8.Bölüm - Ölümcül Günah

735 33 0
                                    

"Ne dersen de

bu benim."

Hayat bazen insana seçim yapmak zorunda bırakırdı. Seçtiğin yol hedefine varmanı sağlayabilir veya sürekli arkanı dönüp o yoldan gitseydim hayalimi yaşar mıydım sorusuyla baş başa bırakabilirdi. Fakat hayat seçenek sunmak yerine önüne sadece bir şık verip başka çaren yok da diyebilirdi. Hangi durum daha zordu ?

Bunun cevabı kişiden kişiye değişse de çoğu kişi hiçbir seçeneğin olmadığı durumu daha çaresiz bulduğunu söyleyecektir. Bana sorulursa en çaresiz olan iki şık arasında kalıp vazgeçmektir. Derlerdi ki pişman olacağın bir şeyi yapma fakat bazı pişmanlıklar hayaline kavuşmadan önceki durak olacağı için güzeldi. Yorulduğun zaman durup en azından deniyorum diyebilmek güzeldi. Pes etmek değil dinlenmek güzeldi. Bazıların ise hiç dinlenmeye vakti olmazdı. O ruh yorgunluğu ile yaşamayı öğrenirdi. Bir arkadaşın veya tanıdığın biriyle karşılaştığında ilk sorulan şey nasıl olduğu olurdu. Fakat kim bu soruya kötüyüm diyebiliyordu ? O soru nasıl kalıplaşmışsa cevabı da kalıplaşmıştı. İşte bunun gibi ruh yorgunluğu bizden bir parça olmuş adını da iyiyime bırakmıştı. Bazı ruh yorgunlukları ise hayaline giden yolda ki son duraktı. Keşke demektense değdi diyebilmekti. Son günlerde aklımda bu düşünce ile bir soru dolanıyordu.

Gerçekten değecek mi ?

Spor salonunun önüne geldiğimizde Rüzgar son kez arabayı park etti. "Ceza yemezsek iyi." diye mırıldandım bıyık altından gülerken. Omuz silkti "Ben halimden memnunum." dedi gülen gözleriyle. Yalan söylemeye gerek yoktu bende halimden fazlasıyla memnundum. Kemerimi çıkarıp kapıyı açacağım esnada kaşlarım çatıldı. "Ne oluyor orda ?" Rüzgar bakışlarımı takip ettiğinde aynı benim gibi kaşlarını çattı. "Öğreniriz şimdi." ikimizde arabadan indiğimizde ben önden ilerledim. "Beyler ?"arabamın açık kaportasına ve onunla ilgilenen üç korumayı olayı anlamak istercesine inceledim. "Hoş geldiniz efendim." diyen koruma elini arabamın motorundan çekip üstünü düzeltti. "Hoş bulduk da ," Rüzgar motora göz atıp "Bir sorun mu var ?" koruma başını hafif iki yana sallayıp "Hayal Hanımın emriyle buradayız. Arabanıza takip cihazı takmamızı söyledi." ben şaşkınlıkla bakarken Rüzgar gülmüştü. "Hiç bir fırsatı kaçırmıyor." Gerçekten de öyleydi. Evimin garajındaki araçların hepsine takip cihazı takmıştı. Sadece buna izin vermemiştim ama Rüzgar ile şirketten ayrıldığımı duyduğunda direk korumaları göndermiş olmalıydı. "Diğer arabalarıma taktı zaten o şeyi oğluma niye takıyor ya." diye ağzımın içinde söylendim. "Bunu size vermemi istedi." diyen diğer koruma elindeki kağıdı bana uzattı. İç çekip küçük kağıdı açtım. İtiraz edip sızlanma yoksa galerine de uğramak zorunda kalırım. "Yok artık daha neler ?" burun kıvırıp kağıdı cebime koydum.

Hadi buna da izin veriyordum ama galerimde ki arabalarıma dokunamazdı. Onlar en değerli parçalarımdı. Rüzgar'a itiraz etmek için dönmüştüm ki o kollarını göğsünde toplamış ters ters arabama bakıyordu. Bakışlarına anlam veremediğim için başımı hafif eğilip yüzüne baktım. "Benim görmediğim bir şey mi görüyorsun ?" ağır ağır başını salladı. "Bu araba artık düşmanım." kaşlarımı çatıp masumca yerinde duran arabama baktım. "Oğlumun ne suçu var Kor ?" kollarını çözüp yüzünü buruşturdu ve beni ciddiye almayıp korumalara teşekkür etti.

Kara Kutu SuskunlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin