'Ağlamak
İçin
Zaman
Yok.'Yazar Anlatımıyla
Talihsizlik...Halıya sıçrayan kan lekesi tamamen tahlihsizlikdi. Parkeye , duvara , merdivene sıçraması iyiydi kolay temizleniyordu ama halı onu çok zorlayacaktı. Derin nefes alıp yere eğildi ama o esnada yaklaşan adım seslerinin duyunca dikleşip ellerini önünde birleştirdi. Patronu ve arkasında ki adam içeri girdiğinde halıyı sonra temizlemeyi aklına yazdı ve başıyla selam verip hızla salondan uzaklaştı.
Koltuğa oturan adam ağrıyan yaralarına inat keyifliydi. "Nasıl bu kadar mutlu olabiliyorsun ? Her şeyini kaybettin." tekli koltukta oturan bedeni süzdü. "Sende fazla gerginsin ," Stresle sağ ayağını sallıyordu. "Rahatla , her şey yolunda." Alayla gülen adam öne eğildi. Sızlayan omzu hoşuna gidiyordu ama karşısındakinin rahatlığı sinirlerini bozmaya başlamıştı. Bütün riskleri boşuna mı almıştı ? "Her şey yolunda mı ? Bana o tırları getirmemi söyledin ama sende biliyordun ki o ikisi canları pahasına buna engel olacaklardı , oldular da. Günlerce arayıp tehdit ettin şimdi de tırlar havaya uçtu diye memnun musun ?" Sebastian boğazına yapışmamak için kendini zor tutuyordu.
Başını hafifçe geriye atan adam güldü. Boynu dahil her yeri sızlıyordu bu hareketiyle canı yandı ve duruşunu düzeltip Sebastian baktı. "Tırlar umurum da değil ," Sebastina dikkatle dudaklarından çıkacak kelimeleri dinliyordu. Bu dikkatinin sebebi hoşuna gitmeyen bir şey olduğu an aldığı nefese son verecek olmasıydı. Karşısında ki bedeni uzun yıllardır tanıyor olması onu öldürmeyeceği anlamına gelmiyordu. Hatta bu ona daha da zevk verirdi. "Sadece dikkatlerini dağıtacak bir şeye ihtiyacım vardı." Sebastian'ın sabrı tükeniyordu ve bunu belli eden bakışlarının yanına masanın üzerinde duran meyve bıçağını eline alması da eklendi. Kör olan bir bıçak doğru ellerde organları kesmek için yeterli olurdu.
"Ben senin adamlarından değilim ama seni patronum olarak görmeye başladım. Bu işin sonunda ne olacağını biliyorsun öyle değil mi ?" kalbi kırılmış gibi yüzünü buruşturdu. "Patronun değilim sana hiçbir zaman emir vermedim veya seni kiralamadım. Sadece ortam bir yönümüz var ve onun için birlikte çalışıyoruz." Arkasına yaslanan Sebastian elinde meyve bıçağını çevirdi. "Çalışmıyoruz ,"dedi ve iç çekti "Sadece çalışıyormuşuz gibi yapıyoruz."
"Her neyse ora da neler oldu anlat bakalım ?" Sebastian karşısında ki bunağı ortadan ikiye ayıracağı günü iple çekiyordu onun yüzünden en büyük düşmanı olan Kor'un ağzına laf vermişti. O kimse için çalışmazdı. Sadece 'gibi' yapar ve eğlendikten sonra geride sadece ceset bırakırdı. "İstediklerini yaptım. Mekana gittim , uyuşturucuları aldım ve oyun oynadım ," Bu herif onun yıllarca uğraşıp yaptığı üne hasar veriyordu. "Sana sadece kendi adamlarım olacak demiştim. Neden kendi itlerini gönderdin ?" Hepsi birer hiçti. Bir halta yaramamış ayak bağı olmuşlardı. "Yardım ederler diye." diyen adam itici bir şekilde güldü ve bu Sebastian'nın sabrını taşıran son damla oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara Kutu Suskunlar
Novela JuvenilSu , ateşi sevmişti. Ateş su için kendini yakmış geriye kor kalmıştı. Su donmuş buz olmuştu. Buzu eline alanlar onu tutamamış yere atmıştı. Buz kırılmış ve darbe almıştı. Kor görmüştü veya görecekti. Okyanus yanmaya başlayacaktı. Ve ateş olan a...