Azaldıkça yıldızın ışığı kısıldı.

'Anahtarlar orada ,' savaşın ortasında ki nehri göstererek 'Ama artık alamayız.' Küçük yıldız unuttu , annesi kelepçeleri kendi kilitlemişti heyecanla atıldı 'Ben alırım.' Annesi burukça gülümsedi ve önden yürümeye başladı. 'Hayır alamazsın ,' annesinin arkasından baktı 'Nehir çoktan okyanusa bağlandı.'

Anahtarı elinde tutan okyanus sakindi. Fırtına şimdilik dinmişti. Kara bulutlar yavaşça uzaklaşıyordu. Gözleri arkaya kayıyor döneceklerini fısıldıyorlardı. Bu fısıltıyı duymaya alışık olan okyanus ise sularının birleştiği diğer okyanusu izliyordu. Fakat bir şeyler farklıydı. Okyanus hiçbir zaman diğer okyanusla karışmamıştı. Yan yana , dip dibe ama karışmamıştı. Şimdi ise küçük bir damla tanıdık olan , dokunmak için yanıp tutuştuğu o sulara karıştı. İkinci damla , üçüncü damla...Arka arkaya sırayla sınırı geçti.

Kara Kutu SuskunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin