"Dikkat et
sınırı aştın.
Bir daha
izin vermem."
Herkes görür ama herkes anlamazdı. Anlayanların sonu ise kör olanlardan daha kısaydı. Güzel olduğu için bir çiçeği koparıp öldürmek gibiydi. Güç bana ait olmalıydı , her şey dilimin ucunda olmalıydı , adımı duyunca titremeliydiler. Böyle düşünüyorlardı , diğer insanların ne istediklerinin bir önemi yoktu. Sadece 'ben ' demeyi seçiyorlardı. Bana ait olmalı arzusu kötülüğün ilk tohumuydu.Ben böyle büyümemiştim. Annem merhameti öğretmişti , babam insanlığı anlatmıştı. Kendimden önce diğerlerini düşünmeyi öğrenmiştim. İnsanı insan yapan merhametiydi. Merhametini kaybedene insan denir miydi ? Annem sevdiklerine gelecek zararda yakıp geçmeyi fısıldamıştı bana , babam yürümeyi öğrendiğimde sevdiklerime zarar gelse de tamamen kör olmamayı anlatmıştı. Annem ve babam iki farklı duyguyu anlatmıştı çünkü biliyorlardı karşımızda olanlar insan değildi. Sevdiklerime saldıracak , masumları önlerine kalkan edeceklerdi. Biri buna engel olmalıydı.
Annem ve babamdan öğrendiğim diğer şey ise ne kadar büyürsem büyüyeyim onların küçük kızı olarak kalacağımdı. Fakat onlarda geçen aylarda bir şey fark etmişlerdi. Değişen bakışlarımı altında yanan okyanusu. Birileri benim okyanusumu ateşe vermiş ve iz bırakmadan kaybolmuştu. Birileri okyanusuma saldırmıştı ve korkak gibi kaçmıştı. O birilerinin yakında olduğunu anlatmaya çalışan bir ses yaşıyordu zihnimde. O kadar yakındı ki bana sadece aynaya baksam görecek gibiydim. Okyanusumu ateşe veren ben olabilir miydim ?
Eğer bu sorunun cevabı evet ise annemin yakıp geç diye fısıldayan sesine kulak verebilecek miydim ?
Karmakarışık hissediyordum. Afra'nın söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Çözemiyordum , çözemediğim için bilinmezliğe saplanıyordum. Bilinmezlik beni öfkelendiriyordu. Döngüye girmiştim ve kafamı kurcalayan bu bilinmezliği cevabına kavuşturmadığım sürece odaklanamayacaktım. Odaklanamazsam hata yapardım. Hata yaparsam sevdiklerim zarar görür , masumlar , insanlıktan uzak olanların önünde kalkan olurdu. Afra ne demeye çalıştı bilmiyordum ama ne demeye çalışmışsa benim zamanımı alıyordu. Bu büyük bir kayıptı ve düzeltilmesi gerekiyordu.
Biri kollarımda uyuyup gitmem diyordu gitti
Biri can veripte ölsem bitmez diyordu bitti
Yüreğim ses etmez inanır
Sözler şerefsiz oldu
Bu yolun sonu yok söz vermesen de aşkım
Bir şarkı seç deseler kuşkusuz bu sözlere sarılırdım. Ama sevdiğim adamdan ayrı düştüğümüz için değil içinde bulunduğum yolun sonu olmadığı içindi. Şarkılar sadece aşka yazılmazdı. Sevdiğinden ayrıldığında şarkı şarkı gezmezdin. Bazen sevgilin ile gülerken bile şarkılara sığınıp içindeki tuhaf duyguyu anlamaya çalışabilirdin. Bir bakışa tek bir anlam yükleyemeyeceğin gibi bir şarkıya da tek bir anlam yükleyemezdin. O şarkının kime neyi hatırlattığını , kimi neyden kurtardığını , kimi sarıp sarmaladığını bilemezdin. En iyisi susmaktı sonuçta sözler şerefsiz olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu Suskunlar
Ficção AdolescenteSu , ateşi sevmişti. Ateş su için kendini yakmış geriye kor kalmıştı. Su donmuş buz olmuştu. Buzu eline alanlar onu tutamamış yere atmıştı. Buz kırılmış ve darbe almıştı. Kor görmüştü veya görecekti. Okyanus yanmaya başlayacaktı. Ve ateş olan a...