Beşinci Bölüm

1.7K 58 16
                                    

Şçerbatskilerden çıktıktan sonra Levin yayan, ağabeyine giderken, "Evet" diye düşünüyordu. "Hoşa gitmeyen, soğuk bir şey var bende. Başkalarına bir yararım da olamaz. Gurur diyorlar bunun adına. Hayır, gurur da yok bende. Gururum olsaydı, böylesine düşürmezdim kendimi." Sonra Vronski'yi getirdi gözünün önüne. İyi yürekli, zeki, soğukkanlı, mutlu bir insandı Vronski. Levin'in bu akşam düştüğü o korkunç duruma ömründe düşmemişti yüzde yüz. "Evet, onu seçmek zorundaydı Kiti. Doğru olanı da buydu. Hiç kimseden, hiçbir şeyden yakınmaya hakkım yok. Kendim suçluyum. Neye dayanarak onun yaşamını benimkiyle birleştirmek isteyebileceğini sandım? Kimim ben? Neyim? Bir işe yaramayan, değersiz bir insan." Sonra ağabeyi Nikolay'ı anımsadı. Hoşuna gitmişti bu. Onu düşünmeye koyuldu. "Dünyada her şeyin çirkin, iğrenç olduğunu söylerken haklı mı acaba ağabeyim? Onunla ilgili yargılarımız, şimdiye dek onun üzerine düşündüklerimiz sanmam doğru olsun. Onu üstü başı yırtık, sarhoş gören Prokofiy'in açısından değersiz bir insandır Nikolay. Ama ben öyle olmadığını biliyorum. Onun ruhunu biliyorum, birbirimize benzediğimizi de biliyorum. Oysa ben gidip onu bulacağıma, oturup yemek yedim, sonra da burada zaman öldürdüm." Levin bir sokak fenerinin dibinde durdu, cüzdanından çıkardığı küçük kâğıtta yazılı ağabeyinin adresini okudu. Bir fayton çağırdı. Ağabeyinin bulunduğu yere dek olan uzun yol boyunca hep Nikolay'ı düşündü. Onun, çok iyi anımsadığı yaptıklarını bir bir geçiriyordu aklından. Ağabeyinin üniversitedeyken de üniversiteyi bitirdikten sonra da bir yıl, arkadaşlarının alaylarına aldırmadan bir rahip gibi yaşadığını, dinin istediği bütün ayinleri, perhizleri tam olarak yerine getirdiğini, kişiye haz veren her şeyden, özellikle kadınlardan nasıl uzak durduğunu, kaçtığını anımsıyordu. Sonra ansızın değişmiş, en iğrenç insanlarla düşüp kalkmaya, kötü bir biçimde yaşamaya başlamıştı. Sonra onun, okutmak için köyden getirttiği çocuğu anımsıyordu. Öfkeli bir anında çocuğu öyle dövmüştü ki, yaralama suçundan mahkemeye vermişlerdi onu. Sonra, kumarda parasını alan bir hileciye bir senet verdiğini, arkasından gidip adamı, "Beni dolandırdı," diye şikâyet ettiğini anımsıyordu. (Sergey lvanoviç'in ödediği senetti bu.) Taşkınlık ettiği için bir geceyi nezarette geçirdiğini anımsıyordu. Ağabeyi Sergey İvanoviç'i, sözde, annesinin malının gelirinden payına düşeni ona ödemedi diye utanmadan mahkemeye verdiğini, son olarak da, askerlik görevini yapmaya batıya gidip orada bir başçavuşu dövdüğü için mahkemeye düştüğünü anımsıyordu... Bütün bunlar çok iğrenç şeylerdi. Ama Levin'e hiç de, Nikolay'ı tanımayan, onun geçmişini bilmeyen, kalbini öğrenmemiş kimselere görünmesi gerektiği gibi görünmüyorlardı.

Levin çok iyi anımsıyordu: Nikolay kendini dine adadığı, bir rahip gibi yaşadığı, oruç tuttuğu, kiliselerde, ayinlere katıldığı, dinden bir yardım, coşkun yaradılışına bir fren aradığı zamanlar çevresindekiler onu desteklemiyorlardı. Tersine, –başta Levin– onunla alay ediyorlardı. Kızdırmaya çalışıyorlardı onu. "Nuh peygamber", "keşiş" gibi adlar takmışlardı ona. Her şeyden vazgeçip delice bir yaşam sürmeye başlayınca da yardım eden çıkmamıştı ona. Herkes dehşetle, tiksintiyle arkasını dönmüştü. Levin, ağabeyi Nikolay'ın, yaşayışının bütün çirkinliğine karşın, onu küçük gören insanlardan daha az haklı olmadığını, onun da kendince haklı olduğunu hissediyordu. Dünyaya engel tanımaz yaradılışı, bilinmeyen bir şeyin zorladığı aklı olan bir insan olarak gelmenin suçu onun değildi. Ama iyi olmayı istemişti hep.

Levin saat on birde, adreste gösterilen otele faytonla yaklaşırken kendi kendine şöyle karar verdi: "Her şeyi açık açık konuşacağım onunla. Onu da açık konuşmaya zorlayacağım. Onu sevdiğimi, bu yüzden de onu anladığımı göstereceğim kendisine."

Levin'in sorusuna kapıcı:

— Üst katta on ikinci, on üçüncü odadalar, diye karşılık verdi.

Anna KareninaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin