43. bölüm

4K 134 3
                                    


🔞🔞🔞

♣♣♣

"Bu daş attım geline, gelinde almaz eline.
Vay şu gelinin haline,
düşmüş başıma geline,
Ah karabiberim, biberim  esmer güzelim..."

Bulunduğumuz duruma gülmekmi yoksa ağlamam mı gerekiyordu acaba?

"Bi daş attım damına, düştü mula damına,
Emine'de garı vermezse, 
hıyarda soksun amına,
Ah karabiberim, biberim esmer güzelim..."

Asaletiyle, nezaketiyle etrafındaki insanların parmakla gösterdiği Nefise abla ve huzur evinin kibar ama yeri geldiğinde arsız kadını Sevilay abla ile hem şarkıyı söyleyip hemde karşılıklı göbek atıyorlardı.

Hemde söyledikleri absürt şarkı eşliğinde!

Güya huzur evi sakinleri beni yalnız bırakmak istemedikleri için her günki gibi ziyaretime gelmişlerdi, 'ki şuan pek sakin değillerdi!' Ercüment ile beraber alkışlar eşliğinde eğlenceye dahil oluyorlardı.

Günlerdir yatağa mahkum olmuş, neredeyse 20 gündür Nefise ablanın evinde misafir değilde yataktan kalkamayan hasta muamelesi görüyordum. 
Hastaneden çıkarken harcadığım onca çabaya rağmen evimde kalmaya kimseyi ikna edememiştim.
En sonunda Ercüment'ten ayrılamayacağımı söylediğimdeyse Serhat'ın öfkeli sesiyle Ercü'de benimle birlikte gelmek zorunda kalmıştı.

Halbuki evimde de rahatlıkla kendimi idare edebilecek kadar iyiydim. Gerçekten!
Kendimi iyi hissediyordum ve yaram gayet iyi durumdaydı.

Kimseyi inandıramasamda!

Hastanede ve çıktıktan sonra bile ziyaretime gelenlerinde ardı arkası kesilmemişti.

Hani ne kadar kaba birisi olduğumun farkında olmasam beni sevdiklerini düşüneceğim.
Gerçi kaba olduğum kadarda tatlı bir kadın sayılırım ayol.

İsmailden tutunda huzur evi sakinlerine ve hemşirelerine kadar, kafede ki çalışanlardan, cadoloz komşum azgın Neriman ablaya kadar hastane koridorlarını biran olsun boş bırakmamışlardı. 
Daldığım derin uykudan uyanma mı sabırla bekleyip, dualarını esirgememişlerdi.
Keza Nefise ablanın evine geldiğimde de durum değişmedi.
Bunaltacak kadar aşırı ilgiye maruz kalıyordum.
Şaduman abla bile yemek için mutfaktaki çalışanlara talimat vermeden önce benim ne yemek istediğimi sormadan geçmiyordu.

Serhat ise daha beterdi! 
Adam resmen üzerime titriyordu. Gelen gidenin kalabalığından fazla yanıma yaklaşamıyor, yinede sürekli dikkatli olmam kendimi zorlamamam konusunda talimat vermekten geri durmuyordu.

Birde Kağan var tabi. 
Adamın anlayışlı davranması için benim kurşun yemem gerekiyormuş arkadaş.
Hastanede sessizce beklediği yetmiyormuş gibi, paldır küldür tüm itirazlarıma rağmen Nefise ablanın evine geldiğimde bile kibarca ziyaret etmiş hatta biraz toparlanmaya başladığım zaman oğlum Buğra'yı birkaç günlüğünede olsa yanımda bırakmaya razı olmuştu.

İnsafa gelmişti şerefsiz piç.

Telefonum çalmaya başladığında yavaşça sırtımı yasladığım yerden doğruldum.
Salonu dolduran kalabalık biranda bana dikkat kesilince kibarca gülümseyip telefonumu göstererek kapıdan dışarı çıktım. 
Çıkmamla birlikte derin bir nefes aldım.

Her an yavaş hareket etmem konusunda uyarılıyor ve yanımda birileri olmadan bahçeye bile çıkıp yürüyemiyordum.

Boğulmak üzereydim!

Telefonu kimin aradığını bakmadan açtığımda beklediğim kişiydi. Necati amca.
Kısa bir sohbetin ardından Sevilay abla ile ettiği kavgadan bahsedince daha rahat konuşabilmek için bana ayrılmış olan odaya geçip yatağa uzandım. Konu Sevilay abla olunca Necati amca gereğinden fazla geveze oluyordu.

Kayıp DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin