49. bölüm

3.6K 110 10
                                    


"Eee ne demişler, gün olur devran döner horoz domalır tavuk gömer." 
Meriç bulduğu dört tane tekinsiz serseriye Ercüment'in hayatını karartan şerefsizi düzdürürken, ben araçta oturup sıcak çikolatamı içiyordum. 
Tabi dışardan gelen bağırış seslerini duymamak için müziğin sesini de hayli açmıştım. Yinede yeterli olmamıştı ya neyse!

Neredeyse dört gündür Mahmut şerefsizi ile uğraşıyorduk. Uğraşmaktan kastım farklı farklı erkeklerin seks oyuncağı olmuştu. Buna birkaç tane zencide dahil. 
Adamı tek başıma kaçırmam mümkün olmadığı için güvenebileceğim ve Ercü için her şeyi yapabilecek birçok kişiden biri olan Meriç'den yardım istemiştim.

Ercü narin yapısının yanı sıra her zaman iyi niyetli olmuştur. Bu sebeptendir ki etrafında her zaman onu seven insanlar olurdu. Meriç'de onlardan biriydi.
Her ne kadar Ercüment'e yalan söylemekten korkuyor olsada benim aşırı ısrarıma karşı koyamamıştı. Hiçbir zaman gizleme gereği duymadığı ilgisinin de  payı vardı elbet.

Telefonumun en fazla beş dakikada bir yanıp sönen ışığı bu kez  mesaj bildirimi ile aydınlandı.

"Ne işler karıştırıyorsun İlay! Serhat'ın seni bulmak için girmediği delik kalmadı. Benim bile neredeyse soy kadar araştırıyor. Hangi deliğe girdiysen çık artık." Yavuz...

Bir bu eksikti! 
Neden Yavuz'dan yardım isteyim ki? Hele de bir şerefsizi düzdürmek için?
Ondan yardım isteyeceğime Serhat dan, yardım isteyebilirdim. Ki eminim memnuniyetle yardım ederdi. Ederdi etmesine ama beni tehlikeye atmamak için bütün eğlenceden mahrum bırakırdı!
Bense herşeyi izlemek ve bundan keyif almak istiyordum. Ve daha fazlası...
Bu adamı siktirdip  sonra hayatına devam etmesi için bırakacak değilim ya!

Telefonum tekrar çalmaya başladı bu kez Ercü arıyordu.
Dönüşümlü olarak aramaları Serhat ve Ercüment'in aynı yerde olduğunu düşündürdü.
Aracın kapïsı açıldığında sarı saçlarından nefret ettiğim Meriç ile karşı karşıya kaldım.

"Bütün pis işleri bizim çocuklar yaptı ve ben hala neyin intikamını aldığımızı bilmiyorum İlay." Birde Meriç'e, Ercüment için intikam alıyoruzdan fazlasını söylemediğim gerçeği vardı!

"Ah! Tamamen unutmuşum. 
Dışarıdaki şerefsiz Ercüment'e çocukken tecavüz eden sübyancı oluyor." dedim bi çırpıda.

"Ne yani. O şerefsiz elimizde ve sadece götünümü alacağız?" Biraz önceki meraklı hali yerini öfkeye bırakıyordu.

"Meriç afedersin tatlım ama oradan bakınca saf gibi mi görünüyorum?"

"Saflık ne haddine yavrum sen şeytanın ikinci şubesi olduğun için şaşkınım. Benim tanıdığım İlay bu şerefsizi doğduğuna pişman etmeden bırakmazdı. 
Haksız mıyım?" Tek kaşını kaldırdığında oldukça karizmatik duruyordu.
Sinirlerini yatıştırmak için suratıma seksi bir tebessüm yerleştirdim. Belki birazda şeytani.

"Tabiki haklısın. Bende bilirdim o herife akla hayale gelmeyecek işkenceler yapmayı..."

"Eee, seni tutan ne o zaman?" Sesi biraz öncekinin aksine sakinleşmişti.

"Serhat." Meriç karşımda aval aval bakarken açıklamam gerektiğini anladım.

"Şekerim eskiden olsa o herifi ölmek için yalvartırdım. Şimdide yapabilirim. Ama Serhat... Yani... Nasıl desem..."

"Sevgilin mi?" Kaşlarını şaşkınlıkla kaldırmış vereceğim cevabı bekliyordu.

" Öylede diyebiliriz. Ah her neyse fazla ileri gidersem Serhat, belamı siker."

Kayıp DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin