18.Bölüm - Mesela Yani

254 21 1
                                    

"Öpsem dudaklarından

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Öpsem dudaklarından

döner misin

zamanıma ?"

Rüzgar Kor'un anlatımıyla...

Parmaklarını klavyeden çektiğinde attığı mesajı tekrar okumadı. Yüzünde değil gözlerinde hayır dediği her şeye evet demek zorunda kalmış gibi bir ifade çöktü. Kara bulutlar misali aniden ama yavaş yavaş. Arda bana bir şeyler anlatıyordu ve ona odaklanmak zorunda kaldığım için gözlerimi kara bulutlarından çektim. Zaten onu izlediğimi fark etmeyecek kadar kaybolmuştu. Bakışlarım Arda'ya dönse de ruhumun ve aklımın sadece ondan ibaret olduğunu ve en çokta yanında olduğumu belli etmek için elini tuttum. Dudaklarımdan Arda'nın sorularına cevaplar dökülse de gözlerini elini tutuğum eline çevirdiğini daha sonra da başını kaldırıp doğrudan bana baktığını görmüştüm. Ve o da görmüştü çünkü okyanuslarına çöken bulutlar az da olsa dağılmış okyanusa güneş ışığı düşmüştü. Fakat biliyordum Güneş ışığının ulaşamadığı yerlerde karanlık her zaman hakim olacaktı. Ama hayat da devam edecekti. " Fyodor elçilikte şu an onun için yapacak bir şey yok. En küçük hamlemiz Türkiye ile Londra'nın hatta Fransa'nın karşı karşıya gelmesine sebep olur." Sözlerim ruhsuzdu. Arda'ya fazla değer veriyordum ama keşke daha sonra gelseydi demeden kendimi alamadım. Ömür'e sarılmaya ihtiyacım vardı. Okyanusu ona zarar verecekti. Kimse ona zarar veremezdi. "Sanki yan yanaymışız gibi." diyen Arda gülüp devam et dercesine başını salladı. Ne kadar çabuk bir plan hazırlarsam o kadar çabuk Ömür'e sarılabilecektim. Elim zaten elindeydi , yalnız hissetmiyordu. Bu yüzden devam ettim. "Bizim önceliğimiz Sebastian. Ortaya çıkıp kaybolması kıyamet alameti. Eğer bir hamle yaptıysa hemen arkasından ikincisini yapar. Ne bir gün nede birkaç saat bekleme gereği duymaz. Bir şeyler çevirdiğine eminim. Bu yer Sebastian ile ilgili bana ne verecek Arda ?" Ömür yüzme biliyordu ama yüzme bilip kendi sularında olması boğulmayacağı anlamına gelmezdi. O boğuluyordu hissediyordum ve okyanusa vuran güneş ışığı onun boğuluşunu aydınlatıyordu. "Keşke kesin bir şey söyleyebilsem Rüzgar ama bunu anca içeri girdiğimizde öğrenebiliriz." Arda'nın sözleri huzursuz ve kaybetme korkumu beslemişti , beni memnun etmemişti.

Memnun olmamamın yanında gerilmiştim ve Ömür bunu hissetmişti. Plan yapmak hiçbir zaman benlik bir şey olmamıştı. Reflekslerim ve zihnim normal birine göre daha hızlı çalışıyordu. Düşünür ve salisesinde harekete geçerdim. Ömür yanımda olduğu zamanda da onu korumak içinde olsa plan yapma gereği duymazdım. Çünkü o her zaman her olasılığı hesaplardı. Bu beni sorumsuz veya vurdum duymaz yapıyordu bazılarına göre ama aksine zihnim olayın içine girdiğinde tepki vermeden direk çözüm buluyordu. Onun düşünen zihni ve benim reflekslerim yıllarda birbirlerine bizim gibi bağlanmışlardı. Yadırgamıyor ve dışarda ki seslere kulak vermiyorduk. Yani en azından eskiden böyleydi.

Kara Kutu SuskunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin