Medya'da Mabel Matiz/ Aşk Yok Olmaktır
Ayyaş ruhum sayıklıyor...
70. Bölümde final yapıyoruz, ardından soru/ cevap bölümü yapacağım aklınızda olan soruları sorabilirsiniz.
______________________________________Okullar yarın nihayet açılıyordu. Öğrencilerimi fazlasıyla özlemiştim, burnumda tütüyorlar desem abartmış olmazdım.
Jinda ve Baran dün gelmişlerdi, şu an konaktaydılar. Artık daha da emindim Jinda'nın ayrılmak istediğine. Açık olmak olursa bende ayrılmaları taraftarıydım. Eminim Jinda daha bize anlatmadığı neler neler yaşamıştı. Onun arkasındaydım sonuna kadar.
Yaşadıkları asla hafife alınacak bir durum değildi, evet ortada çocuklar vardı ama bir aile yoktu. İkisi de ikizler için her türlü şeyi yaparlardı bundan emindim ama sırf çocuk var diye sevginin bittiği, saygının olmadığı bir evlilik devam etmemeliydi.
Güven iki ay sonra askere gidecekti ve uzun bir süre Ankara'da kalmayı düşünüyordu. Ömer'in intihara kalkıştığını Selim'e anlatmıştım ve bana başta inanmamıştı. İnanılır gibi değildi ki zaten ama sonrasında Ömer'le konuşmuştu.
Ömer doktordan randevu almıştı iki gün sonra gidecekti. Selim yine beni şaşırtmayarak bu durumda da kendini suçlayacak bir yan bulmayı başarmıştı ve ben ne dersem diyeyim duymazdan geliyordu.
Korkut ve Haje'de oldukça iyilerdi. Haje'ye Eren'den çok bahsetmiyordum, canı yanardı biliyordum. Anne olmayı ne kadar çok istediğini biliyordum, bende istiyordum.
Doktora gittiğimi Selim'e söylemiştim ve fazla bir yorum yapmamıştı, beraber gitmemiz gerek dediğimde gideriz demekle yetinmişti. Bu konuda benden daha gergin gibiydi. Onunda baba olmayı ne kadar çok istediğinin farkındaydım.
Önümde duran Mardin manzarasına bakarak düşünüyordum bunları. Mardin'in içine aldığı herkesi yuttuğunu düşünüyordu bir yanım. Evleneli tam olarak iki yıl bile olmamıştı ve yaşamadığımız şey kalmamıştı.
Şu gözlerim neler neler görmüş, nelere şahit olmuştu. Benim için en ağır olanları ise kaçırılmış olmam, Reyhan'ın katil çıkması ve Jinda'nın intihara kalkışması idi.
Mardin'in rüzgarları yüzümü okşarken sadece bunlar mı? diye geçirdim aklımdan.
Çok daha fazlası vardı. Fülya'nın ortaya çıkması mesela? Sahi o şu an neredeydi acaba, ne yapıyordu?
Ama biz yine de bir aradaydık. Belki olmamalıydık ama ben şans vermiştim ve şu ana kadar o şansa pişman olacak bir şey yaşamamıştım. Zaten yaşasam giderdim bu konuda hiç olmadığı kadar nettim, giderdim.
Gitmek zorunda bırakılırdım, giderken ardıma bir kere bile dönmezdim.
Ah kafama dayanan silahın ağırlığını nasıl unutabilirdim?
Gözlerimi kapatırken geçti dedim. Geçmişti, ara sıra aklıma geliyordu hepsi bu. Tabi bu hataların bizden çaldığı çok şey vardı. Belki o da bana karşı güven problemi yaşıyordu, olabilirdi. Sonuçta Kerem konusunda ona yalan söylemiştim, onun iyiliği için olsa bile.
Mardin içine aldıklarını yutuyordu. Bir şehir hem nasıl bu kadar güzel, hem nasıl bu kadar keder dolu olabilirdi?
Silkelenip kendimi bu düşüncelerden kurtardım. Başımı bana özgürlüğü hatırlatan maviliklere kaldırdım, yağmur yağacak gibi duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMEN HANIM
Ficção GeralBir kadın düşünün;Öğretmenlik yapmak için geldiği yerde töreye kurban gitmiş... Bir adam düşünün;Kalbine ve toprağa gömmüş acısıyla ayakta kalmış... Bir berdel düşünün;Karşılıklı nefreti birleştirmiş... Bir Mardin düşünün;Yine aynı göz yaşları topra...