On Sekizinci Bölüm

630 22 14
                                    

O akşam kadınların yanında çok sıkıldı Levin. Çiftlik işlerinden duyduğu hoşnutsuzluğun yalnız onun duyduğu bir hoşnutsuzluk olmadığını, aynı şeyi Rusya'da herkesin duyduğu düşüncesi şimdi her zamankinden çok heyecanlandırıyordu onu. Gelirken yolda tanıdığı köylünün işçileri çalıştırdığı gibi bir düzenin kurulabileceğinin bir hayal değil, çözülmesi gereken bir sorun olduğunu düşünüyordu. Bu sorunun çözümlenebileceği, buna çalışmak gerektiği inancı yer etmişti içinde.

Levin, bayanlara, atları ve beylik ormandaki pek ilginç toprak çöküntüsünü görmeye gitmek için yarın bütün gün kalmaya söz verdikten sonra kalktı. Yatmadan önce, Sviyajski'nin ona salık verdiği işçi sorunuyla ilgili kitapları almak için arkadaşının çalışma odasına uğradı. Sviyajski'nin çalışma odası, kitap dolu raflarla çevrili büyük bir odaydı. Odada iki masa vardı. Ortadaki büyüğü yazı masasıydı; öteki, lambanın çevresine yıldız biçimi yerleştirilmiş, çeşitli dillerde gazetelerin, dergilerin son sayılarının bulunduğu masa ise yuvarlaktı. Yazı masasının yanındaki etajerin üzerinde, çeşitli işlerle ilgili, yaldızlı etiketli kutular vardı.

Sviyajski kitapları çıkardı, döner koltuğuna oturdu. Yuvarlak masanın yanında durmuş, dergileri karıştıran Levin'e:

— Neye bakıyorsunuz? dedi.

Levin'in elindeki dergiyi göstererek, neşeli:

— Ah, onda çok ilginç bir yazı var, diye ekledi. Polonya'nın bölünmesinde asıl suçlu Frederic değilmiş meğer! Bu yazıdan anlaşıldığına göre...

Sviyajski, ona özgü anlatış açıklığıyla gün ışığına çıkarılan bu yeni, çok ilginç gerçekleri anlattı. Onu şimdi en çok ilgilendiren şeyin çiftlik işleri olmasına karşın, arkadaşını dinlerken, "Ne var onun ruhunun derinliklerinde?" diye soruyordu kendi kendine Levin. Polonya'nın bölünmesi niçin ilgilendiriyor onu, niçin?" Sviyajski sözünü bitirince Levin elinde olmadan:

— Ee, ne olmuş? diye sordu.

Ama olan bir şey yoktu. "Anlaşılan" şey ilgi çekiciydi yalnızca, hepsi o kadar. Sviyajski, bunu niçin ilgi çekici bulduğunu açıklamadı, açıklamayı da gerekli bulmadı. Levin göğüs geçirdikten sonra:

— Evet, ama, dedi. Öfkeli toprak sahibini çok ilgi çekici buldum. Kafası çalışıyor, söylediklerinin çoğu da gerçek.

Sviyajski:

— Ah, yok canım! dedi. Ötekiler gibi o da toprağa bağlı köylüler düzeninin gizli bir savunucusudur.

— Siz de başkanısınız onların...

Sviyajski gülümsedi.

— Evet, ama ben başka yere çekmeye çalışıyorum onları.

Levin:

— Benim kafamı kurcalayan şu, dedi. İşlerimizin, yani rasyonel çiftlik işletmeciliğinin yürümediğini, şu sessiz toprak sahibinin söylediği gibi, yalnızca faizci işletmeciliğin ya da en ilkel olanın yürüdüğünü söylerken haklıydı adam... Kimdedir bunun suçu?

— Bizde elbette. Hem işletmeciliğimizin yürümediği doğru değildir. Vasilçikof pekâlâ yürütüyor.

— Fabrika...

— Ama sizi neyin şaşırttığını gene anlamıyorum! Halk maddi yönden de, ahlâk yönünden de o denli düşük bir düzeyde ki, gereken her şeye karşı duracağı apaçık ortadadır. Avrupa'da yürüyor rasyonel çiftçilik, çünkü halk aydındır orada. Öyleyse bizde de en önce halkın eğitilmesi gerekmektedir.

— Peki, ama nasıl eğitilecek halk?

— Halkın eğitilmesi için üç şey gereklidir: Okul, okul, gene okul...

Anna KareninaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin