Kırk Yedinci Bölüm

605 22 0
                                    

Sergey İvanoviç'in Pokrovskoye'ye geldiği gün Levin'in en sıkıntılı günlerinden biriydi.

Halkın, başka hiçbir durumda görülmeyen o olağanüstü çabasını harcadığı, kendini bütünüyle işe verdiği günlerdi. Köylüler bu çabayı kendileri değerlendirseler, bu çaba her yıl yinelenmese, bu çabanın sonuçları böylesine basit olmasa, çok daha büyük bir değeri olurdu bu çalışmanın.

Çavdar ve yulafı biçmek, arabalarla taşımak, çayırları biçmek, nadasa bırakılmış tarlaları yeniden sürmek, harman dövmek, kışlık buğdayı ekmek... bütün bunlar basit, sıradan işler gibi görünebilir. Oysa bütün bunların yetiştirilmesi için yaşlısıyla genciyle bütün köylünün bu üç dört hafta –kvas, soğan ve kara çavdar ekmeğinden başka bir şey yemeden ekin demetlerini geceleri taşıyarak, harman döverek, günde ancak iki, üç saat uyuyarak– her zamankinin üç katı sıkı çalışmaları gerekir. Her yıl bütün Rusya'da böyledir bu.

Ömrünün büyük bölümünü köyde, köylülerle sıkı ilişki içinde geçiren Levin iş mevsiminde, halkın bu heyecanının kendine de geçtiğini hissederdi.

Sabah erkenden atına atlayıp ilk çavdarın biçilmesini, yulafın arabalarla taşınıp yığın yapılmasını görmeye gitmiş; karısıyla baldızının kalkma saatinde eve dönüp onlarla birlikte kahvesini içmiş, sonra yürüye yürüye harman makinesinin tohumluk ekinleri döveceği yere gitmişti.

Levin o gün tarlada kâhya ile, köylülerle, evde karısıyla, Doli ile, çocuklarla, kayınpederiyle konuşurken hep bir şeyi, o sıralar çiftlik işleri dışında onu meşgul eden tek şeyi düşünmüş; her şeyde aynı sorulara yanıt aramıştı: "Neyim ben? Neredeydim? Niçin buradayım?"

Kabukları soyulmuş taze akçaağaç direkleri üzerindeki damı hoş kokulu yaprakları daha dökülmemiş fındık dallarından yeni örülmüş samanlığın gölgesinde duruyordu. İçinde saman parçacıklarının uçuştuğu kapıdan kızgın güneşin altında pırıl pırıl görünen harman yerindeki otlara, samanlıktan yeni çıkarılmış samanlara bakıyor; damın altına cıvıldaşarak girip kapı boşluğunda kanat çırparak duraklayan beyaz göğüslü, başları alacalı kırlangıçları, loş ve tozlu samanlıkta harıl harıl çalışan köylüleri izliyor, tuhaf şeyler düşünüyordu.

"Niçin yapılıyor bütün bunlar?" diye soruyordu kendi kendine. "Niçin burada duruyor, onları çalışmaya zorluyorum? Niçin çalışkan olduklarını göstermeye çalışıyorlar benim yanımda?" Levin, girintili çıkıntılı, sert toprağa güneşte yanmış ayaklarıyla basarak tırmıkla tahılları toplayan zayıf bir köylü kadına bakarken düşünmeyi sürdürüyordu: "Çok iyi tanıdığım şu ihtiyar Matryona (yangında üzerine çatı kirişi düştüğünde ben bakmıştım ona) niçin didiniyor böyle? O zaman yırttı kefeni, iyileşti. Ama bugün, yarın ya da on yıl sonra gömecekler onu. Ondan da, harman makinesinden çıkan saplarda kalmış başakları öylesine ustalıkla, zarif hareketlerle ayıklayan, ev dokuması kırmızı bezden bluz giymiş şu güzel kızdan da bir şey kalmayacak." Altında dönen yatık çarkın üzerinde yürüyen, şişmiş burun delikleriyle sık sık soluyarak, sarkık karnını güçlükle taşıyan ata bakarken sürdürdü düşünmeyi: "O kızı da, çok yakında şu alacalı iğdişi de... Evet, o kızı da, demetleri makineye veren kıvırcık sakalı saman çöpü dolu, beyaz omzu üzerinde gömleği yırtılmış Fyodor'u da gömecekler. Ama o gene de demetleri çözüyor. Birtakım emirler veriyor. Kadınlara bağırıyor. Savurma çarkının kayışını çevik hareketlerle düzeltiyor... En önemlisi yalnız onları değil, beni de gömecekler. Benden de kalmayacak hiçbir şey. Ne olacak?"

Levin bunları düşünürken bir yandan da saatte ne kadar dövebildiklerini hesaplamak için saatine bakıyordu. İşçilerden bir günde isteyeceği işi ayarlaması için bilmesi gerekiyordu bunu.

Anna KareninaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin