Yirmi Yedinci Bölüm

582 23 4
                                    

Levin evleneli üç ay oluyordu. Mutluydu. Ama onun beklediği mutluluk değildi bu. Adımbaşı, eski hayallerinin kırıldığını hissediyor; yeni beklenmedik hayal kırıklıklarıyla karşılaşıyordu. Mutluydu; ama aile yaşamının içine girince her an, hayal ettiği şeyin bu olmadığını hissediyordu. Sıkça, durgun bir gölde küçücük bir kayığın düzgün, mutlu gidişini seyreden bir insanın, bu kayığa kendi bindiği anda hissedeceklerini hissediyordu. Bu kayıkta yolculuğun yalnızca sakin sakin, sallanmadan oturmak demek olmadığını, kayığın nereye gideceğini akıldan bir an çıkarmamanın, durmadan düşünmenin, kafa yormanın; altında suyun olduğunu, kürek çekmek zorunda olduğunu unutmamasının, alışık olmadığı için avuç içleri acısa bile kürek çekmesinin gerektiğini, bunu seyretmenin hoş bir şey olduğunu; ama yapmanın, hoş olsa bile, çok güç olduğunu görüyordu.

Bekârken, başkalarının evlilik yaşamlarına ufak tefek endişelerine, tartışmalarına, kıskançlıklarına bakıp ruhunda bir küçümsemeyle gülümserdi yalnızca. Gelecekteki evlilik yaşamında böyle şeylerin olması bir yana, bu yaşamının dış görünüşünün bile başkalarınınkine benzemeyeceğine inanırdı. Oysa, karısıyla ortak yaşamı değişik olmadığı gibi, eskiden öylesine küçümsediği ufak tefek şeylerin gölge düşüremeyeceği bir sevgi hazzı yaşamı biliyordu yalnızca. Gene kendi işinde çalışacak, yorgunluğunu sevginin mutluluğunda dinlenerek çıkaracak sanıyordu. Kiti'ye sevilmenin yeteceğini düşünüyordu. Ama bütün erkekler gibi o da, karısının da bir şeyler yapmaya, çalışmaya gereksinimi olduğunu unutuyordu. Onun, bu güzel, şiir dolu Kiti'nin, evliliklerinin ilk haftalarında değil, daha ilk günlerinde masa örtüleriyle, mobilyalarla, konukların yataklarıyla, tepsiyle, aşçıyla, yemekle, daha bir sürü şeyle nasıl ilgilenebildiği Levin'i şaşırtıyordu. Nişanlılık devrelerinde, Kiti'nin Avrupa'ya gitmeyi istemeyip köye gitmeye karar verirken, gerekli olanı biliyormuş, aşkından başka şeyler de düşünebiliyormuş gibi, gösterdiği kararlılık da şaşırtmıştı Levin'i. Gururuna dokunmuştu bu onun. Şimdi de Kiti'nin önemsiz bazı şeyleri kendine dert edinmesi dokunuyordu gururuna. Ama bunun, onun için gerekli olduğunun farkındaydı. Onu sevdiği için Kiti'nin bunu niçin yaptığına akıl erdiremiyor, onun bu telaşına için için gülüyor, ister istemez de hoşlanıyordu bundan. Onun, Moskova'dan gelen eşyaları yerleştirirken, Levin'in de kendinin de odalarını yeni bir düzene sokarken, perdeleri asarken, konuklar ile Doli için yer hazırlarken, yeni hizmetçisi kızın odasını yerleştirirken, yaşlı aşçıya hangi yemekleri yapacağını söylerken, Agafya Mihaylovna'dan kiler işini kendi üzerine alırken gösterdiği heyecan için için güldürüyordu Levin'i. Onun beceriksizce verdiği, yerine getirilmesi olanaksız emirlerini dinlerken yaşlı aşçının gülümsediğini; Agafya Mihaylovna'nın, genç hanımın kilerle ilgili buyruklarını dinlerken başını dalgın dalgın, şefkatle salladığını görüyordu. Kiti, onu küçük hanım olarak görmeye alışmış Maşa'nın buyruklarını dinlemediğini söylemek için yarı ağlar, yarı güler, kocasının yanına geldiğinde Levin çok sevimli, tatlı buluyordu onu. Sevimli buluyordu; ama onun bu davranışını yadırgıyordu da. Böyle olmasa daha iyi olacağını düşünüyordu.

Onun dünyasındaki büyük değişikliğin verdiği o duygudan habersizdi Levin. Baba evindeyken kimi zaman kvaslı lahana ya da şeker çekerdi canı; ama ne birini, ne ötekini verirlerdi ona. Oysa şimdi istediği şeyi ısmarlayabilir, torbalarla şeker alabilir, istediğince para harcayabilir, canının çektiği pastayı yaptırabilirdi. Bu değişikliğin verdiği duyguyu bilemezdi Levin.

Doli'nin çocuklarla birlikte geleceği günün hayalini kuruyordu şimdi Kiti. En çok da, çocuklara her birinin sevdiği pastayı yaptıracağı; Doli'nin, onun yeni yaşam düzenini beğeneceği için seviniyordu. Neden olduğunu bilmiyordu; ama ev işleri karşı konulmaz bir güçle çekiyorlardı onu. İçgüdüsel olarak ilkbaharın yaklaşmakta olduğunu hissediyor, arkasından bozuk havaların da geleceğini bildiği için elinden geldiğince yuvasını örmeye çalışıyor, bir yandan da yuvasını nasıl öreceğini tam öğrenmek için sabırsızlanıyordu.

Anna KareninaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin