-Ö.H 25-

17.3K 517 84
                                    

Medya'da Tuğkan'dan Sümbül şarkısı ile sizi başbaşa bırakıyorum.

Tek bir istediğim var… Sonsuza dek seveceğim birine ulaşmak sadece ellerimle değil kalbimle de ona dokunmak…

Bu bölümü AynurKaraman8 e ithaf ediyorum. Desteğin için teşekkürler😀
___________________________________________
Yine okul günündeydik ve evet yine sınav yapıyordum. Bu defa İngilizce sınavı oluyorlardı.

Sondan ikinci dersteydik. Okuldan sonra Buhre ile alışverişe gidecektik. Kendime bir şey almayı düşünmüyordum ama gezmeye ihtiyacım vardı.

Telefonuma mesaj gelince açıp baktım.

Gönderen:Selim

Akşam konağa gel Aslı bizimle konuşmaları gereken şeyler varmış

Tek dileğim tartışma olmamasıydı. Belki aramızdaki sorunları çözebilirdik.

Gönderilen:Selim

Ben Buhre ile dolaşmayı düşünüyordum. Hemen mi gelmem gerek?

Birkaç dakika sonra cevap geldi.

Gönderen:Selim

Dolaş zaten bende hemen gitmeyeceğim. Nereye gideceksiniz çokta geç kalma.

Beni düşünmesi nedensizce hoşuma gidiyordu.

Gönderilen:Selim

Geç kalmayız zaten merak etme. Bizde bilmiyoruz ki kadın kadına dolaşalım dedik. Neyse görüşürüz.

Diyerek telefonu kapattım. Neden konağa gidiyoruz diye düşünmeyecektim. Orası Selim'in eviydi. Her şey iyi olacak dememiş miydim? Şu ufak ama el atmazsak büyüyecek sorunları çözdüğümüzde çok daha iyi olacaktı.

Zil çaldığında sınav kağıtlarını toplayarak öğretmenler odasına geçtim. Buhre ile kapıda karşılaştık.

"Buket'te geliyor Serdar'ın işi çıkmış rahatsız olmazsın değil mi?"

"Buhre saçmalama ya bilmiyorsun sanki Buket'i ne kadar sevdiğimi." dedim yalancı bir kızgınlıkla.

"Tamam kızgın olmak sana yakışmıyor."

Elimdeki bir tomar kağıdı işaret edip "Bu sefer ne sınavı yaptın?"

"İngilizce."

Ardından içeri geçtik. Müdür Bey odaya girdiğinde şöyle bir durduk. Önemli bir şey olmadığı sürece yanımıza gelmeyi pek tercih etmezdi.

"Arkadaşlar kolay gelsin. Bu ay okulun durumu biraz sıkıştı. Bahçenin duvarları çok kötü ve boyanması gerek. Boyalar hazır ama boyacı ayarlayamadık. Sınıfıyla birlikte duvarları boyayabilecek var mı?"

Hepimizin gözleri birbirine bakıyordu. Biz eğitmendik değil mi? Elimiz boya fırçası değil kalem tutmalıydı. Ayrıca sınav haftasıydı hiçbirimizin boş vakti yoktu.

"Müdür Bey öğrencilerimiz için her türlü fedakarlığı yapabiliriz ama hepimiz şuan yoğunuz."dedi Hilal.

"Ama zaman çok kısıtlı. Hizmetliler alırken dikkat etmemiş boyanın son kullanma tarihi iki gün sonra."

O an hepimiz düşünmeye başladık. Yapacağım şey çok hoşuma gitmesede yapmam lazımdı. İlkokul binasıydı burası ama dışardan bakan öyle sanmazdı.

ÖĞRETMEN HANIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin