27. bölüm

4.4K 134 16
                                    


♣♣♣

Facianın tam ortasına düşmüş gibiydim.
Bulunduğum durumun açıklaması ve özeti yoktu.
Nefise abla yemeğe diye çağırdığında böyle bir şey hiç aklıma gelmemişti, Ercüment'in yanımda olmayışı ise durumumu dahada zorlaştırıyordu.

Nefise abla ve evin emektarı Şaduman hanımın sorguya çekermişcesine sordukları sorular gereksiz ve bunaltıcıydı.
Özellikle Şaduman hanım, naif gülümsemesine rağmen sürekli olarak gözlemleyici bakışları oldukça rahatsız ediciydi.

Nefise ablanın kızı ve iki sosyetik arkadaşının anlamsız bakışları geldiğimden buyana nedensizce üzerimden çekilmemişti.
Serhat'ın babası ve Rıfat ile yukarıda iş konuşmak için çıkmıştı. 
Ve ben tam anlamıyla sıkıntıdan bunalıyordum...

Elinde bağlama ile geniş salona giren Cevdet amca huysuzlukla bağlamasını koltuğa bırakmasıyla dikkatlerimiz oraya yöneldi.
Sadece kısa bir tanışma faslımız geçmişti ve pekde canayakın davrandığını söyleyemezdim. Cevdet amca Nefise ablanın abisi olmasına karşın aralarında hayli yaş farkı vardı. Kaşlarındaki derin çizgilerden anladığım kadarıyla fazla gülmeyi sevmiyordu, yan yana olan evleri ve Cevdet amcanın hiç çocuğu olmaması nedeniylede günleri beraber geçiyordu.

"Hani tamir ettirecektiniz bağlamamı!" diyerek Nefise ablaya kızdığında Nefise abla mahçup bir ifadeyle,

"Unutmuşum abi." dedi.

"İsterseniz ben yardımcı olabilirim." dediğimde suratında oluşan 'sen ne anlarsın' dermişcesine oluşan bakışa aldırış etmedim.
Neticede yaşça küçük olduğum için anlamayacağımı düşünüyor olmalıydı.

"Bağlama gördünmüki de tamirinden anlayacaksın?" dediğinde sanki düşünüyormuş gibi yaparak gülümsedim.

"Bir arkadaşımın vardı, yani görmüştüm. Hem sadece akordu bozulmuş olmalı, ki onuda ayarlamak zor değil." dedikten sonra bağlamayı elime aldım.

Huzur evinin aksi ihtiyarı Hüsnü amcanın sıkça ayarı bozulan bağlamasından daha iyi bir bağlamaydı.
Kısa süre içinde ayarını yapıp denemek için 'gönül dağı' adlı türküden bir dörtlük çaldığımda bağlamanın gayet iyi durumda olduğuna kanaat getirip elimden bırakıyordum ki,

"Devam et." diyen Cevdet amcanın gür sesiyle çalmayı sürdürdüm.
Serhat'ın ablası ve arkadaşlarının buruşturduğu suratına rağmen, Şaduman hanım ve Nefise abla gayet keyifli görünüyorlardı.


(Neşet Ertaş- gönül dağı)

Cevdet amcanın yaşı 50 ların üzerinde olmasına rağmen güzel olan sesiyle türküyü söylemeye başladı. Sesi bir Neşet Ertaş değildi tabi fakat söylerken uzaklara dalıp giden gözleri rahmetli eşini düşündüğünü eleveriyordu.
Türkünün bazı kısımlarına benimde dahil olmamla geçirdiğimiz keyifli dakikaların ardından son kez bağlamanın teline vurup türküyü sonlandırdığımda Şaduman hanım keyifle gülerek alkışlamaya başladı.
Rıfat'ın soğuk bakışlarını koruyarak karşıma geçip oturmasıyla, Serhat ve babası Kenan beyinde bizi izlediğini farkettim.

"Güzel çalıyorsun, kimden öğrendin?"

"Hüsnü amcam var, huzur evinden arkadaşım." dediğimde, Şaduman hanım araya girip,

"Yaşlılarla iyi anlaşıyorsun demek." dedi tespitte bulunarak.

"Yaşlı dediğinizi duymasınlar, kızabilirler. Ruhları genç onların. Daha bir hafta önce aralarından bir çift evlendi." dedim Şaduman hanıma göz kırparak.
Sözlerim kendisini eğlendirmiş olmalı ki, Cevdet amcaya bakarak,

Kayıp DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin