"Gölgeler
seni
yalnızlığa mı
mahkum etti ?"
Bende herkes gibi çocuk olmuştum. Sevilmiş , hayal kırıklığı yaşamış bazen bütün dünyanın en dertli insanıymış gibi hissetmiştim. Abime sinir olmuş saatlerce ağlamıştım , ablama hayran kalmış ama ablam olduğu için yüzümü buruşturmuştum. Annemin benim iyiliğim için istedikleri kafamdakilerle uyuşmadığı için bağırıp çağırmıştım. Babam nazikçe yaklaşsa da beni anlamadığını düşünmüştüm. Bende çocuk olmuştum. Ve sonra her çocuk gibi büyümüştüm.
Bazı çocuklar aniden yaşadıkları bir olay ile büyümek zorunda kalırken bazıları ise yavaş yavaş büyürdü. Karakterleri ağır ağır oluşur etraftaki olaylara daha farklı bakmaya başlarlardı. Rengarenk gördükleri dünya rengini kaybederdi. Bu çocuk kanalarında veya masal kitaplarında anlatılan masalların aslında çoğunun kötü sonla bittiğini öğrenmek gibiydi. Sahi sokaktan geçen beş kişiyi durdursak kaçı Rapunzel masalının gerçek sonunu biliyordu ? Evet bilenin sayısı azdı ve çoğu da büyüdüğünü sanıyordu. Büyümek bedeninin olgunlaşmasıyla değil içindeki çocuğun seni terk etmesiyle olurdu. Masalın gerçek sonunu öğrenince içi acıyan birinin içinde ki çocuk sadece oyun parkında uyuyakalmıştır. Uyandırmak için saçını okşamak yeterdi ve bir daha bu kadar uzun zaman uyumaması için onu bu uzun uykuya mahkum eden cadıyı bulmak gerekiyordu. Belki de onu uykuya mahkum eden cadı değildi. Ya da uyku sandığımız aslında o küçük çocuğu korumaktı.
"İyi işti , elinize sağlık." dedim ameliyathaneden çıkmadan ekibe. Kapı iki yana açıldığında ameliyathaneden çıkıp önlükten kurtuldum. Kepi çıkartıp cebime koyduktan sonra bekleme alanına ilerledim. Kapının önüne geldiğimde Jasmın'ın aşağı yukarı yürüdüğünü ve kocasının geldiğini görmüştüm. Adam yere bakıyor kıpırdamıyordu. Derin nefes alıp gülümsedim. İçeri girdiğimde Jasmın durmuş ama arkasını dönememişti. Adam ise hala kıpırdamıyordu. "K-kızım," Jasmın göz yaşlarını tutmaya çalışıyordu "Yaşıyor mu ?" bir gözüm kıpırdamayan babadayken "Yüzüme bakmayacak mısın ?"dedim. Ses tonumu duyduğu an hızlıca bana dönmüş ve elleriyle yüzünü kapatıp ağlamaya başlamıştı. Güldüm konuşamayınca elini tutup sarıldım. "Geçti..." vücudu titriyordu "Ameliyat çok iyi geçti...Kızın iyi , geçti." Ondan yavaşça uzaklaştığımda yine konuşamadı ama baş hareketinde teşekkür ettiğini anlamıştım. Bir şey demeden omuzlarını hafifçe tutup kocasına doğru çevirdim. Pişmanlık değil şimdi sevinip sarılma zamanıydı. Onları baş başa bırakmam gerektiğini bildiğim için oradan uzaklaştım ama çıkmadan adamın başını kaldırıp Jasmın'e baktığını görmüştüm.
Oradan uzaklaştığımda yüzümde ki gülümseme de kaybolmuştu. Yavaşça yürüdüm , yoğun bakımın önünden geçtim. Başlarıyla selam veren çalışanların da yanından geçip asansör beklemeden merdivenlere yöneldim. Ameliyatla ilgili doldurmam gereken belgeler vardı ama erteleyecektim. Ameliyathanedayken hemşire telefonuma mesaj geldiğini söylemişti. Göstermesini rica ettiğimde sadece Suskunlar'ın anlayabileceği acil toplantı talebi olduğunu anlamıştım. Hemşire aracılığıyla aynı şekilde şifreyle toplantıyı onaylamış ve bütün Suskunlar'ın üsse dönmesini söylemiştim. Bir gün huzurlu olduğum ve her şeye kendimi kapattığım için şimdi bunun bedelini ödemem gerekecekti. Bundan ziyade saldırıya uğradığım haberi daha abimlere gitmemişti. Poyraz , Rüzgar'ı arayıp abimlerin yaklaşık dört saattir devam eden bir toplantıda olduğunu bu sebeple haber vermediklerini söylemiş. Eğer o kurşunlardan biri bir yerimi bile sıyırmış olsaydı toplantıyı umursamaz direk haber verirlerdi. İyi olduğum için erteliyorlardı ve beni meraka sürüklüyorlardı. Merak etme sebebim de abim bunu öğrenince ne tepki verecekti ? İyi olduğumu söylemelerine rağmen merak edece mi yoksa iyiymiş deyip geçecek miydi ? İç sesim bu merakıma alayla gülmüş ve işine dön diye mırıldanıp tekrar ortadan kaybolmuştu. Çıkışa yaklaştığımda derin nefes aldım iç sesimle konuşmayı sevmiyordum. Tamamen yok olup gitmesini istiyordum ama onun gitmeye niyeti yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu Suskunlar
Fiksi RemajaSu , ateşi sevmişti. Ateş su için kendini yakmış geriye kor kalmıştı. Su donmuş buz olmuştu. Buzu eline alanlar onu tutamamış yere atmıştı. Buz kırılmış ve darbe almıştı. Kor görmüştü veya görecekti. Okyanus yanmaya başlayacaktı. Ve ateş olan a...